Herkes tarafından çokça sorgulanan bir soru vardır: Para mutluluk getirir mi? Hem felsefik anlamda hem de sosyal manada farklı ortam ve oturumlarda bunun sıkça tartışması yapılmıştır ve yapılmaya da devam etmektedir. Bende yaşam kavramına Türkiye illerini baz alarak bir soru işaretiyle yaklaşmak istiyorum: Gerçek refahı getiren faktör nedir?
Bu incelemeyi yaparken kullanacağım bütün sayısal değerler TÜİK tarafından hazırlanan “2015 İllere Göre Yaşam Endeksi*”‘ne ait verilerdir ama izleyeceğim yaklaşım tamamen sübjektiftir.
Temel Parametreler
Bu liste hazırlanırken baz alınan parametreler: Konut, çalışma hayatı, gelir ve servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim, sosyal yaşam, yaşam memnuniyeti. Liste hazırlanış mantığı itibariyle hayatımızın her ünitesini kapsayan parametrelere sahip.
Aynı zamanda liste sahip olduğu alt başlıklar gereği bize bazı sosyo-kültürel konular hakkında yorum yapma hakkı sağlıyor. Bu alt başlıklara örnek verecek olursak: Konutun içinde tuvalet mevcudiyet oranı, ortalama günlük kazanç, doğuşta beklenen yaşam süresi, YGS puan ortalaması, internet abone sayısı, sosyal ilişkilerden memnuniyet oranı…
Genel Endeks
Bütün endekslerin ortalaması ile bulunan genel endekste birinci sırayı Isparta alıyor. Devamında ise Sakarya, Bolu, Kütahya gelirken Türkiye’nin en gelişmiş ve en kalabalık şehri olan İstanbul 5. sırada. Genel Endeks’i inceleyecek olursak ön sıraların çoğunlukla Batı Anadolu ve Karadeniz illerinden oluşuyor. İstanbul’u burada istisna yapan faktör sahip olduğu yüksek gelir ve servet.
Genel Endeksteki üst sıraları paylaşan illerin temel özelliği hizmet sektörünün çok gelişmemiş olmaması ve çoğunlukla tarım ve hayvancılığa dayalı üretim yapmaları. Ortalama saatlik kazanca göre kıyaslayacak olursak da benzer bir sonuçla karşılaşıyoruz. Dar bir yaklaşımla sadece bu istatistiği baz alacak olursak yazının başında sorduğumuz soruya çok net bir yanıt bulabiliyoruz. Fakat ben konuyu biraz daha açmak ve bir kaç temel parametreyi incelemek istiyorum.
Çıkarılacak Sonuç: Bir kişinin sahip olduğu gelir ile refah arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Fakat yüksek oranda zıt korelasyon görülmektedir.
Sağlık
Sağlık sektörü bir ülkenin vazgeçilmezi ve gelişmişlik düzeyini anlamak adına en önemli gösterge. Bu yüzden bu parametrelerin ayrı ve bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi taraftarıyım.
Doktor başına yapılan müracaat sayısı bakımından Ankara birinci sırada ve bu konuda üst sıraları alan iller çoğunluk olarak yüksek nüfuslu. Yani buradan çıkarabileceğimiz sonuç yüksek nüfuslu illerde hasta/doktor oranını düşük tutmayı başarmışız. Fakat diğer bir istatistik olan kamunun sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı her şeyi tersler nitelikte. Bu sıralamada başı doğu illeri çekerken onlardan sonra çok ilginç bir şekilde Ankara, İstanbul, Antalya gibi büyük iller gelmektedir. Ortada bir hizmet var fakat yeteri kadar efektif olmadığı için insanlar sahip olduğu bu hizmetlerden şikayet ediyor.
Çıkarılacak Sonuç: Hizmete sunulan sağlık altyapıları doğrudan refahı arttırmadığı gibi memnuniyetsizliğe de sebep olmaktadır.
Güvenlik
Ülkemizde son yıllarda yaşanan olaylardan sonra güvenlik meselesi hiç olmadığı kadar önem kazandı. Topluluk güvenliği, çocuk güvenliği, trafik kazaları gibi meseleler insanların yaşam tarzlarında ciddi değişikliklere gitmelerine neden oldu. Bu bağlamda güvenlik meselesini de
Türkiye’de en güvenli ilimiz Artvin iken en fazla güvenlik sorunu yaşayan ilimiz Muğla. Afyonluların %87’i geceleri yalnız başına yürürken kendilerini güvende hissediyorken bu rakam İstanbul’da %45 -sonuncu-. Muğla ilini güvensiz yapan en önemli iki mesele kişi başına düşen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası ve cinayet oranı. Güvenlik yönüyle de yaklaştığımız zaman Karadeniz bölgesi Türkiye’deki en güvenli bölgedir denilebilir.
Çıkarılacak Sonuç: Nüfus sayısı güvenlik zafiyeti getirmekle birlikte ikisi arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Fakat düşük nüfuslu Ege ve Karadeniz illerinde güvenlik sorunu daha az görülmektedir.
Gelecek yazımda eğitim, sosyal yaşam, çevre ve altyapı konularına değineceğim…