Bilkent Üniversitesi, kurucumuz Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın Irak Türkmeni bir Türk milliyetçisi olması sebebiyle Türk milliyetçiliği fikir akımıyla gerek akademik gerek siyasi olarak pek içli dışlı olmuştur. Bu yazımda, Doğramacı’nın Türk milliyetçiliği ile olan bağını, Alparslan Türkeş ile arasındaki ilişkiyi ve Bilkent’teki Türk milliyetçiliğinin tarihsel arka planını inceleyeceğim. Ek olarak özellikle Alparslan Türkeş bölümünde sorularımı cevaplayan Ayyüce Türkeş’e teşekkür etmeyi kendime bir borç bilirim. Hepinize iyi okumalar dilerim.
Hocabey ve Türk Milliyetçiliği
3 Nisan 1915’te Erbil’de, Erbil belediye başkanı Doğramacızâde Ali Paşa’nın ve İsmet Hanım’ın evladı olarak dünyaya gelen Prof. Dr. Sayın İhsan Doğramacı, Irak Türkmenlerindendir. İlkokulu Erbil’de, ortaokulu ise Beyrut’ta okumuştur. Bir süre Bağdat Tıp Fakültesinde okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine geçmiştir.
Üniversitemizin politik bir zemine oturmasında ve bazı devlet adamlarını yetiştirecek bir boyuta ulaşmasında, kendisinin idari ve iktisadi nüfuzunun büyük bir rolü vardır. Rahmetli İhsan Doğramacı hem büyük bir devlet adamı hem eğitimci hem de bir Türk milliyetçisiydi. Özellikle Irak Türkmenlerinin Irak yönetimi tarafından yalnız bırakıldığını; Türkmenlerin, Kürtçülük fikriyatını esas alan oluşumların gerçekleştirdiği katliamlara maruz kaldığını görmüş ve Irak Türkmenleri için kolları sıvamıştır.
Özellikle 2000’li yıllardan itibaren Türkmenlerin seçimlere katılmasını teşvik etmek için çalışmalar yürütmüş ve seslerini duyurmaları için mücadele etmiştir. 3-4 Eylül 2009 tarihinde, 23 Türkmen kanaat önderini Ankara’ya davet etmiştir. Bu toplanmada her bir Türkmen önderin, Türkmenlerin geleceği için seçimlere katılmasını teşvik etmelerine ve kimliklerini en iyi şekilde temsil etmeleri için mücadele edeceklerine dair bir bildiri de yayınlatmıştır (1). Vaktiyle Erbil’de Bilkent Üniversitesine bağlı bir kolej açmış ve birçok Türkmen öğrenciyi burs programına dahil etmiştir. Musul, Kerkük, Selahattin, Koya üniversitelerinde Türk Dili ve edebiyatı bölümleri açılmasını sağlamıştır. (2)
Türkiye içinde de Türk milliyetçiliği fikriyatı doğrultusunda hem akademik hem de idari çalışmalar yürütmüştür. Her Türk milliyetçisi gibi o da teşkilatçılık yapmıştır. Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kurması için yıllarca Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü başkanlığı yapmış ve Türk Halk Hikayeleri üzerine çalışmalar yürütmüş olan merhum Prof. Dr. Şükrü Elçin’i görevlendirmiştir. Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne Erol Güngör’ü, Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne Tarık Somer’i, Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne Şakir Akça’yı o atamıştır (3). Bu atamalara bakılarak, Doğramacı’nın YÖK başkanı olduğu dönemlerde ilgili akademik kadrolara Türk milliyetçilerini yerleştirdiğini ve onların daha özgür bir çalışma alanına sahip olmalarını sağladığını söyleyebiliriz.
Büyük Türkçü ve fikir adamı, rahmetli Zeki Velidi Togan’ın çocukları Sübidey Togan ve İsenbike Togan’ı; Türkçülük ve Turancılık fikirlerinin isim babalarından Yusuf Akçura’nın torunu Hasan Yusuf Akçura’yı Bilkent Üniversitesine davet etmiştir. Başkent Üniversitesi kurucu rektörü, Türkiye’nin ilk organ naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Haberal ile yakın bir dostluk kurmuş ve ortak çalışmalar yürütmüştür. Eğitime yönelik çalışmalarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milliyetçilik ilkesini de esas almış ve bunun üzerine çalışmıştır (4). Elbette bu çalışmaları, dönemin birçok sol kamuoyunun hedefi haline gelmesine sebep olmuştur.
Alparslan Türkeş ve İhsan Doğramacı’nın İlişkisi | Ayyüce Türkeş ile Röportaj
Türklük bilinci, Türk tarihinin hemen hemen her döneminde baş göstermiş ve tarih sahnesine nice mütefekkirler ve liderler çıkartmıştır. Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Hüseyin Nihal Atsız ve daha nice fikir adamları, Türk milliyetçiliği akımına fikirsel boyut kazandırmış; Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Muhsin Yazıcıoğlu ve Alparslan Türkeş gibi birçok devlet ve siyaset adamı ise bu akıma idari ve siyasi bir boyut kazandırmıştır. Özellikle Türk siyasetinde, Türk Milliyetçilerinin “Başbuğ”u olarak hafızalarımızda yer edinen merhum Alparslan Türkeş, çalışmaları ve mücadelesiyle Türkçülüğün ve milliyetçiliğin Türkiye’de kitlesel bir hareket olarak yayılmasına vesile olmuştur. Irak Türkmenlerinin mücadelelerini yakından takip edebilmek ve onların seslerini duyurabilmek maksadıyla merhum İhsan Doğramacı ile sıkı bir muhabbet içerisinde kalmıştır. Hatta 12 Mayıs 1994’te, Bilkent Üniversitesinde bir konferans vermiştir. (5)
Merhum Türkeş’in merhum Doğramacı ile olan yakınlığını daha iyi anlamak için bana röportaj yapma fırsatı veren merhum Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş’in bana aktardıklarını aşağıya yazıyorum:
Bilkent Üniversitesi’ni tercih etmenizde rahmetli babanızın bir etkisi ya da yönlendirmesi oldu mu? Kendisinin bu konudaki düşünceleri ve sizin tercihinize katkısı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Babam Başbuğ Alparslan Türkeş, eğitime çok önem veren, çok aydın ve vizyon sahibi bir baba idi. Biz 7 kardeşiz ki benden çok çok büyük ablalarım abilerim var. Hepsi çok iyi eğitimlidir. En büyük Ablam 1940 doğumludur ama hem üniversite mezunu hem de çok iyi ingilizce konuşur. Bu da babamın vizyonunu göstermektedir. Babam bizim Türkiye’de okuyabileceğimiz en iyi Üniversite’nin Bilkent olduğunu söylemişti. O yüzden üniversite sınavına girdiğimde sırf Bilkent üniversitesinden tercih yaptım. İkinci tercihim olan Bilkent Ekonomi bölümünü kazandım. Bilkent’i tercih etmesinin sebebi hem ortamı hem de eğitimden ötürü idi. Şimdi diyorum ki, iyi ki Bilkent’te okumuşum.
Rahmetli İhsan Doğramacı ile babanız arasında nasıl bir ilişki vardı? Bu iki kıymetli isim, Türk fikir dünyası ve milliyetçilik doğrultusunda ne kadar yakın bir bağ kurmuştu?
Babam rahmetli Doğramacı’yı, rahmetli Doğramacı da babamı severdi. Rahmetli Doğramacı, Irak Türkmeni; Babam da Kıbrıs Türkü. İkisinin de milli duyguları çok yüksek. Tek dertleri Türkiye’ye ve Türk Milleti’ne hizmet etmek. Ama şunu söylemem lazım, ben sayın Doğramacı’yı daha çok babamın vefatından sonra tanıdım. Ona olan sevgisini saygısını ondan sonra görerek öğrendim. Ben, babam vefat ettiğinde Bilkent Ekonomi 1. sınıftaydım ve kendisi hemen beni yanına çağırtıp her türlü destek olacağını söylemişti. Hâlâ bile hatırladığımda gözlerim doluyor. İkisininde ruhu şad olsun.
12 Eylül 1980 sonrası süreçte Başbuğ Alparslan Türkeş ile İhsan Doğramacı’nın ilişkileri nasıldı? Başbuğ Türkeş’e siyasi af getirilmesi kararında, dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren ile yakınlığı olan rahmetli İhsan Doğramacı’nın bir rolü olduğunu düşünüyor musunuz?
Bilkent Üniversitesi de 1980 sonrası kuruldu. Babam, 80 ihtilalinde tutuklanıp 4.5 yıl tutuklu kaldı ve benimde 3-8 yaş arası dönemimdi. Kısacası ben, babam vefat ettiğinde 19 yaşında idim. O yüzden sorduğunuz dönem ile ilgili bu ilişkileri takip etme şansım olamadı. Ama babam hep Doğramacı’nın Türkiye’ye çok büyük hizmetler ettiğini, iki büyük üniversite kazandırmış olması bile yeter derdi. Şunu düzelteyim, Babam 80’de tutuklandı; 4.5 sene tutuklu kaldı. 940 sayfalık iddianame ile yargılandı ve hepsinden beraat etti yani affedilmedi. Ama Başbuğ Alparslan Türkeş gibi bir şahsiyetin değil 4,5 yıl 1 saniye bile hapiste olmaması gerekir. Sayın Doğramacı da bunun bilincinde olan bir Türk büyüğü olduğu için bu konudaki fikirlerini yetkili makamlara bildirmiştir tabi.
12 Mayıs 1994’te rahmetli babanızın Bilkent Üniversitesi Mithat Çoruh Amfisi’nde konferans vermesi için İhsan Doğramacı tarafından davet edildiği bilgisi doğru mudur? O konferansa dair siz neler hatırlıyorsunuz? Babanız bu davet ve etkinlik hakkında ne düşünüyordu?
1994’te ben 13-14 yaşımda idim o yüzden detay bilmiyorum. ATA grubu vardı Bilkent’te. Hatta Alparslan Türkeşin Askereri denirdi onlara, onların organizasyonuydu ama Doğramacı ile babam, bunu gitmeden önce muhakkak konuşmuştur. Direkt Doğramacı davet etmese bile babam katılmadan önce kendisi ile istişare etmiştir.
Bilkentli Türk Milliyetçileri
1984’de kurulan Bilkent, kurulduğu günden bu yana pek çok siyasi etkinliğe ev sahipliği yapmıştır ve bu siyasi etkinlikleri düzenleyen gruplardan biri de Türk milliyetçileridir. Bilkent Üniversitesi, 1990’lı yıllardan itibaren kitlesel siyasi hareketlenmelerden bir nebze de olsa payını almıştı. Siyasetle ilgilenen öğrenciler, çalışmalarını hem öğrenci toplulukları vasıtasıyla hem de öğrenci grupları vasıtasıyla gerçekleştiriyordu. Öğrenci grupları ise yaklaşan öğrenci konseyi seçimleri için kurulan gruplardı. Öğrenci konseyi seçimleri, bugünün aksine gruplar halinde yapılıyordu. Kimse tek başına aday olamıyordu, bölüm temsilciliği için bir gruba girilmesi ve girilen grubun, tıpkı siyasi partilerde de olduğu gibi bir adaylar listesi hazırlaması gerekiyordu. Üniversite içerisindeki öğrenci grupları ise sırasıyla Grup Doğuş, Grup Reform, Real grubu ve Grup ATA idi.
Bilmeyenler için Grup ATA’nın açılımı: “Alparslan Türkeş’in Askerleri”. Bu grup, diğer grupların aksine Bilkent’in en eski ve en köklü, Türk milliyetçisi öğrenci grubuydu. 29 Ekim 1993 tarihinde bir grup öğrencinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün posterini asmak istemesi ancak öğrenci konseyinin bunu engellemesi üzerine bir araya gelip ATA ismi altında kurulmuş bir öğrenci grubudur. 2000’li yıllara kadar yapılan her öğrenci konseyi seçimini kazanmış olan ATA grup, Bilkent Üniversitesi’nin en nüfuzlu öğrenci grubuydu (6). Bu grubun kurucuları Kadir Tanış (ATA grubun seçilen ilk konsey başkanı), Tanju Kara, Hasan Ali Karasar, Ufuk Keloğlu, Kubilay Kavak, Mikdat Ağrikli ve saymadığım diğer birçok isim (9), günümüzde milliyetçi siyasi partilerde ya da milliyetçi harekete hizmet vermiş birçok firmada yönetici pozisyonda çalışmaktadırlar. 2003 yılında ilk defa seçim kaybeden ATA grup, daha sonralarında öğrenci konseyi seçim sisteminin değişmesi sebebiyle dağılmıştır (7-8).
Son on yıldan günümüze kadar olan süreçte de Milliyetçi Düşünce Toplulupu başta olmak üzere Türkçe Topluluğu ve Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu, Bilkent Üniversitesinde yer edinmiş olan Türk milliyetçiliğini sürdüren etkinlikler yapmışlardır. Bu etkinlikler arasında da şehitlerimizi anma, Nevruz kutlamaları, Türk Dünyası çalıştayları ve milliyetçiliğin akademik boyutu üzerine etkinlikler düzenlemişlerdir.
KAYNAKÇA
(1) https://merryabla64.wordpress.com/tag/prof-dr-ihsan-dogramaci/
(3) https://www.turkyurdu.com.tr/arsiv/yazar-yazi.php?id=1958
(4) Doğramacı, İhsan. “Atatürk ve eğitim.” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 1.3 (1985): 653-670.
(5) https://youtu.be/aayDC0huz00?si=gXlEhmbSw7pYBUrc
(6) https://www.bilkent.edu.tr/bilkent-tr/general/basin/bb-haber111206.html
(7) https://www.bilkent.edu.tr/bilkent-tr/general/basin/bb-haber332.html
(8) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/12-bin-ogrenci-sandik-basina-39014119
(9) https://www.kapsamhaber.com/siyaset/kim-bu-doksan-lilar/33752/#google_vignette