Çoğumuz, müziğin bizi sakinleştirdiğine inanır; “Müzik ruhun gıdasıdır.” deriz. Kendimize uygun bir müzik türünü benimser, müzikle daha iyi düşünür, daha başarılı oluruz. An gelir, kendimizi dinlediğimiz müziği söylerken buluruz. Önce, dudaklarımız kıpırdar, sonra yavaş yavaş mırıldanmaya başlarız. Baktık etrafta kimsecikler yok, bağıra bağıra söyleriz şarkımızı.

İşte Bilkent Koro Kulübü de bu amaç için kuruldu. Sesinin eğitimli, muntazam veya olağanüstü olmasına bakılmaksızın; müzik kulağına ve ritim duygusuna güvenen, az da olsa hoş ses çıkarabilen herkesi bünyesinde topladı. Bunun için üç tane seçme yaptılar ve oldukça da yüksek bir katılım sağladılar. Seçmelere katılanların farklı bölümlerden olması, koronun zenginliğini bir kat daha artırdı.

Bilkent Koro Kulübü, bizim alışık olduğumuz korolardan oldukça farklı. Topluluğun kuruluş amacı; insanların koro hakkındaki algısını biraz olsun değiştirmek. Bir sahne, çok sesli şarkılar, düzen içinde devam eden bir performans ve barındırdığı 4 farklı sesin (bayanlar için soprano ve alto; erkekler için tenor ve bas) olağanüstü tınısı genel olarak koroyu tanımlayan söz kalıpları. En genel tanımıyla koronun bu olduğunu söyleyebiliriz aslında; ama Bilkent Koro Kulübü, daha kuruluş amacıyla farklı olduğunu, bilinen koro gerçekliğinin üzerine çıkacağını gösterdi bizlere. Genelde korolar, belirli bir tür üzerine seslendirme yaparlar. Diğer üniversitelerde de gözlemlediğimiz üzere, özellikle Türk Sanat Müziği koroları oldukça yaygın durumda; ancak bu kulüp, her türde ve her dilde eser seslendirmeyi amaçlayan ilerici ve yenilikçi bir koro. Marş, türkü, ilahi, klasik, caz, müzikal, film müziği, rock, popüler, evrensel gibi türlerden oluşan muazzam genişlik ve derinlikteki bir repertuarı, akademik yılın sonunda Odeon’da sahnelemek için haftalık olarak çalışılması planlanıyor. Sayılan türlerin hepsini bir arada söylemek zor olsa da “farklılık” algısını dinleyicilere tattırmak için bu keyifli yola çıktı onlar. Koronun dayanışma ve birlik işi olması, çıtalarını yüksek tutmalarını sağladı. Sadece Odeon da konser yapmayı değil, aynı zamanda anlaştıkları bir vakfa da gerçekleştirecekleri konserlerle destek olma amacındalar. Parçaların büyük bir çoğunluğu piyano eşlikli veya ‘acapella’ dediğimiz enstrümansız şarkılar. Arkadaşlarımızın şimdiden büyük ve güzel işler yapacağı açık.

Topluluk, ilk çalışmasını 16 Kasım Cuma günü gerçekleştirecek. Umarım adım attıkları bu oldukça özveri isteyen ama bir o kadar da keyifli yolda başarılı olurlar.

Leave a Reply