Bağımsız çizgi romanlar serimizin ikinci yazısıyla hepinize merhaba! Bu yazıda da size 2 tane bağımsız çizgi roman serisi tanıtacağım. İlkiyle başlayalım öyleyse.
Sand Man
Sand Man, DC Comics adı altında yayınlansa da DC evreniyle çok da bağlantılı değil. Hikayesi de klasik bir DC çizgi roman serisinden oldukça farklı. Bu yüzden bağımsız bir seri olarak düşünülebilir. Ana karakterimiz Morpheus rüyaların kişiselleştirilmiş hali. Düşler Lordu da diyebiliriz kendisine. Hikaye, Düşler Lordu’nun birkaç kara büyücü tarafından yakalanmasıyla başlıyor. Yıllar sonra esaretinden kurtulan Düşler Lordu’nun güçlerini geri kazanmak için yaptıkları üzerinden ilerliyor. Hikaye boyunca birçok insanın rüyalarına tanık oluyoruz ve rüyaların gerçek hayata etkisini de oldukça grafik bir şekilde işliyor bu seri. Bilinçaltının bir yansıması olan rüyalar; korkuları, acıları, istekleri, tutkuları ve insanı savunmasız bırakan birçok duyguyu en çıplak haliyle ortaya koyuyor. Düşler Lordu’nun bile zaman zaman savunmasız kaldığı rüyalar alemi, aslında rüyaların gücünün boyutunu da gösteriyor bizlere. Hikayemize zaman zaman Morpheus’un kardeşleri de farklı bir yön veriyor. Sonsuzlar adlı bu kardeşler, zamanın başından beri kendi alemlerinin koruyucuları olarak görev yapıyorlar; ölüm, kader, çaresizlik gibi… Sand Man, okurken kendi duygularımla yüzleştiğim, varoluşsal sancılarıma tekrar tekrar kafa yorduğum ve belki de en çok keyif aldığım seri. İçerdiği fantastik, doğa üstü ve mitolojik temaların yanında bu seri sıra dışı sandığımız sorunların evrensel sıkıntılar olabileceğini de gösteriyor aslında. Sand Man ne kadar kelime döksem de asla tamamen açıklayamayacağım bir seri, onu bu kadar etkileyici kılan da bu bence. Bu nedenle size önerim, Sand Man’in ilk cildini alıp onun karanlık ve büyüleyici dünyasına kendiniz tanık olun.
Masallar (Fables)
Masallar, isminden de anlayabileceğiniz üzere hepimizin bildiği ve çocukluğumuzun büyülü hikayeleri, peri masallarından esinlenilmiş. Ancak peri masallarının aksine bu seride hiçbir şey güllük gülistanlık değil. Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel, Güzel ve Çirkin ve daha birçok masal karakterinin yer aldığı bu çizgi roman serisi, aşina olduğumuz bu karakterleri daha derin bir şekilde işliyor. Masal diyarından New York’a taşınmış karakterlerimiz, burada bir topluluk halinde yaşıyorlar. Pamuk Prensesin belediye başkanı, Kötü Kurt’un polis şefi olduğu bu hikayede olaylar pamuk prensesin kardeşinin ölümü ile başlıyor. Peri masalından narin bir genç kız olarak tanıdığımız iyilik timsali pamuk prenses bu hikayede sert mizaçlı ve kontrolcü bir karakter. Sarı bukleleriyle hatırladığımız Goldilocks bir devrimci, her peri masalının olmazsa olmazı yakışıklı prens ise yakışıklı yüzünün arkasında bir korkak ve düzenbaz. Var olmayan ülkenin sihirli çocuğu olarak kalbimize yerleşen Peter Pan, bu serinin en büyük kötülerinden ve sihirden nefret ediyor. Aşklarıyla en çok etkileyen masal karakterlerinden olan Güzel ve Çirkin ise evliliklerinde yaşadıkları çıkmazlar ile aşkın büyüleyici olmayan tarafını yüzümüze vuruyor. İyiler ve kötüler gibi belli bir tarafın olmadığı bu seri, çocukluğumuzun kahramanlarının hatalarını, kötü yönlerini, inişlerini ve çıkışlarını okutuyor bize. Çizimleri adeta bir masalı andırsa da hikayesi hiç de öyle değil yani, bunu açılışı ölüm olgusu ile yapmasından da anlayabilirsiniz. Çocukluğumuzun peri tozlarıyla bezenmiş bu karakterlerini, zaman zaman öfkeli, kırılmış, hatalar yaparken görebilirsiniz. Ama eninde sonunda onlar da inişli çıkışlı hayatlarında kendilerine göre bir yol çizmeye çalışan insanlar sadece, hikayeyi ilgi çekici yapan da karakterlerin bu yönleri bence. Sonuçta masal kahramanları da olsalar kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. İlgi çekici çizimlerle hayata geçen çocukluk masallarımızın beklenmedik olaylarla bezenmiş hikayesini okumayı bence hepimiz içimizdeki çocuğa borçluyuz. Hepinize iyi okumalar dilerim.