Geçtiğimiz ayın sonlarında gerçekleşmiş olan Euro Bölgesi Maliye Bakanları Toplantısı’nda Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF, Yunanistan’ı iflastan kurtarmak için iki metinli bir teklif sunmuştu. Teklif, kapsamlı bir kurtarma paketini ve yapılması gereken ileriye dönük reformları içermesinin yanı sıra detaylı bir borç sürdürülebilirlik analizini de kapsıyordu. Ancak Tsipras liderliğindeki Yunanistan, teklifin kapsamlılığından ötürü endişe duyduklarını belirterek bu teklifi referanduma götürme kararı aldı ve dahası Tsipras, bizzat başbakan olarak referandumda hayır çağrısı yaptı. İktidar partisinin çağrısı yerini bulmuş olacak ki Yunan halkı kurtarma paketine %61,31 gibi dev bir oranla “hayır” dedi. Elbette ki bu “hayır” yanıtının yurt içi ve yurt dışındaki yankıları büyük oldu; 5 Temmuz’da gerçekleştirilen referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından Başbakan Tsipras “Demokrasiye şantaj yapılamayacağını gösterdik.” derken muhalefet lideri Samaras ve Maliye Bakanı Varoufakis istifalarını verdi. Euro Bölgesi liderleri ise olağanüstü toplanma kararı aldı.

Yunanistan referandum sonucunu kutlarken

Yunanistan referandum sonucunu kutlarken

Toplantının ilk ayağında uzlaşmaya varılamaması üzerine, geçtiğimiz Cumartesi günü Brüksel’de toplantının ikinci ayağı gerçekleştirildi. Toplantıya katılan Tsipras yönetimi, Yunanistan’ı kurtarmak için yeni bir teklifle AB’nin kapısını çaldı ve AB liderleri bu pazar itibariyle Yunanistan’la yeni bir teklif üzerinde anlaştılar. Yunan tarafı detayda birkaç küçük zafer kazanmış olsa da genel yorumlar, bu teklifin Yunanistan’ın reddettiği ilk tekliften daha ağır olduğu yönündeydi. Anlaşma, AB ülkelerinden Yunanistan’a 85 milyar euro kredi sağlanmasını ve bu kredinin 25 milyar eurosunun Yunan bankalarının kurtarılması ve fonlanması için kullanılmasını öngörüyor. Ayrıca 50 milyar euroluk özelleştirme fonu sağlanması ve bu fonun 12.5 milyarının doğrudan yatırımlara aktarılması bekleniyor. Kamu harcamalarında ve emeklilik fonlarında ciddi kesintileri de kapsayan 3. kurtarma planı, bugün Yunan parlamentosunda oylanacak.

Her ne kadar tüm bu gelişmeler Yunanistan’ın kurtarılabileceği yönünde bir izlenim verse de küresel çapta pek çok ekonomist, referandumdan çıkan “hayır”ı Yunanistan’ın gayri resmi iflas ilanı olarak yorumlamıştı. Yunanistan ve iflas kelimelerinin çok sık yan yana olduğu bugünlerde, bizler de tarihte biraz geriye uzanalım ve Yunanistan’ın iflas tarihine kısa bir göz atalım istedik. Şimdi hazırsanız tarihte kısa bir yolculuğa çıkıyor ve Yunanistan’ın iflasla kaç kez mücadele ettiğine bir göz atıyoruz.

Tarih sahnesinde Yunanlılar iflas denen sorunla ilk kez milattan önce 4. yüzyılda karşılaştı. Dönemin 13 Yunan şehir devleti, o zamanlar bir nevi kredi kuruluşu vazifesi gören Delos Tapınağı’ndan yüklü miktarda borç almışlardı. Ancak Yunanlılar borçlarını Delos Tapınağı’na geri ödeyemediler ve tapınak, varlıklarının %80’i gibi dev bir meblağı kaybetti. Sonuç olarak Yunan şehir devletleri, Plato, Aristo ve Büyük İskender gibi devlerin yaşadığı bir dönemde tarihlerinin ilk iflasıyla yüz yüze geldiler. Ancak Yunanistan, resmi olarak ilk kez 1826 yılında yani Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmak için verilen bağımsızlık savaşı esnasında iflas etti. İkinci resmi iflas 17 yıl sonra geldi; 1832 yılında ordularını yeniden yapılandırmak ve Bavyera kökenli kralları Otto’nun ihtiyaçlarını gidermek için çokça borç altına girmiş olan Yunanistan, 1843 senesinde borçlarını ödeyemeyeceğini açıklayarak yeniden iflas bayrağını açtı. 

Korfu Limanı - 1890

Korfu Limanı – 1890

Bunu tam 17 yıl arayla yaşanan yeni bir iflas takip etti. O zamanlarda Yunanistan hakkındaki ekonomik güvensizlik öylesine had safhadaydı ki uluslararası toplum, 1860 senesinde Yunanistan’ı 18 yıllığına uluslararası ticaretten men etti. 1890 senesinde uluslararası ticarete yeniden kabul edilseler de yeniden hızlı bir şekilde borçlandılar ve sadece 4 yıl sonra yeni bir iflas, Yunanistan’ın kapısını çaldı. Bundan sonraki dönemde Yunanistan, uzunca bir süre iflasla ilgili edindiği tecrübeleri kullanarak ekonomik olarak dengede kalmaya çalıştı. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrası özellikle Avrupa’da meydana gelen krizden yakayı kurtaramadılar ve 1932 senesinde yeniden iflas ettiler.

Bank of America’nın yaptığı bir hesaplamaya göre 185 yıldır bağımsız bir devlet olan Yunanistan’ın 90 senesi krizde geçti. Brooking Institute’ın yayınladığı bir çalışmaya göre Yunanistan’da yolsuzluğa giden para, Yunan gayri safi milli hasılasının %8’i greek_corruptionile %10’u arasında bir rakama denk geliyor. Bu veriyi doğrulayan bir diğer kaynak ise AB raporları; birliğin yayınladığı 2014 ekonomik raporuna göre Yunanistan, Avrupa Birliği içinde yolsuzluk oranı en yüksek olan ülke konumunda. Vergi kaçırma oranlarının da çok yüksek olduğu bir ülke olan Yunanistan’da yıllık 31 milyar dolar vergi kaçağı meydana geliyor.

2015 senesi itibariyle Yunanistan’ın genç işsizlik oranı %49 civarında seyrederken genel işsizlik rakamları da %25 olarak ifade ediliyor. Yani her iki Yunan gencinden biri ve totalde her dört Yunan vatandaşından biri işsiz. Köklü yapısal reformların gerekliliğini gösteren bu işsizlik oranları, Yunanistan’ın berbat haldeki ekonomisinin sırtındaki yüklerin başında geliyor. Dahası Yunan nüfusunun %32’si 55 yaş üstü. Yani Yunanistan’ın nüfüsu oldukça yaşlı. Bu da ekonomik açmazı derinleştiren bir diğer faktör. Zira emeklilerin sayısı artarken prim ödeyenlerin sayısı azalıyor.

Birinci Dünya Savaşı esnasında Almanya vs Yunanistan

Birinci Dünya Savaşı esnasında Almanya vs Yunanistan

New York Times’ın ünlü yazarlarından Paul Krugman, geçtiğimiz günlerde köşesinde Yunanistan’ın ekonomisini Birinci Dünya greece-turkey-flags-M40880Savaşı esnasındaki Alman ekonomisiyle karşılaştırdı. Grafik bazlı sonuçlardan da anlaşıldığı üzere Yunanistan, şu anda savaş kaybetmiş bir devletle hemen hemen aynı ekonomik verilere sahip ki bu da durumun vahametini gözler önüne seriyor. Bankaların 29 Haziran’dan bu zamana kadar kapalı olması ve ATM’lerden günlük nakit çekiminin 60 Euro ile sınırlı olması, komşu için zamanın daraldığının diğer işaretleri. Tüm bu gelişmelerin ışığında iflasın kaçınılmaz olduğunu vurgulayan ekonomistlerin yanı sıra konuya ilişkin ilginç çözüm önerileri sunanlar da yok değil. Bu önerilerin belki de en ilginci ABD’li hukuk profesörü Tom Ginsburg’dan geldi; Ginsburg, Yunanistan’a iflastan kaçınmak için Türkiye’yle federe bir devlet çatısı altında birleşmesini
önererek ekonomistlerin tartışmalarının yeni odağı oldu. Her ne kadar böyle bir ihtimal çok uzak olsa da ekonomik açıdan kurtarıcı olacağı, ekonomistler tarafından dile getiriliyor. Bu bağlamda denilebilir ki Yunanistan için iflas yeniden kapıya dayandı ve yine kaçış yok gibi görünüyor.

Kaynakça

-http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150708_y?ocid=socialflow_twitter

-http://www.fortuneturkey.com/yunanistan-turkiyeye-katilsin-15816

-http://www.bbc.com/turkce/ekonomi/2015/07/150709_yunanistan_yeni_oneriler

-http://tr.sputniknews.com/avrupa/20150709/1016476135.html

-http://www.businessinsider.com/greece-spends-90-years-in-default-2015-2

-http://greece.greekreporter.com/2013/02/17/corruption-costs-greece-10-of-gdp/

-http://www.theguardian.com/world/2012/sep/09/greece-tax-evasion-professional-classes?CMP=twt_gu

-http://krugman.blogs.nytimes.com/2015/02/15/weimar-and-greece-continued/?_r=0

Leave a Reply