Geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük finansal endeks sağlayıcılarından Morgan Stanley Capital International (MSCI), Yunanistan’ı ‘gelişmiş ülkeler’ kategorisinden aldı ve ‘gelişmekte olan ülkeler’ kategorisine koydu. Bilindiği gibi bu durum tarihte bir ilk. Yani gelişmiş ülkeler kategorisinden bir alt seviyeye düşen başka bir ülke yok. Bunun sonucunda yeni bir tartışma konusu da başlamış oldu. Bazı çevreler bu kararın geciktiğini yani Yunanistan’ın aylar öncesinden statüsünü yitirdiğini düşünürken, bazı çevreler ise kararın yanlış olduğunu düşünüyorlar. Kararın önceden verilmesi gerektiğini düşünen ilk kesime göre, Yunanistan borçlarını ödeyemez, işsizlik ve likidite ihtiyacı sorunlarını çözemez bir ülke haline gelmişti. Dolayısıyla gelişmiş ülkeler arasında yerinin olmadığını düşünüyorlar. Onlara karşı olan kesim ise, geçtiğimiz 5 yılı Avrupa Birliği’nden aldığı bailout paketleri yani yardımlara rağmen kriz içerisinde geçiren Yunanistan’ın, kategorisinin düşürülmesine karşılar. Onlara göre bu çok acımasız bir karar çünkü Yunanistan gelişmiş ülkeler arasında olabilmiş ise yaşadığı sorunları ilerleyen zamanlarda atlatabilir. Başka bir deyişle, kriz döneminde küçülen ekonomi ilerleyen zamanlarda düzeltilebilir. Kararın acımasız olduğunu düşünmelerinin bir diğer nedeni ise bu kararla birlikte, ülkeye olan güvenin daha da kötüye gideceği ve krizin etkilerinin bir süre daha artacağıdır.
Bu iki kesim tartışadursun, daha farklı bir görüş daha var. Bu üçüncü görüşe göre, Yunanistan’ın sınıfı gelişmekte olan ülkeler bile olamaz. Bunun nedeni, Yunanistan’ın o sınıftaki diğer ülkelerin özelliklerini taşımamasıdır. Örneğin Türkiye, Brezilya, Hindistan, Tayvan ve Güney Kore gibi devletler, ekonomilerini her geçen gün büyütmektedirler. Bu ülkeler aynı zamanda işsizlik ve enflasyon gibi makro problemlerini de büyük ölçüde çözmüşlerdir. Yine bu düşünürlere göre, adı üstünde gelişmekte olan ülkeler bir yere doğru pozitif anlamda ilerlemektedirler. Yunanistan’da ise hiçbir pozitif hava görünmüyor. İşte bu yazıda, farklı görüşlerin ışığında Yunanistan dosyası incelenecektir. Başlığın neden böyle olduğuna ise burada cevap vermek doğru olur sanıyorum. Görüldüğü gibi gelişmiş ülke olmak neredeyse hiç bir anlam ifade etmemektedir. Aksine, hedeflerine ulaşmış bir devletin daha dikkatli olması gerektiğine karşı bir uyarıdır. Yunanistan örneğinde olduğu gibi, devletler iyiye gitmek için nasıl çabalıyorlarsa; aynı şekilde iyi seviyede sürekli kalabilmek için de mücadelelerini sürdürmeliler.
Yunanistan, bilindiği gibi 2001 yılında “eurozone” denilen avro bölgesine geçiş yapmıştır. Hatırlanacağı üzere bir çok ülke, Avrupa Birliği (AB) içerisinde ortak olan “avro” para birimini kullanıyor. Yunanistan da bu kervana katılmıştı. Katıldıktan sonra AB’den gelen fonlarla, kişi başına düşen milli geliri hızla artmıştı. Bunun sonucunda da aynı dönemde, bugün düştüğü sınıf olan “gelişmekte olan ülkeler” kategorisinden “gelişmiş devletler” kategorisine yükseltilmişti. Geride kalan dönem ise Yunanlar adına pek de parlak geçebilmiş değil. 2007 yılında başlayan kriz 5 yılı aşkın bir süredir devam etmektedir. Yapılan bir çok müdahale ve politikaya karşın, iyi günlere bir türlü ulaşılamıyor. En sonunda hükumet neredeyse AB ve Uluslararası Para Fonu (International Money Fund – IMF) tarafından yönetilen bir ülke konumuna gelmiştir. Aldığı bir çok yardım paketlerinden sonra yönetim, bu iki gücün istekleri doğrultusunda ilerlemektedir. Bir çok kişi bu dönemde işsiz kalmıştır. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan rakamlara göre ülke çapında işsizlik yüzde 28’leri bulmuştur. İşin daha kötü tarafı ise genç işsizlik rakamlarıdır. Yunanistan, yüzde 60’ları aşan genç işsizlik oranıyla AB ülkeleri arasında ilk sırada yer almaktadır.
Bütün bu sorunların yanı sıra karşımıza bir de likidite ihtiyacı sorunu çıkıyor. Yunanistan’da bankacılık faaliyetleri ve bütün finansal faaliyetler neredeyse durma noktasına geldi. Ülkedeki belirsizlikler ve güven eksiklikliği, yabancı sermayenin ülkeye girişini engelliyor. Hatta yabancı sermayeden de önce Yunan halkında büyük bir güvensizlik var. Onlar da paralarını, kaybetme korkusuyla bankaya yatırmıyorlar. Belki Güney Kıbrıs’ta yaşanan son gelişmeler ülkedeki bir çok kesimi ilgilendirmese de yine de endişe duyanların sayısı azımsanacak ölçüde değil. Bilindiği gibi birkaç ay önce Rum Kesimi parlamentosu bir yasaya istemeye istemeye onay verdi. Artık vadesiz mevduatlara da vergi uygulanmasının önünü açan bu yasayla birlikte dünyada benzeri olmayan bir durumla karşıya karşıya kalındı. Bazı Yunanlılar bu durumun yakında kendilerini de vuracağını düşünmektedirler. Kısaca ülkede çok büyük bir belirsizlik var.
-yazının devamı gelecektir-