F-35 Müşterek Saldırı Uçağı Programı (JSF) 2000’li yılların başından itibaren farklı ülkelerin iş birliği sonucunda, o ülkelerin envanterlerindeki farklı yeteneklere sahip uçakları (bombardıman, hava üstünlüğü, keşif-gözetleme, vb.) müşterek görev yapabilecek tek bir uçak ile değiştirmek ve üretilecek olan uçağın kullanımı ile adeta “bir taşla iki kuş vurma” işlemi yapılacaktı. Yani üretilecek olan uçağın farklı görevleri beraber icra edebilecek olması “kâğıt üzerinde” üye ülkelere avantaj sağlayacaktı. Ancak programın beklenen maliyeti çok aşması, üretilen uçağın beklenilen performansı tam anlamıyla verememesi gibi durumlar özellikle düşük bütçeli ülkeler açısından F-35 in mantıklılığını sorgulatmaya başladı. Ülkemiz için konuşmak gerekirse, yaşanan bazı siyasi sıkıntılar nedeniyle F-35 yerine yeni bir uçak arayışına başlanıldığı şeklinde birçok iddia ortaya atıldı. Bu iddialar arasında en güçlü gösterilen uçak ise İsveçli Saab şirketi tarafından üretilen Jas-39 Gripen uçağı.
Jas-39 Gripen
Tabi Gripen hakkında konuşmadan önce Saab şirketi ve İsveç’in havacılık konusundaki tarihçesi hakkında biraz bilgi edinmek gerekiyor. İsveç, özellikle II. Dünya Savaşı’nın başlamak üzere olduğu yıllarda herhangi bir tarafa dahil olmak istemediği ve bağımsızlığını korumayı gözettiği için ilk kez hava kuvvetlerine ihtiyaç duydu. Tabi güçlü bir hava kuvvetleri, tarafsız bir ülke için ancak ülke içindeki unsurların kullanımı ile yani diğer bir deyişle İsveç’in kendisinin üretebileceği hava araçları ile mümkün olabilecek bir durumdu. Bu yüzde İsveç Uzay ve Havacılık şirketi olan Saab AB kuruldu ve ilk uçak üretimleri başladı. Savaş boyunca İsveç’i en çok tehdit eden ülke Sovyetler Birliği olmasına rağmen olası bir Nazi Almanya’sı işgali de İsveç’i tedirgin eden unsurlardandı. Bu bağlamda ülke hava sahasının korunması için Saab 17 uçakları seri üretime girdi.
Saab 17
Savaşın bitiminin ardından oluşan batı ve doğu bloğunun arasında adeta sıkışıp kalmış olsa da İsveç, kendi ülke hava sahasının korunması adına çalışmalarına devam etti. Devam eden yıllarda geliştirilen jet motorları sayesinde Saab firması Saab 29 Tunnan ile jet uçağı üretimine de başladı.
Saab 29 Tunnan.
Jet motorlu uçak üretimine Saab 32 Lansen, Saab 35 Draken ve Saab 37 Viggen uçakları ile devam eden Saab şirketinin son üretimi olan Jas-39 Gripen de göklerdeki yerini almaya başladı.Gripen’ in ilk prototip dizaynı soğuk savaşın son dönemlerine yakın ortaya çıktı. Amacı ise olası bir soğuk savaşın sıcak savaşa dönmesi durumunda İsveç topraklarının ve İsveç Hava Sahasının güvenliğini sağlamaktı. İlk dizayndaki amaç çoklu-görev icra etmesi üzerineydi. Ancak, o dönemki yüksek tansiyon nedeniyle çoğunlukla havadan-havaya muharebe yeteneği öne çekilmiştir. Bu yüzden ilk üretim olarak Gripen A/B versiyonları hayata geçirildi.
Jas-39 Gripen C
Soğuk Savaşın bitmesinin ardından İsveç Hava Kuvvetleri uluslararası operasyonlara da katılabilecek aynı zamanda da dışarıya satışı yapılabilecek bir Gripen’e ihtiyaç duydu. Havadan-karaya mühimmat atışı, keşif-gözlem kabiliyetleri gibi yetenekleri geliştirilen Gripen ile sadece İsveç’in ihtiyaçlarını karşılamaktan çok dünya pazarına girmek de hedeflendi. Günümüze gelindiğinde ise Gripen daha uzun menzilli, daha uzun süre havada kalabilen, yeniden silahlandırılması daha az zaman alacak olan, radar görünürlüğü daha düşük, daha fazla mühimmat alabilen, durumsal farkındalığı daha yüksek olan ve yeniliklerin entegrasyonu konusuna imkân veren bir uçak haline geldi. Özelliklerinin yanı sıra Gripen aynı sınıfta olduğu diğer uçaklara göre çok daha uygun fiyatlı bir uçak olarak karşımıza çıkmakta. Örnek verilmek gerekirse, şu an Avrupa Birliği ülkeleri (İngiltere dahil olmak üzere) tarafından ortak üretimle üretilen Eurofighter Typhoon uçağının birim maliyeti 90 milyon Euro ve Fransız Dassault Rafale uçağının birim fiyatı 62,7 milyon Euro civarında. Gripen NG (Next Generation-Yeni Nesil) ise birim fiyatı olarak ortalama 55 milyon Euro civarında. Bunun yanında Gripen İsveç’in zorlu iklim koşullarına ayak uydurabilmesi için rakiplerine kıyasla daha farklı bir üretim amacı güdüyor. Savaş jetleri genellikle kalkış için uygun bir asfalt ve uzunca bir mesafe gerektirir. Ancak, Saab’ın iddiasına göre Gripen olası bir havalimanı bombalanmasında bile kullanılabilir olması açısından İsveç ormanlarında, 16 metre genişlik ve 800 metre uzunluğa sahip herhangi standart bir yoldan kalkış ve iniş yapabilecek şekilde dizayn edilmiş bir uçak. Ayrıca İsveç Hava Kuvvetleri, uçak operasyondan döndüğü anda tekrar mühimmat yükleme yapılma işleminin 10 dakika aldığını söylüyor. Bu özelliği Gripen’in etkili bir şekilde uçuşunu yapıp operasyonlara katılabilmesine imkân sağlayabilecek bir durum. Şu an aktif olarak envanterlerinde Gripen bulunduran ülkeler ise şu şeklide; İsveç Hava Kuvvetleri, Macaristan Hava Kuvvetleri, Tayland Hava Kuvvetleri ve İngiltere’de bir test pilot okulu. Potansiyel kullanıcılar ise; Botsvana, Brezilya, Kanada, Kolombiya, Hırvatistan, Finlandiya, Hindistan, Endonezya, Filipinler, Polonya ve İsviçre. Listede dikkat çeken en büyük ayrıntı ise Kanada’nın Gripen ile ilgileniyor olması. Kanada şu an hali hazırda CF-18 Uçaklarını kullanıyor. F-35 projesinin ise 3. Seviye önemli bir ortağı. Ancak, F-35 in program maliyetinin fazlalığından dolayı ve bazı siyasi sebeplerden ötürü tedarik süreci şu an beklemeye alınmış ve Saab ile olası iş birliği durumu masaya yatırılmış durumda.
F-35 Lightning II
F-35 ve Gripen arasındaki temel fark ise, F-35 in daha üstün olan gizlilik yeteneği. Gripen düşük radar izine sahip olsa da radarda gizlenme yönünden F-35 in daha gerisinde kaldığı söylenilebilir. Ancak ülkeler sadece radarda gizlenme üzerine çalışmalarda bulunmuyor tabii. Gelişmiş hava savunma sistemleri gelişmiş radarları da beraberinde getiriyor. İsrail, F-35 uçaklarını ilk alan ülkelerden biri ve bu uçakları operasyonlarında kullanmaya devam ediyorlar. Ancak, öngördükleri bir gerçek de şu ki, F-35 in gizlilik teknolojisinin 5-10 yıl gibi kısa bir sürede karşı konulabilir bir hale geleceğinden endişe duyuyorlar.
Türkiye’nin durumuna da değinecek olursak eğer, Türkiye şu an Kanada gibi F-35 projesinin 3. Seviye bir ortağı. Uçağın bazı kısımları Türkiye’de TUSAŞ’da ve alt yüklenicilerinde üretiliyor. Bunun yanında S400 meselesi için gerilim devam ederken, Türkiye’nin F-35 yerine Gripen gibi bir uçağı envanterine katması söylentiler arasında. Özellikle Türkiye gibi devamlı olarak iç güvenlik harekât bölgesinde operasyonların olduğu ve zaman zaman yapılan sınır ötesi operasyonlarda Hava Kuvvetleri’nin desteğinin de bulunduğu bir ülkede, Gripen gibi operasyon dönüşü yeniden silahlandırılması diğer rakiplerine göre daha zaman aldığı iddia edilen, bakım ve saat başına uçuş maliyeti rakiplerine nazaran daha düşük olan ve havada yakıt ikmali gerçekleştirebilen bir uçağın Hava Kuvvetleri’ne katılması ve kullanılması olası bir ihtimal gibi duruyor. Ancak tabii ki askeri hiçbir alım-satım işlemi devletler arası siyasetten bağımsız yürümüyor. Buna ek olarak böyle bir uçağa ihtiyacın olup olmadığının kararı ya da ihtiyaç varsa da seçilecek uçağın Gripen olup olmayacağının belirlenmesi tabii ki Savunma Sanayi Başkanlığı’nın inisiyatifinde olan bir durum.
Sonuç olarak Gripen, İsveç tarafından geliştirilen ve alanının başarılı sayılabilecek savaş uçaklarından birisi. Önümüzdeki yıllarda teknolojinin gelişmesi ve değişen siyasi-askeri durumlar karşısında Gripen’in dünya devletleri tarafından nasıl kullanılabileceği zamanla kendini gösterecek olan bir olgu.
Kaynakça:
https://saab.com/gripen/our-fighters/heritage/
https://saab.com/gripen/
https://www.siyahgribeyaz.com/2013/02/isvicrenin-gripen-secimi-maliyet.html
http://www.tayyareci.com/digerucaklar/isvec/gripen.asp
Anonim
Havacılık alanında bu kadar geniş bilgiye sahip olarak böyle donanımlı bir yazı yazdığınız için teşekkür ederim. Açıkçası okurken özellikle Gripen’in tarihçesinden kısaca bahsetmiş ve geliştirildiği dönemi açıklamış olmanız uçağın yapabilecekleri hakkında da daha geniş bir fikir sahibi olmamı sağladı. Gelecek yazılarınızı merakla bekliyor olacağım. Ellerinize sağlık :)