Yabancı ülkelere kıyasla, uzun bir aradan sonra, biraz geç de olsa girişimciliğin artık bir kariyer yolu olarak algılandığı günümüz Türkiye’sinde, bir çok insan, özellikle genç bireyler girişimci olmak için yoğun çaba sarf ediyor. Böyle bir ortamda yine de bazı parametrelerde sıkıntımız olduğunu düşünmekteyim. Girişimcilik de eğer bir kariyer yoluysa, diğer kariyer tercihleri gibi bu yol da iyice analiz edilmeli, aday kişi bu kariyer yolunun kendine göre avantajlarını, dezavantajlarını belirlemeli ve girişimcilik ile ilgili yanlış bilinen durumlar düzeltilmeli. Böylece önümüzü görüp, başarıya daha çabuk ulaşabiliriz. Bazı girişimci olmak isteyen genç adayların sahip olduğu yanlış anlaşılmaları, bu konu hakkında naçizane görüşümü beş madde altında sizinle paylaşmak istiyorum.
- Çalışma Temposu
Çoğu girişimci adayı tam olarak nelerle karşı karşıya kalacağını bilmeden parametreleri çok agresif olan bir serüvene atılıyor. Tespit ettiğim yanlışların başında gelen, adayların girişimci olduktan sonra düşündüğü veya hayal ettiği çalışma temposu. Daha esnek saatlerde çalışmak için ya da daha az saat çalışacağını düşünerek kurumsal hayatı tercihleri arasından çıkarıp girişimci olmaya karar veren insanların yanlış düşünceye sahip olduklarını söyleyebilirim. Lori Greiner bir sözüyle bunu çok net ortaya koyuyor : “Girişimciler haftada 40 saat çalışmaktan kurtulmak için 80 saat çalışmaya razıdır.” Daha çok çalışıp, daha az uyumak gerekecek. Ama işinize cidden inanıyorsanız, emin olun bu size çok zor gelmeyecektir.
- Fikrin Önemi
“Benim aklıma gelmişti !!!” sözünü kesinlikle çevrenizden duymuşsunuzdur. Tabii ki bir girişiminizin olması için fikrinizin olması lazım. Ancak fikir sadece bir başlangıçtır. İlk adımı atmadıysanız fikrinizin hiçbir değeri yoktur. Bu aşamayı geçtiniz, bir şekilde fikrinizi hayata geçirdiniz. Ama belli bir noktadan sonra eğer fikre karşı tutumunuz Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum karakterinin yüzüğe karşı tutumuna yaklaştıysa orada bir sıkıntı var demektir. Yani fikre çocuğumuz gibi yaklaşmamak lazım. Sonuçta bir iş yapıyorsunuz. Gerekirse ana fikrinizde küçük değişiklikler yapmalısınız (Making Pivot). Ve unutmayın ekibinizin kalite seviyesi, çok kayda değer bir fikri hiç de edebilir, orta seviyede bir fikri katma değeri yüksek bir yapıya da dönüştürebilir. Kısacası fikre o kadar da çok önem vermeyin. Diğer parametreler fikirden daha önemli.
- Başarısızlığa hazır mısınız ?
Bana sorarsanız, başarısızlıktan korkuyoruz ve bizi engelleyen faktörlerin başında bu geliyor. Çevremdeki insanlar ne der? Ailem bu durumu nasıl karşılar? Başaramazsam ne olur? Bu tür soruları bir kenara bırakmak gerekiyor. Başarısızlık bu yolda kesinlikle karşınıza çıkacaktır. “Her girişimci bir gün mutlaka başarısızlığı tadacaktır.” – Emin Hitay. Bence yapmamız gereken buna bir şekilde hazır hale gelmek, başarısızlıkla karşılaştığımız zaman takınacağımız tavrı şimdiden belirlemektir. Winston Churchill’in başarısızlığa karşı takındığı tavrı, bir sözünde çok net anlayabiliriz: “Success is walking from failure to failure with no loss of enthusiasm.”.
- Hayal
Yaşadığımız coğrafyanın şartlarını, kendi yaşam şartlarımızı, sorumluluklarımızı, iş hayatının çetin yollarını göz önünde bulundurduktan sonra hayal kurmanın çok daha güzel, ulaşılabilir olabileceği kanısındayım. Yanlış anlaşılmasın, hayal kurmanın kötü bir şey olduğunu, yüzde yüz gerçekçi olmamız gerektiğini değil; hayalperest olmamamız gerektiğini, yürüyen uçak yapmaya çalışmamamız gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Böylelikle daha emin adımlarla hayallerimize ulaşabileceğimize inanıyorum.
- Dinlediklerimiz, Gördüklerimiz
Maalesef medya, sadece bize bu konuda başarıya ulaşmış kişileri empoze ediyor. Girişimciliğin toz pembe yanını gösteriyor ve sanki girişimci olan herkesin kesinlikle başarıya ulaşacağı izlenimi veriyor. Bunu isteyerek yapıyor olmasa da benim adaylarda gördüğüm en büyük eksiklerden birine sebebiyet veriyor. Maalesef madalyonun öteki yüzünü merak bile etmiyoruz. Bence girişimci olmak isteyen biri, bir başarılı girişimci ile görüşmüşse beş de başarıya ulaşamamış girişimci ile yüz yüze görüşmelidir. Sonuçta herkes girişimci olmak zorunda değil. Belki de bu kariyer yolu, aday kişinin şahsiyetine uygun değildir. Her iki tarafı da dinlemek, kendimizi daha iyi sorgulamamızı sağlayacaktır.
Eğer bu beş parametreyi düzelttikten sonra yola çıkarsak, bir şeylerin değişebileceğine inanıyorum.
İçinizdeki girişimcilik ruhunun ölmemesi ve işinizde, evinizde gerçek mutluluğu yakalamanız dileğiyle…
İyi günler…
Kaynakça
http://incedogroup.com/wp-content/uploads/2013/11/20131128-successful-business-strategies-2.jpg