Ekonominin Omurgası: Küçük İşletmeler

Covid-19 salgını insanların sadece sağlıklarını değil, hayatlarının birçok farklı yönlerini etkiledi. Pandemi süreci sosyal yaşamdan iş hayatına kadar farklı farklı alanları kökten değişikliğe sürükledi. Sosyal hayatın zaten azaldığı ve iş dünyasının yavaşladığı bu dönemde bir sürü vatandaş işsizlikle mücadele etti ve ekonomik problemlerle sınandı. İş sahiplerinin ise dengesiz ekonomik düzende işlerinin sürdürülebilirliğine karşı özgüvenleri düştü. Her şeyin hızlıca değiştiği bu dönemde iş hayatının temelleri de değişti. Artık geleneksel ofis düzeninden modern kendi evinden çalışma düzenine geçildi. Bu durum ise yeni olmasından dolayı özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için adapte olması zor bir süreçti. Birçok işletme, enflasyonist ekonomik durum, artan kamu borçları ve mali krizlerden kötü etkilendi. Türkiye’de binlerce insan işsizlikle savaşmaya başladı ve bir sürü insanın ekonomik durumu açlık sınırının altına düştü. Sadece Türk ekonomisindeki değil dünya çapındaki bu ekonomik burhan insanların refah seviyesini geriletti.

Tam da bu burhan zamanında insanların dikkatleri girişimciliğe kaymaya başladı. Uzun ve yorucu çalışma saatlerinden yakınanlar, yarın işinin olup olmayacağının güvensizliğinden rahatsız olanlar veya aldığı maaşından memnun olmayanlar çarelerini kendi şirketlerini kurmakta aramaya başladı. Girişimciliğin gittikçe popülerleştiği günümüzde herkesin aklında kendi işini kurmak, kendi patronun olmak var. Ya ek bir geçim kaynağı için ya da yaratıcı fikirlerini hayata geçirmek için insanlar küçük işletmeler kuruyorlar. İnsanlara son yıllarda yaşadıkları zorluklardan sonra iş-yaşam dengesinin kendi ellerinde olacakları iş modelleri çekici geliyor ve finansal özgürlük için çabalıyorlar. Peki, bu küçük işletmeler ülke ekonomisi için ne ifade ediyor? Küçük işletmeciler önümüzdeki dönemlerde nelere dikkat etmeli?

            Konuya öncellikle küçük ve orta işletmelerin yani kısaca KOBİ’lerin ne olduğunu tanımlayarak başlayalım. KOSGEB’e göre işletmelerin, KOBİ olarak nitelendirilebilmesi için 250’den az çalışan barındırması ve yıllık net satışının veya mali bilançosunun 250 milyon lirayı aşmaması gerek. Bu tanıma göre yeni kurulmuş teknoloji start-up’larından öğrenci girişimlerine kadar KOBİ’ler aslında her yerde. Küçük işletmelerin sağladıkları ürün çeşitliliği, piyasayı destekleyen kritik bir faktör. Bu çeşitlilik, tüketicinin her türlü talebinin karşılanmasını sağladığı için oldukça önemli. KOBİ’lerin az yatırımla sayıca çok üretim yapabiliyor olması onların ekonomik verimliliği gösteriyor. Küçük işletmelerin desteklenmesi ve kurulması için yatırım toplanması aynı zamanda bölgeler arası kalkınmayı gerçekleştirmeye ve gelir dağılımındaki çarpıklığı azaltmayı yardımcı oluyor. Bütün bunları başaran küçük işletmeciler, ülke ekonomisinin omurgası. Bundan dolayı iyi bir ekonomi ve belirli bir refah seviyesinin üstünde bir toplumun oluşabilmesi için küçük işletmecilere ve girişimcilere destek çıkılmalı.

2021 yılının Nisan ayında OECD tarafından yapılan bir araştırmada 32 ülkedeki KOBİ’lerin yüzde yetmiş ila seksenin gelirlerinde yüzde otuzla elli arasında bir düşüş olduğunu gözlemledi. Covid-19 salgını, KOBİ’lerin varlıklarındaki farklılıkları ortaya çıkardı. Sermayesi daha güçlü olan işletmeler süreci daha rahat atlatırken sermayesi daha zayıf olan kamu işletmeleri ekonomik olarak zorlandı. Bahsettiğim bu ekonomik burhan sürecinde ve belirsiz sosyal düzende küçük işletmecilerin önümüzdeki mali çeyrekler için dikkat etmeleri gereken bazı önemli noktalar var. Küçük işletmecilerin, şirketin ethosuna uyan yetenekli insanları işe almaları ve çalışanlarının yaşam kalitelerinin gözetildiği bir çalışma ortamı kurması gerek. KOBİ’lerin en iyi yetenekleri şirketlerine çekmek için büyük işletmelerle yarışması gerekiyor ve genellikle bu alanda sermayesi daha güçlü olan rakiplerinin gerisinde kalıyor. Bu yüzden küçük işletmeler, şirketlerinin daha basit kurumsal düzenlerini bir avantaja çevirmeliler. Yönetici ve çalışanları arasında daha az kurumsal katman ve politika olması ekipleri için değerli bir yaklaşım sağlar. Bu yaklaşım KOBİ’ler için çok önemli çünkü yeni çalışanlara kurumsal hiyerarşinin üst basamaklarındaki yöneticilerle beraber çalışmak cazip gelecektir. Bunun yanı sıra mevcut çalışanların yeteneklerini geliştirmek de önem arz ediyor çünkü yeni çalışanları eğitmektense mevcut çalışanların geleceğine yatırım yapmak ekonomik olarak daha masrafsız olacaktır. KOBİ’lerin yöneticileri ve finans departmanları da finansal esnekliğe önem vermeli ve salgınlar, ekonomik dalgalanmalar gibi olası kriz durumları için bütçe ayırmalılar.

Kaynakça:

https://www.oecd.org/cfe/smes/33705673.pdf

https://hbrturkiye.com/blog/kucuk-ve-orta-olcekli-isletmeler-icin-yilmazlik-dersleri

https://hbrturkiye.com/blog/post-covid-doneminde-sirketler-hangi-yetenekleri-tercih-ediyor

https://hbrturkiye.com/fikir/issizlik-oranini-azaltmanin-anahtari-kucuk-isletmeler

Leave a Reply