Hepimizin evde kalmak durumunda olduğu şu günlerde ister istemez günlerimin çok verimsiz geçtiğini fark ettim. Normal günlerimde en az günün 15 saati aktifken ve günümü çeşitli etkinliklerle dolduruyorken şu anda temel ihtiyaçlarımı karşılamak ve ders çalışmak dışında bir şey yapmıyor olmak benim açımdan gerçekten yıpratıcı olmaya başladı. Nisan ayında gitmeyi planladığım konserlerin, film festivallerinin iptal olması/ertelenmesi de benim için büyük bir hayal kırıklığıydı. Yine de, internetin sonsuz dünyasından yararlanarak belki halimden kurtulurum diye düşündüm.
Haklısınız, bu sıralar evdeyken verimli olmak gerçekten zor (çoğumuz için imkansıza yakın) ve evet tüm günü yatakta geçirmek de oldukça cazip. Ayrıca okulumuz hiç hız kesmeden derslere, projelere, ödevlere devam ettiği için sürekli derslerle uğraşmak dışında bir şeyle meşgul olmak da oldukça zor. Ancak verimsiz günler diğer verimsiz günleri doğuruyor ve biz bu döngünün içinde sürüklenip gidiyoruz. Günlerimiz böyle geçtikçe keyfimiz asla düzelmiyor, düzelmeyecek. Bu yüzden ilk yapmamız gereken yataktan çıkıp kendimize gelmek. Yüzünüzü yıkamak, bir bardak su içmek ve kendimize bugün nasıl hissettiğimizi sormak, hislerimizi dinlemek. Eğer zaman içinde nasıl bir ilerleme kaydettiğinizi görmek istiyorsanız hislerinizi küçük bir not defterine de kaydedebilirsiniz.
Hislerini dinlemek, söylendiği ya da sanıldığı gibi kolay olmayan bir şey. Çoğu zaman insan kendi duygularını farkına varamıyor. Bunun için benim en çok kullandığım metot bir an durup “Şu an nasıl hissediyorum?” diye sormak oluyor. Nasıl hissettiğini dile getirmek, bu duyguların sebebini anlamaya çalışmak, arkalarında yatan sebebi bulmaya çalışmak gerçekten kendinizle ilgili daha derin düşünmenize, duygularınızı anlamanıza ve kendinizi keşfetmenize yarayacak. Kendinizi tanıdıkça ne yapmak istediğinize daha kolay karar verip kendinize değer vermeyi öğreneceksiniz. Kendini sevmek bencilce değildir.
İkinci adım etrafınızı toplamak olacaktır. Evet, mecazen değil, gerçekten evi derleyip toplamaktan bahsediyorum. Hep inanırım ki etrafımız toplu olursa kafamız da toplu olur. Odandaki veya yaşam alanındaki dağınıklıkları ait oldukları yerlere yerleştirmek ve artık ihtiyacın olmayanları ayırmak iyi bir başlangıç olabilir. Ayrıca seni çok yormayacak olan bu aktivite fiziksel olarak aktif olmanı da sağlayacaktır. Benim bu adım için uyguladığım metot Konmari metodu. Bilmeyenleriniz için, Konmari metodu etrafımızı toplarken elimize geçen her eşyaya bakıp bu artık benim için neşe saçıyor mu diye sormak ve eşyalarımızı buna göre sınıflandırmak. Eğer sorunuzu sorduktan sonra o eşya artık size neşe vermiyorsa onu evinizde tutmanızın bir anlamı yoktur.
Diğer bir adım kendimizi motive eden şeyi bulmak ve onun peşinden gitmek. Bu, yine, anlatıldığı kadar kolay olmayan bir adım. Ancak minik adımlarla başlayabilirsin. Örneğin pencereden kuşlara ekmek atmak için sabah heyecanla uyanmak güzel bir başlangıç olabilir.
Son olarak, meditasyon. Yıllarca meditasyonun gücüne hiç inanmadım, bunu okurken hala inanmayanlarınız olduğunu da biliyorum. Öyle ki sadece günlük 5 dakikanızı ayırarak bile zihninizi dinlendirebilir ve konsantre olma gücünüzü arttırabilirsiniz. Genelde tavsiye edilen sabah uyanınca ve akşam yatmadan hemen önce olmakla beraber ben gece uyumadan önce yapmayı tercih ediyorum. Tek yapmanız gereken rahat olduğunuz bir pozisyona geçip gözlerinizi kapatarak nefesinize odaklanmanız. Sadece nefesinize odaklanın, vücudunuzdaki dolaşımını izleyin. Bunun etkilerini hemen göreceğinize garanti verebilirim.
Umarım ki karantina günlerini bir hapis gibi değil, kendinizi tanımak ve hayatınızı güzelleştirmek için bir fırsat olarak görebilirsiniz.
Sevgiyle kalın.