YazarDilara Keçeli

Gizli Oturum: Cehennemde Bir Oyun

İlk bakışta, Gizli Oturum, Sartre’ın felsefesinin bir tiyatro sahnesinde hem bir konuşma hem de eylem olarak ortaya çıkmasıdır. Nitekim Varlık ve Hiçlik 1943’te (Gizli Oturum’dan bir yıl önce) yayımlanmıştır ve buna rağmen oyunun iki güçlü temasını içerir: hapis bağlamında tutukluluk ve ötekilerle ilişkiler. Bununla birlikte, oyunu yalnızca bu iki tema bakımında inceleyip, onu bu açıdan
Devamı

Anais Nin’in 1932-1934 Günlüğü – Şehvet Dolu Hayal Gücü ve Tabular

Anaïs Nin’in ünlü güncesi toplam on beş bin sayfadan ve yedi ciltten oluşur! Babasının ailesini terk etmesinin ardında on iki yaşından itibaren tutmaya başladığı günceleri, 1966 yılına kadar yayınlanmayacaktı. İki dünya savaşı arasındaki dönem Nin’in hayatının en ilgi çeken dönemlerinden biridir; zira adeta bir kültür ve ilişkiler balonudur. Nin orada; edebiyattaki efsane isimlerle olan aşklarından, Henry
Devamı

William Blake’in Sesi

Peygamber-ozan sıfatını üstlenen Blake, 18. yüzyıl İngilteresine karşı marjinal ve kritik denebilecek bir diskur sergiler. Bilinmezcilik ile olan bağlantıları yazdığı şiirleri bir şekilde içeriden denetlemesini sağlar ve çeşitli fenomenolojik kavramları içerir. Bu sebeple, Blake’in insanı, insanın doğasını ve insan kavramını sorguladığı söylenebilir. Şiirleri mistik ögeler de barındığından şair, bizim alışık olduğumuz edebiyat ve şiir kavramını sorgulatır
Devamı

Dublinli Olmadan Dublinliyi Keşfetmek

‘’Zola’nın bir metni bir babanın elimizden tutarak bize ‘bak şu binaya ve düşün’ demesine benzer. O binanın anlamını belki apaçık söylemez, ama sezdirir. Joyce’un metni ise bizi, o binanın duvarına çarptırır. Metin uzaklardan gülümseyerek bakar ve karşısında yapayalnız kalırız.’’ Orhan Pamuk ‘’Orda bir köy var uzakta O köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da O köy bizim köyümüzdür.’’
Devamı

Camus ve Absürtlük

 “Annem ölmüş bugün. Belki de dün. Bilmiyorum.” Yabancı, Albert Camus’un okuduğum ilk kitabı olmasından dolayı bende çok özel bir yere sahiptir. Egzistansiyalizm gibi karışık bir kuram hakkında yazılmış olmasına karşın dili gayet duru, akıcı ve anlaşılır. Anlattığı varoluşsal problemin açıklığından olsa gerek, insan kitabın etkisini de üstünden bir türlü atamıyor. Buna karşın ne zaman biri
Devamı

Kafka ve Şatosu

Camus, “Kafka’nın tüm sanatı okuru yeni baştan okumak zorunda bırakmaktır” der Sisifos yazılarında. Bir yazar düşünün, öyle birini düşünün ki, her cümlesinden onlarca anlam çıkabilsin hatta çıkan anlamlar yazarın kendisini de aşabilsin, Kafka’nın ününün altında aslında yatan budur; cümlelerinin gittikçe devleşip önceki cümlelerini gölgede bırakması. Tabii ki Kafka’da her şeyi ayrıntılarıyla yorumlamaya kalkmak da doğru
Devamı

Benim Adım Kırmızı

Benim Adım Kırmızı, dünyanın simgeselliğini ve bize sunduğu melodiyi sorgulayanların, kendini, politika ve felsefeyle ilgili alt metinlerle bezenmiş farklı estetik yönelimler arasında kaybedip sonra tekrar bulabileceği Orhan Pamuk imzalı müthiş bir kitaptır. Romanı, kimilerinin polisiye olarak nitelendirmesine karşın, kitaba polisiye demek bence önce  Benim Adım Kırmızı’ya sonra da Orhan Pamuk’a bir hakarettir. Bunun sebebi ise
Devamı