Bilim insanları uzun yıllardır DNA’yı veri depolama ortamı olarak inceliyorlar. Bu işte DNA kullanılıyor çünkü :
1- DNA oldukça yoğun bir yapıya sahip. Bir baza bir bitlik bilgi kodlayabiliyorsunuz ve bir baz sadece birkaç atomdan oluşuyor.
2- DNA veri saklamak için hacimsel olarak da çok avantajlı.
3- DNA’yı veri saklamak için en iyi ortamlardan biri yapan belki de en önemli özelliği stabil olması. Diğer veri saklama ünitelerini özel koşular altında saklamanız bile bir süre için yeterli olurken DNA’ yı bir kutu içinde garajınızda binlerce yıl saklayabilmeniz mümkün.
Asıl konumuza geri dönecek olursak, Harvard Wyss Enstitü’sündeki biyomühendis ve genetikçilerden oluşan bir grup bilim insanı 1 gram DNA içine 700 terabaytlık veri sığdırmayı başardı. Evet yanlış duymadınız, 700 terebayt. Bunun ne kadar büyük bir bilgi hacmi olduğunu göstermek için şöyle bir genelleme yapabiliriz.
1 Terebayt kapasiteli harddisk’e ayri ayri olarak :
-tanesi 4 mb den 250 bin tane mp3 formatinda sarki
-ortalama boyutu 700 mb’dan 1428 tane film
-tanesi 1 gb’dan 1000 tane oyun
-tanesi 50 kb’dan 2 milyon tane fotograf yüklenebilir.
Peki bunu nasıl başardılar ?
George Church ve Sri Kosuri tarafından gerçekleştirilen çalışmada DNA dijital bir veri depolayıcısı olarak ele alınmış. Bir harddisk üzerindeki manyetik alanlara kodlanan ikili sistem birimleri yerine bu çalışmada her bir bazın bir ikili sistem değeri ifade ettiği (Timin ve Guanin= 1; Adenin ve Sitozin=0) 96 bitlik veri taşıyan DNA iplikleri sentezlenmiş.
Depolanan veriyi okumanız için sekanslamanız ve ardından her bazın değerini girerek ikili sisteme dönüştürmeniz yeterli oluyor. Sekanslama işlemini kolaylaştırmak için her iplik başlangıçta (alttaki resimde görülen kırmızı parçalar) 19 bitlik bir diziyle işaretlenmiş, dolayısıyla tüm DNA iplikleri bu şablona göre sekanslanabiliyor ve sonrasında ikili sisteme dönüştürülebiliyor.
Araştırıcılar bu DNA’ya yüklenen bu bilgiler ile, ilerde insanlığa dair her türlü bilgiyi ilerki kuşaklara rahatça aktarmayı düşünüyor. Bugün dünyanın tamamını kameralarla döşeyip insanlığın her anını, gelecek kuşaklar için kayıt altına almayı hayal etsek bile elimizde yeterince kayıt kapasitesi bulunmamakta. Ancak bu çalışma ışığında aklınıza gelebilecek ne varsa -matematik formülleri, yazılan kitaplar,kaydedilen videolar- hepsini birkaç yüz kilo DNA’ya sığdırabileceğiz.
Dikkat çeken bir başka nokta da bu bilgiyi nispeten kısa ömürlü de olsa yaşayan hücrelerdeki DNA’ya kaydedebilme ihtimali… Düşünsenize, bize gereken bütün bilgiyi yanımızda, DNA’larımızın içinde taşıyabileceğiz.