Kredi derecelendirmesinin bir ülkenin ekonomik itibarını belirlenmesinde önemli bir yere sahip olduğu göz ardı edilemez. Bu derecelendirmeler belirlenirken ülkenin önceki kredi değerlendirmeleri, cari borç ve mevcut borcun ödenebilme potansiyeli göz önüne alınarak ülkenin ekonomik gidişatı bakımından öngörülerde bulunabilir ve o anki durumu hakkında somut veriler elde edilebilir. ABD merkezli Standard&Poor’s, Moody’s and Fitch Ratings ülkelerin siyasi, ticari ve sosyal durumlarını da temel alarak yaptığı ekonomik değerlendirmelerle dünya çapında kabul görmüş en büyük kredi değerlendirme kuruluşları arasında yer alıyor.
Bunlardan S&P’un Şubat ayında yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin ekonomik görünümünü net dış finansman ihtiyacı kapsamında azalan rezervlerinin kredi zayıflığından ötürü ve siyasi belirsizlikleri gerekçe göstererek istikrarlıdan negatife çevirmiş BB+ olan kredi notunda ise değişikliğe gitmemişti. Yine yakın zamanda Fitch 3 Nisan tarihinde yayınladığı raporda ise Türkiye’nin kredi notunu(BBB-) değiştirmedi ve görünümünü ise durağan olarak belirledi. S&P’nin olumsuz kararından sonra Fitch’in değişikliğe gitmemesi Türkiye ekonomisi açısından umutla karşılandı. Raporda cari açığın ülkenin ekonomik öngörülebilirliği açısından sorun teşkil ettiğini bildirmesine rağmen bu açığın GSYİH’ya oranının 2014’te %6, 2015’te ise %5 düşebileceği öngörülüyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin hala yatırım yapılabilir bir ülke olduğu ve büyüme oranındaki artışın hız kazanması beklentisinden dolayı olumlu bir sürece girildiği söylenebilir.
Politik risklerinde ülkenin ekonomik durumunun belirlenmesinde büyük ölçüde öneme sahip olduğu göz önüne alındığında yaşanan yerel seçimler ve Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülke politikasında yol açtığı dalgalanmalardan ötürü istikrarlı bir sürecin yakalanamaması yatırımcıları korkutmaya fazlasıyla yetiyor. Ayrıca Türkiye’nin büyüme oranını %3,2’den 2,5’e, 2015 tahminini ise %3,8’den %3,2’ye indirdiğini bildiren Fitch siyasi belirsizliklerin ülke ekonomisinde belirleyici etken olduğu üzerinde vurgu yaptı.
Diğer bir kredi değerlendirme kuruluşu olan Moody’s’in ise 11 Nisan’da yapılacak toplantı sonrası vereceği karar merakla bekleniyor. Yerel seçimlerin atlatılması ve azda olsa düşen siyasi tansiyonun Moody’s’in kararını olumlu yönde etkilemesi beklense de Moody’s lirada yaşanan değer kaybı ve artan faiz oranları hakkında yaptığı uyarılarla ülkenin ekonomik görünümünü değiştireceğinin sinyallerini verdiği sonucuna varabiliriz. Bu kabul görmüş kredi değerlendirme kuruluşlarının karalarının tüm ülkeler tarafından takip edildiği ve ülkelerin ekonomileri açısından belirleyici olduğu göz önüne alındığında verilecek kararın ülke açısından olumlu olmasını temenni ederim.