tuketici-guven-endeksi_1332929460Bu yazımda sizlerle Türkiye de ve hatta dünya da her yıl yapılan bir araştırmadan söz edeceğim. ‘Tüketici Güven Endeksi’  bu ne demek hemen açıklayayım. Tüketici güven endeksi; tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentilerini yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerini ölçmeyi amaçlayan bir göstergedir. Bu da tüketici güven eğilim anketine göre belirlenir. Birbirinden bağımsız olarak her ay uygulanan bu anketler ayın son haftası bizlere sunulur.Daha sonra bu aylık verilerin ortalaması alınarak ülkeler bazında yıllık tüketici güven endeksi oluşturulur.

Bu sunulan anketlere baktığımızda 17 Aralıktan bu yana bir düşüş yaşandığını görüyoruz. Türkiye de tüketici güven endeksi 69.2 ile son 4 yılın en düşük seviyesine geriledi. Bunun sebebi olarak bir temel sorunumuz ve bunu destekleyen birçok sözde ‘soruncuklarımız’ var.

TEMEL SORUN ‘OKSİTOSİN HORMONU’

hormonBilim adamları bu hormon ile ilgili sayısız araştırma ve deney yapmış. Ve insan vücuduna çok çeşitli etkileri bulunmuştur. ‘Flörtöz Hormon’, ‘Doğurgan Hormon’ ve ‘Aşk Hormonu’ diye de bilinen hormonumuz ‘Güven ve Alışveriş’ hormonu olarak anılıyor şimdilerde de. Nöroekonomistlere göre güven ortamının eksikliği oksitosin hormonunun daha az salgılanmasına yol açıyor. Bu da insanlarda ki alışveriş isteğini ve ekonomik büyüme potansiyelini azaltıyor.

Enflasyon, büyüme, dolar/TL kuru gibi veriler Türkiye ekonomisinde sürekli yaşanan değişiklikleri açıklamayı mümkün kılmıyor. Araştırmacılar da farklı yollardan ele alıyorlar konuyu. Nöroekonomi dalı ise bu yollardan en ilginç olanı.

Nöroekonomistler büyüme için en önemli faktörü ‘güven’ olarak tanımlıyor. Dünyaca ünlü nöroekonomist Paul J. Zak Türkiye de her alanda olan gergin ve endişeli sosyal ortamın ekonomik büyümenin yavaşlamasında etkili olabileceğini, sosyal ortamın rahatlatılması içinde daha özgür bir ortam sağlanması gerektiğini belirtiyor. Rahat ve güven verici ortam Türkiye de ki ortamla çok özdeşleşmiyor son zamanlarda. Bu da büyümemizi ve ekonomimizi etkiliyor.

Bireyler arasında ki güven ne kadar yüksekse ekonomik alışverişler o derece artıyor. Bu sayede servet ve istihdamda da artış yaşanıyor. Bunu arttırmak için de oksitosin hormonunun daha çok salgılanması gerekiyor. Son aylarda istikrarda ki bozulma, internet yasakları, basın özgürlüğündeki pürüzler, sarsılan itibarlar ve yıkılan düşünceler ihtiyacımız olan güven ortamı için hiçte iyi bir profil çizmemekte. Beynimiz yaşadığı ortamı kaos, korku ve endişe olarak tanımlamaya başladığı için oksitosin salgısı azalmış ya da durmak üzere.  Bu da ekonomik büyümeyi derinden etkiler hale geldi.

PEKİ, YÜKSELTMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?’

İnsanların kendi çaplarında yapabilecekleri küçük şeyler var tabii ki yok değil:

Köpek almak, sarılmak, insanlara hediyeler vermek hormon salgısını arttırır. Peki, beyin ‘ KORKUYORUM’ ‘SANA GÜVENMİYORUM’ derken…

O hediyeyi nereden alacak?

Kime sarılacak?

Köpeğe nasıl bakabilecek?

Orası kocaman bir boşluk ve şüphe…

 

Kaynakça:

hürriyetekonomi.com.tr

vikipedi.com

Leave a Reply