Geçen hafta Amerika’da Otomobil endüstrisinin merkezi olan Detroit iflasını açıkladı. Bu haber üzerine şu sıralar elimde olan “The Startup of You” kitabının giriş kısmı aklıma geldi. Kitap LinkedIn’ın kurucusu Reid Hoffman ve diğer bir girişimci Ben Casnocha’nın ortak eseri. Kitap günümüzde, kişisel kariyerin bir start-up(yeni kurulmuş) şirket gibi yönlendirilmesi gerektiği anlatıyor ve yol gösteriyor. Yani herkesin kendi hayatını küçük bir şirket gibi düşünüp, bir girişimci gibi bu şirketi(yani kendi kariyerini) yönetmesi gerektiğini söylüyor.
Peki bunların Detroit ile ne alakası var? Amerikan araçlarının başkenti olan Detroit; Ford, General Motors ve Chrysler gibi Amerikan otomobillerinin doğum yeri ve girişimciliğin adete cisimleştiği yer. 1950’lerde şehirde kurulan fabrikalar ile şehir ortalama gelirde ülkede 1.sıraya yükseliyor ve 1 milyonun üzerinde göç alıyor. Amerikada özel telefonlar ve beton yollar ilk defa Detroit’de kullanılıyor ve herkese bir ev, bir araba rüyası burada gerçeğe dönüşüyor.
60’ların sonuna gelindiğinde otomobil piyasasına giren japonlar karşısında Detroit üretimde hiçbir değişikliğe gitmiyor ve hala büyük hacimli dev amerikan araçlarını üretmeye devam ediyor. Rakiplerinden öğrenmesi gereken yalın üretim metodolojisi gibi dersleri almak yerine yıllardır alışageldikleri metotları uygulamaya devam ediyor.Her ne kadar Hollywood filmlerinde japon araçları kötü gösterilse de, halkın küçük ve ekonomik japon araçlarına ilgisi karşısında, sektör Detroit’in aleyhine dönüyor. Girişimci ruh kayboluyor, patronlar memurlaşmaya başlıyor ve detroit yavaş yavaş dibe batıyor.
Detroit’in sonu tahmin edildiği üzere tam bir felaket oluyor. Şehirde tersine göç başlıyor, şehrin üçte biri boşalıyor. Suç oranı ülkedeki en yüksek 2. şehir oluyor. Şehirde İşsizlik %50 ye ulaşıyor. Adeta terk edilmiş ölü bir kente dönüşüyor bir zamanların refah ve zenginlik şehri.
Elbette Detroit tarihini anlatmak için yazmıyorum bunları, Detroit karşısında aynı yıllarda benzer gelişmeleri yaşayan bir yer daha var Amerikada. Silikon Vadisi: Hewlett Packard, IBM, Dell,AMD ve sonrasında Google,Facebook,Twitter gibi devlerin çıktığı yer.
Peki ya Silikon Vadisi ile Detroit arasındaki fark ne? Detroit değişimi fark etmiyor ve değişim karşısında aksiyon almıyor. Intel’in kurucusu Andy Grove’un dediği gibi “Sadece paranoyaklar hayatta kalır.” Yani başarı kırılgan ve fanidir. Değişimi ve rakiplerini görmezden gelen Detroit inatçı bir şekilde aynı yöntemleri uygulamaya devam ediyor.
Silikon vadisi ise hiçbir zaman girişimci ruhunu kaybetmiyor ve yüzlerce şirketiyle birlikte değişen dünya piyasalarına en hızlı şekilde uyum sağlıyor. Vadideki şirketlerin uyguladığı inovatif model sadece kurumsal seviyede değil aynı şekilde bireysel kariyer seviyesinde de uygulanıyor. The Start-Up of You kitabında anlatılan prensipler ise, vadideki bu düşünce modelini anlatıyor:
1-Birlikte harekete geçebileceğin, kaynakları ve bilgileri ile sana yardımcı olacak kişilerle bir çevre kurmak.
2-Her an avantaja çevirebileceğin fırsatları aramak ve hızlı geçişler ile fırsatları yakalamak.
Şeklinde kısaca özetleyebileceğim düşünce sistemi ile kendi kariyerimizi Detroit’in başına gelenlerden koruyacak ve hayatımızı Silikon vadisinin her zaman dinamik ve yükselen trendine uyduracağımıza inanıyorum.