Ekonomi tarihine baktığımızda, devalüasyonun oldukça dramatik birçok örneğiyle karşılaşırız; İngiliz Sterlini’nin 1967 ve 1992’de yaşadığı devalüasyonlar ve 2001 Arjantin devalüsyonu bunlar arasındadır. Ülke ekonomik anlamda düşüşe geçtiğinde, devalüasyon devlet tarafından sıkça kullanılan bir enstrümandır. Ancak Çin’in geçtiğimiz salı günü yuanda yaptığı %2‘lik devalüasyon, dünya piyasalarında kayda değer bir hareketlilik yaratmıştır. Her ne kadar bu, Çin’in kendi ekonomisiyle ilgili bir karar olsa da, küresel etkiler yaratabileceği bilinmektedir. Öyleki BBC’nin ekonomi muhabirlerinden Robert Peston, yuanın devalüasyonunun dünya devletleri açısından Yunanistan krizinden ve hatta FED’in faiz artırma kararından bile daha kritik olduğunu belirtmiştir. Düşen ürün fiyatları ve yeni gelişen pazarlardaki zayıflamalar da göz önüne alınınca, artan endişelerin yersiz olduğu söylenemez.
Ekonomik tahminler, yuandaki devalüasyonun dünya çapında yeni bir deflasyon dalgası yaratacağı yönünde. Bu durum Çin’in diğer Asyalı rakiplerini de Çin’le rekabet edebilmek için devalüasyon kararı almaya itebileceği gibi ithalat fiyatlarında da ciddi bir düşüşe sebep olacak. Bunun gelişmiş devletlerdeki yansıması, artan bir işten çıkarma dalgası ya da karlılık oranlarında ciddi bir düşüş olarak öngörülüyor.
Yine de yuanın devalüasyonunun çok da abartılmaması gerektiğini düşünen ekonomistler de var. Çin’in Temmuz ayı ihracat rakamlarında geçen senenin aynı ayına göre %8.3‘lük bir düşüş olduğunu vurgulayan bazı ekonomistler, devalüasyonun ihracatta Çin’in beklediği düzeyde bir artış sağlamayacağını öne sürüyorlar. Farklı para birimleri için reel ticaret ağırlıklı endeksler hesaplayan Uluslararası Denkleştirme Bankası‘nın verilerinde, Çin’in Haziran ayı endeksi 126 olarak belirtilmiş. Geçtiğimiz yılların verileriyle kıyasladığımızda ise, geçen senenin aynı ayının endeksinin 111 olduğunu görmek, Çin’in devalüasyon yaparak elde etmeyi umduğu yükselişi tam anlamıyla yakalayamadığı yönünde görüş bildiren ekonomistleri haklı çıkarıyor.
Bu sebeple de pekçok analist, devalüasyonun batıya verilen bir uyarı işareti olduğunu düşünüyor. Özellikle IMF’in yuanın rezerv döviz olarak statüsünü yükseltmekle ve özel çekme haklarına sahip olan gruba dahil etmekle ilgili çekincelerine karşı yapılmış bir hareket olma ihtimali, üzerinde durulan bir seçenek. IMF bu adımı atsaydı, Çin hem prestiji hem de finansal anlamdaki katkısı sebebiyle gerçekten de çok memnun olacaktı. Ancak IMF bu değişikliği yapmadı. Çin’in de devalüasyonu karşılık vermek amacıyla kullandığını düşünen ekonomistlerin sayısı hiç de az değil.Her ne kadar Çin’in bu adımı, uluslararası para birimlerini esneklik açısından zorlayacak olsa da Asyalı ve Amerikalı partnerlerini kızdıracak düzeyde bir tehdit arz etmediği düşünülüyor.
Yine de Çin’in bu süreci verimli bir şekilde yürütüp yürütemeyeceği hususunda pek çok ekonomistin aklında soru işaretleri var. Çin Merkez Bankası bunu resmi olarak duyurmamış olsa da, pek çokları için sınırlı bir devalüasyon, ticaretle uğraşanları Çin pazarı konusunda cesaretlendirmekle eşdeğer. Bu durum da Çin’in yeni kuru sürdürebilmek için rezervlerini kullanmasını gerektiriyor. Elbette Çin Merkez Bankası’nın dev miktarlarda döviz rezervleri var; ancak yakın zamanda 300 milyar dolarlık bir miktarın elden çıkarılmış olması, yeni döviz satışları konusunda yetkilileri tereddüde düşürebilir.
Çin’in aynı anda çok fazla ekonomik problemle boğuşuyor olması, ekonomistlerin şüpheli yaklaşımının yegane kaynağı olarak belirtilebilir. Çin, ekonomik büyümeyi zedelemeden, yatırım odaklı bir ekonomiden tüketim odaklı bir ekonomiye geçiş yapmaya çalışıyor. Aynı zamanda endüstriyel kalkınmaya zarar vermeden, gayrimenkuller ve hisse senetleri üzerinde dönen spekülasyonları dizginlemeye uğraşıyor. Uluslararası pazarlara entegre olurken volatiliteye maruz kalmamak için çabalıyor olması da süreci hiç kolaylaştırmıyor. Üstelik sıcak para akışını kaybetmeden finansal sektörünü de genişletmeye çalışan bir Çin için tüm bunları aynı anda ve doğru biçimde idare etmek neredeyse imkansız görünüyor. Tüm bunları göz önüne alınca diyebiliriz ki sorunlarla cebelleşirken devalüasyon yapan bir Çin, dünya piyasaları için sağlıklı bir formül sayılmaz.
Kaynakça
-http://www.economist.com/blogs/buttonwood/2015/08/markets-and-economics
-http://www.economist.com/blogs/freeexchange/2015/08/economics-and-communication
-http://www.economist.com/news/finance-and-economics/21660598-setting-interest-rates-according-fixed-formula-bad-idea-rule-it-out