Türkiye’nin eskiden saygın olan bir eğitim kurumunun marşı, bu dizelerle başlar; denir ki “Kanla, irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti, cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız!” Bugün, o Cumhuriyet’in kuruluşuna giden ilk taşın konduğu, 1920’deki o günün 93. yıldönümünde, bu marşın bu sözlerini bir kez daha hatırlamakta yarar var: Hem bu Cumhuriyet’in kuruluşuna giden mücadelenin hem de onu ayakta tutan felsefenin varlığına işaret ediyor. Gelin, biz tarihi bir yana bırakalım; Kurtuluş Savaşı’nda kaç canın yittiği, ama doğru ama yanlış, bütün tarih kitaplarında yazıyor. Biz, Cumhuriyet’i kuran ikinci araçtan bahsedelim:”İrfan”
TDK Sözlük’e göre, “irfan”, gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş anlamını taşımakta; gelin görün ki, artık gerçeğe ulaşmak, en yararlı, en mantıklı uygulamak için “seziş”ten başka ve çok daha etkin bir yöntem var; bilim. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi, belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.
Ölümsüz Lider de, bilimin, özgür düşüncenin öneminin farkındaydı tabii, işte bu 23 Nisan gününde, genç Cumhuriyetimizin bu yönü de ele alınmalı, bizce.
En başta, bir insanın kültürüne, geçmişine geçmişine, tarihine, yeraltı ve yer üstü hazinelerine, kentlerine, doğasına, denizlerine, göllerine, eski sanatlarına, neyi var neyi yoksa tümüne sahip çıkabilmesi için bilinçlenmesi kuşkusuz, en önemli gerekliliktir. Bu bağlamda, aydınlanma çağına ulaşamayan bir toplum, geçmişte yaşamakla birlikte, geçmişin bilgisinden çok uzaktır.
Matbaa Osmanlı’ya 250 yıl gecikmeyle girdi. O yıla kadar basılan kitap sayısı 25 bin, bu kitapların da çoğu eğlencelik, içeriksizdir – çünkü otoriteler bilinçlenmeyi istememekteydi, öğrenmeyi, aydınlanmayı halk kitlelerine indirmeyi reddetmekteydi.
Osmanlı’da üniversite yoktu. Üniversitesiz toplum, ne tarihini bilebilir ne de geleceğini düşünebilir, ne de elindekileri sentezleyerek yeni bir bilgi ortaya koyabilir. İlk üniversite de, Atatürk’le kuruldu. Osmanlı’nın okullarda öğrencilere öğreteceği doğru dürüst bir tarih kitabı dahi yokken; geçmişine söylencelerle yönelirken, Osmanlı tarihine ilişkin ciddi çalışmalar bile Cumhuriyet ile yapıldı.
Cumhuriyet, en başta İslam Ortaçağı’nı Anadolu’da yırttı. Bilimi dinden, akılı inançtan bağımsızlaştırarak, bu ülke için yeni bir geleceğin kapılarını açtı.
Cumhuriyet’e giden ilk adımın atılışının 93. yıldönümünde, bizce unutulmaması ve hatırlanması gereken budur.