1995’te başlıyor Mor ve Ötesi hikayemiz. Hikayemiz diyorum çünkü bu grup gerçekten de hepimizin, bütün gençlerin, ileri yaştakilerin nesillerce süren önemli hikaye anlatıcılarından biri. Onların şarkılarını; hepimizin politik sancılarını, aşklarını, acılarını ve mutluluklarını dile getiren birer hikaye, birer miras olarak tanımlayabiliriz. Onlar, ülkemizin birikmiş kültürel ve politik bilincini bizim için, şarkılar ile hikayeleştiriyorlar. Diskografileri, zamanda yolculuk yaptıran bir günlük gibi. 2004’te Dünya Yalan Söylüyor albümünü açıp biraz karıştırmak, 2010’da da çok güzeldi, 2024’te hala çok güzel. Tıpkı gençken tuttuğunuz günlük sayfalarını biraz büyüyünce okuyup tebessüm etmek gibi.  Yine, tıpkı lisede okuyup çok etkilendiğiniz bir romanı, yaşınız biraz ilerleyince tekrar okuyup daha farklı algılamak ve onu hala çok sevmek gibi. Yıllardır aynı şeyleri dinlememize karşın zaman geçtikçe şarkıları farklı bir yerden düşündürebilmek, fakat aynı duygularla algılatabilmek bence Mor ve Ötesi’nin yaptığı bir çeşit sihir, bir çeşit şifa oluyor. Bunun için İlk albümleri “Şehir” ile hayatımıza giren vokalist ve gitarist Harun Tekin, bas gitarist Alper Tekin, yine vokalist ve gitarist Derin Esmer ve baterist Kerem Kabadayı’ya çok teşekkür ederek başlayabiliriz. Bu yazıda sizin için, Türkiye’nin en büyük rock gruplarından biri olan Mor ve Ötesi ve onların bir miras olarak kabul edilmesi gereken bazı şarkılarını ve albümlerini hikayeler ve yorumlarla derlemek istedim:

SİRENLER

İzmir’in Foça ilçesinde geçen mitolojik bir karakter olan Sirenler’in motivasyonundan etkilenmiş ve ismini oradan alan, Mor ve Ötesi’nin son albümüdür. Bu albümde sıkça vurgulanan politik ve kolektif bilinç kaygıları, mitolojide şarkı söyledikleri zaman kimsenin onlara karşı koyamadığı bir güce sahip olan sirenler ile yansıtılmaya çalışılır. İfade özgürlüğünü, ülkesinde olan biteni, şarkı söylemek gibi büyülü bir direnişle anlatan Mor ve Ötesi’nin, çoğumuza göre en cesur ve toplum için sanat düşüncesini savunan kesim için en gerekli olan albümüdür. Mor ve Ötesi’nin Çocuklar ve Hayvanlar adlı şarkısında geçen “kaybolursan şarkı söyle” sözleri, bence olumsuz anlarımızda bize ümit veren, yol gösteren, bir ışık olarak kullandığımız şarkıları yüceltmek için yazılmıştır. Bu bakımdan Sirenler adlı albüm, bu sözün olabilecek en güzel tasviridir. Toplum olarak yaşadığımız negatif olaylara bir tepki, bir ışıktır.

ORDA DURMA

Hayat, bazen tesadüflerin getirdiği güzelliklerden ibarettir. Çoğu zaman bir tesadüfün hayalini kurar, bulamayız. Bu da tesadüflerin ne kadar değerli olduğunun bir göstergesidir. Mor ve Ötesi’nin Gül Kendine adlı albümündeki “Orda Durma” adlı şarkısı da bir tesadüfle daha çok güzelleşir: Bir akşam, Kerem ile Harun Ada Stüdyosu’nun yakınlarında, İstanbul’un Cihangir semtindedirler. Kerem ve Harun, bu civarda otopark ararken Oba Sokak’ın girişinde durmak zorunda kalır ve sokağa giremeyeceklerini belirten bir tabela görürler. Yolda aslında bir çalışma olmadığını gören Kerem ve Harun, tabelayı arabanın bagajına atarak Ada Stüdyosuna getirirler. Daha sonra bu tabelayı, Orda Durma adlı şarkılarının kaydı için bir davul sesi olarak kullanırlar. Bu şarkıyı 3. dakika 41. saniyeden itibaren dinlerseniz, şans eseri bulunan bu enstrümanın çığlıklarını duyabilirsiniz. Şarkıda hapsolmuş bu enstrüman, orada ne kadar mutlu bilemeyiz. Belki de şarkıda çıkardığı ses “yahu özgürleşmek isteyen kim? beni bulduğunuz yere geri götürün!” gibi bir yakarıştı fakat belli ki bazen “orda” durmamamız gerekir. Bir yol çalışması tabelası olsanız dahi, şarkılar için özgürleşmeniz gerekir.

MELEKLER ÖLMEZ

Mor ve Ötesi, Harbiye Açıkhava konserinde Çorlu tren kazasında hayatını kaybedenler için bu şarkıyı söyler ve şarkı sırasında, arkadaki ekranda yaşamını yitirenlerin isimlerinin yazdığı bir gösteri yapılır. Kanayan çoğu yaramızı tekrar tekrar hatırlatarak, mesleklerinin en önemli görevini yerine getiren Mor ve Ötesi iyi ki var. Sadece yaşanan bu kötü olayları hatırlatmak için şarkı yapmaya kalksalar, maalesef başlı başına yeni bir diskografi olur. Hepimizin hatırlıyor olduğu en yakın örnekler, elektrik kaçağından dolayı İzmir’de vefat eden iki genç insanımız olabilir veya söndürülemeyen orman yangınları, depremin değil de binaların sebep olduğu cinayetler… Saymakla bitmez fakat; evet, melekler ölmez. Sadece, ölmeyen bu meleklerin, insan değil de melek olarak görülmesinin ne kadar kolay olduğunu görmek üzücü. Çok üzücü, ölümün kolaylığı.

23

Pek fazla dinlenmemiş olan “Bırak Zaman Aksın” isimli albümden olan 23 adlı şarkı, Harun Tekin’in eskiden aşık olduğu kadın olan Şafak Hanım’a yazdığı bir şarkıdır. Şarkının ismi alfabemizin 23. harfi olan Ş harfine bir göndermedir. “Yüzünden başlasam dalmaya uzaklara” derken Harun Tekin, aşk için yazılmış çoğu şeyden sıyrılabilecek kadar özgün ve derin bir cümle kurar. Her zaman “Ne habersin, ne Türksün!” benzeri sitemler edecek halleri yok tabii, biraz da aşk…

BİR DERDİM VAR -CANLI SENFONİK

Senfonik konserlerine değinmesek olmazdı. Ulaşmak isteyenler için belirtmem gerekirse, canlı kayıtlar Spotify’da mevcut. Bu kayıtlarda hepimizin ezbere bildiği şarkılar, sanki farklı birer dünya olmuşlar. “Bir Derdim Var!” yakarışı değişmemiş tabii. Şarkıyı yaklaşık 15-20 yıldır dinliyor olmamızı baz alırsak, hala bir derdimiz var. Dinlemekten yorulmadığımız, en popüler şarkıları olan Bir Derdim Var ve Cambaz’ı bir de senfonik olarak dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Yine bu şarkılar gibi Oyunbozan, Araf, Çocuklar ve Hayvanlar’ın da senfonik kayıtları mevcut. Bunları dinlerken, eminim ki bir masal kahramanı gibi hissedeceksiniz. “Mor ve Ötesi yerli ve milli Muse olabilir mi?” sorusunu akıllara getiren şarkıların bu senfonik dansı, Mor ve Ötesi grubuna da çok yakışmış. Fakat onları Muse grubuna benzetmek pek de iyi ve adil görünen bir fikir değil. Oldukça özgün duruşlarıyla, onlar ülkemiz adına çok değerli bir miras.

BOĞAZİÇİ KARGO: YARINA KALAN ŞARKILAR

Son zamanlarda çıkan, yine bir yakarış içeren şarkıdır. Bir Boğaziçi mezunu olan Harun Tekin, pek tabii Boğaziçi Üniversitesi’nde olanlardan bizlerden daha çok etkilenmiş olacak ki yine oldukça gerekli bir sitem ediyor. Ülkemizin Doğu ve Batı kesimini bu şarkıda karşılaştırırken, iki tarafın “bilgi”, “öğretim”, ve doğal olarak “üniversite” kavram algılarını ayrı ayrı eleştiriyor. “Acı, ağrı sonsuz çile, politikayla yok hiçbir dilde” sözleriyle; Boğaziçi öğrencilerinin, Boğaziçi’ni anlatmaya devam etmesini istiyor. Tabii, anlatmadan olmaz.

Bize; dayanışmanın, yaşanan olaylar karşısında tek bir ses olabilmenin, “biz” şemsiyesi altında toplanabilmenin önemini şarkıları ile bu kadar güzel anlatabilen nadir gruplardandır Mor ve Ötesi. “Biz” olma duygusunu nasıl yarattıklarının bir kanıtı olarak, yüzlerce insanın geldiği ve tek bir ağızdan Mor ve Ötesi şarkılarını söylediği en kalabalık ve büyüleyici konserleri olan İnönü konserini örnek verebiliriz. Herkesin, her şeyin biraz daha ötesini görebildiği yıllara adım atmayı öğreten değerli sanatçılarımızla daha çok var olabiliyoruz. Kaybolursanız, siz de şarkı söyleyin! “Biz”, hep birlikte sizi buluruz.

Leave a Reply