Bağışıklık sistemimizi güçlendirmemiz gereken şu karantina günlerinde çoğumuzun sığınağı eczaneden tonla paraya alınan ve üzerinde “ilaç değildir, besin yerine geçmez” ibaresi bulunan besin takviyeleri oluyor. Reklamlarda resmedilen güzellik, dikkat, enerji gibi vaatlerle vücudunu tanımadan, ne istediğini bilmeden aldığımız bu takviyelere daha yakından bakalım.
Neden Besin Takviyesi almaya ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsunuz?
Sabahları işe / okula yetişme derdiyle elimize bir poğaça alıp öğle yemeğini ise fabrikasyon gıdalarla veya fast food yiyeceklerle geçiriyoruz. Eğer şanslıysak ve öğrenciyken evde kalıyorsa bir nebze daha şanslıyız ama yurtlardaki öğrenciler akşam yemeklerini de öğle yemeğinden farklı bir şeyle geçirmiyor.
Veya vegan vejetaryen olmaya ilk adımlarınızı atıyorsanız sizin ve çevrenizdekilerin aklında tek bir soru vardır: E şimdi besin değerlerin eksilmeyecek mi? Bu aslında biz veganları rahatsız ettiği kadar doğru da bir sorudur. Normal şartlarda bitki bazlı besinler beslenmemiz için fazlasıyla yeterli iken son dönemlerde tarımda kullanılan ilaç ve hormonlar sebebiyle artık ne yazık ki besin değerleri oldukça düşük.
Hal böyle olunca biz de olabilecek en kolay yönteme, besin takviyelerine koşuyoruz. Her ne kadar renkli tatlı kutularıyla masum görünen bu takviyeleri kullanırken bilinçli olmak çok önemli çünkü yanlış kullanımda vücudumuza yarardan fazla zarar
İlk adım: Gerekli kan testlerinizi yaptırmak
En yakınınızdaki sağlık kuruluşuna giderek kan testi yaptırmanız ve bunun doğrultusunda ihtiyacınız olan ve doktorunuzun önerdiği vitamin ve takviyeleri almanız gerekir. Unutmayın ki bilinçsizce alınan vitaminlerin vücuttan atılımı zordur ve bu süreç başta karaciğeriniz ve böbrekleriniz olmak üzere bütün iç organlarınıza zarar verir.
Ayrıca bu takviyelerin şu anda veya daha öncesinde kullandığınız ilaçlarla nasıl bir tepkimeye gireceğini siz öngöremeyeceğiniz için doktora gitmekte fayda var. Bu ilaçların bilinçsiz kullanımı alınan gerçek besinlerin de emilimini azaltabileceği unutulmamalı.
Bitkisel olmaları doğal oldukları anlamına gelmez
Bir ilacın veya takviyenin bitkisel kaynaklı olması onun doğal, tamamen zararsız olduğu anlamına gelmez. Örneğin; aspirin etken maddesi salicin, söğüt ağacının kabuğundan, ağır bir kalp ilacı olan digoxin ise yüksük otundan elde edilir. İlaç sektöründe bu tip ilaçların etken maddeleri sentetik olarak elde edilir ve “bitkisel” ibaresi yazmasının tek sebebi asıl kaynağının bir bitki olmasıdır. Bu kesinlikle bu takviyelerin doğal veya zararsız olduğu anlamına gelmez.
Önceden de bahsettiğim gibi bu takviyeler ilaç kategorisine girmediği için Sağlık Bakanlığı tarafından değil Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denetlenir. Bu nedenle ilaçların geçtiği pek çok denetimden geçmeden piyasaya sürülürler.
Kısacası, bitkisel kaynaklı ilaçların etkisi sadece ismini kullandıkları bitkiler gibi masum değildir. Kaldı ki, bitkiler de her zaman masum değildir.
Öyleyse çözüm ne?
Çok kısa cevap: Doğal beslenmek, yeteri kadar su içmek ve yeteri kadar uyumak. Günlük uyku, sıvı ve besin ihtiyaçlarımızı karşıladığımız sürece ek bir besine ihtiyacımız hiçbir şekilde yok. Ayrıca bir kapsül vitaminin içerdiği besin değeri tonlarca sebzeye bedel. Bu cümle size çok pozitif gelebilir, ama unutmamak gerekir ki bir anda bir ton sebze yemeyi hiçbir insan vücudu kaldıramaz.
Umarım ki aklınızdaki soruları yanıtlayabildiğim faydalı bir yazı olmuştur.
Sağlıkla kalın.
Kaynak:
Dr. Alp Sirman, Besin destekleri; Melek mi Şeytan mı? Popular science dergisi, Şubat 2020 sayısı.