Sıfır bütçeyle dünyanın bolluğunu paylaşmak son derece mümkün, bunu isteyelim yeter.
1. Sesini paylaş.
Sadece en iyi şakıyan kuşlar ötseydi, ormanlar çok sessiz olurdu! Bu sesle solist olman mümkün olmayabilir ama kitap seslendirmeye ne dersin? Boğaziçi Üniversitesi’nin GETEM sayfasında, görme engellilerin okumak istediği kitapların uzun bir listesi mevcut. Aynı merkezin “Kitaplara Ses” uygulaması sayesinde ise; cep telefonunla bile kayıt yapabilirsin. Evinde bulunan veya internette pdf halinde bulabileceğin kitapları akşam evde seslendir, kitaplarla okuyucular arasında köprü ol.
2. Kanını paylaş.
Kanın sayesinde pek çok insan kurtulabilir! Kriterleri sağlayan erkeklerin 90 günde, kadınların ise 120 günde bir kan bağışlamaları mümkün. Her bir kan bağışının 3 hayat anlamına geldiğini düşünürsek her 3 veya 4 ayda bir 3 kişiyi kurtarman mümkün!
3. Kök hücrelerini paylaş.
Kök hücre ya da kemik iliği bağışı, bu hayatta bir insana verebileceğin en değerli hediye olabilir. 18-50 yaş aralığındaysan ve herhangi bir sağlık sorunun yoksa bu fırsatı değerlendirmeye çalış. Tıpkı kan bağışında olduğu gibi, vücudun kaybettiği sağlıklı hücreleri belirli bir süre sonra yerine koyacak.
Elbette bağış bekleyen aileleri en çok üzen durumun son dakikada karar değiştiren bağışçılar olduğunu da hatırlatalım. Önce seni bekleyen süreçleri öğren, sonra kararını ver ve mümkünse yolundan dönme.
4. Vaktini paylaş.
Sürdürülebilir hediyeler arasındaki benim kişisel favorim: kendi vaktini hediye etmek. Bu cümleyi duyunca bunun çok saçma olduğunu düşünebilirsiniz, ancak küçük çocuğu olan bir komşunuzun çocuklarına birkaç saat göz kulak olmak o kişiye verebileceğiniz en iyi hediye olabilir. Aynı şekilde, son zamanlarda kendini kötü hissettiğini düşündüğünüz bir arkadaşınızla gezmeye çıkmak gerçekten paha biçilemez bir hediye olabilir.
Eğer kendinizi bundan daha cömert hissediyorsan çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olabilir ve vaktini faydalı amaçlar için çevrenle paylaşabilirsin. Bunun için en iyi fırsat kendi okullarınızdaki sosyal sorumluluk projelerine katılmak, şehrinizin barınağını ziyaret etmek veya LÖSEV, TEGV gibi büyük kuruluşlarda çalışmak olabilir.
5. Fikirlerini paylaş.
Bu dünyada herkesin kendine özgü inşa ettiği fikirleri var. Pyalaştıkça çoğalan şeylerden biri de düşünceler. Şu günlerde başta Kuzey Amerika olmak üzere tüm dünyada George Floyd’un ölümüne dair protestolara şahit oluyoruz. Fikirlerin paylaştıkça nasıl çoğalıp bir dalga yaratabileceğini bu yoldan görmek zorunda olmak üzücü olsa da bu tarz cinayetlere ve ırkçı / ayrımcı olaylara karşı sesimizi çıkartmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.
Özellikle de sosyal medyanın bu kadar güçlü olduğu bir çağda, fikirlerimizi ve sesimizi başkalarıyla paylaşmak oldukça kritik. Bu yüzden inandığınız şeyin peşinden gidip bunu savunmak da aslında hiçbir çağda olmadığı kadar erişilebilir. Bu yüzden bildiklerini, düşündüklerini, inandıklarını başkalarıyla tartışıp paylaşmaktan çekinme.
5. Eşyalarını paylaş.
Çoğumuzun etrafı pek de kullanmadığı eşyalarla dolu. Bizim kıymetini bilmediğimiz ama başkası için temel bir ihtiyaç olabilecek eşyalarımızı çevremizdekilerle neden paylaşmayalım? Kullanmadığın kulaklığın, çocukluğundan beri hala sakladığın oyuncakların, evin köşesinde kalan ve hiç bakmadığın çiçeklerin…
Ancak eşyalarını paylaşırken en güzelini vermeye dikkat et. Hiç giymemiş olduklarından başla, vazgeçemediklerinden vazgeç. Kendi çocuğuna oynatamayacağın durumdaki oyuncağı ya da giydiremeyeceğin kıyafeti bir başkasının çocuğuna da verme ve bunun karşı taraf için oldukça kırıcı olabileceğini unutma. Ayrıca temiz olduklarından emin ol. Çok kötü durumdaki eşyaların bazılarını geri dönüştürebilir veya tamir ederek farklı şekillerde kullanmayı deneyebilirsin.