Yeni dönem bahar havasıyla geldi; ama dersler buna inat tüm ağırlığıyla devam ediyor. Bu ağır derslerin yanında, kim boş vakitlerini sosyal aktivitelere ayırmayı becerebiliyor? Elbette bunu yapabilen kararlı arkadaşlarımız var. Harika bir enerji ve hevesle ilgilerini çeken bir şey duyduklarında, hemen kendilerince programlar yapıp hayatlarına birçok aktivite sığdırabiliyorlar. Ancak büyük çoğunluğa bakınca durum biraz farklı gibi. Özellikle Doğu Kampüs’teki öğrencilerin bir kısmı için işlerin böyle yürümediğini söylemek mümkün.
Bir hazırlık öğrencisi olarak, aslında doğru düzgün bir yoğunluk olmamasına rağmen, Doğu Kampüs’te eğitim gören öğrencilerin bir türlü harekete geçecek enerjiyi kendilerinde bulamadıklarını görüyorum. Sürekli lafta kalıyor yapılmak istenenler. Doğu kampüste hiçbir etkinlik olmamasının sebebi, insanların pasif olması mı; yoksa insanların etkisiz kalmasının sebebi, doğunun ölü ruhu mu? Yumurta-tavuk olayında olduğu gibi, iki durumun da doğruluğu var sanırım. Yemek yenilebilecek yerlerin akşam 19.30’da kapanmasıyla, hava karardığı andan itibaren dışarıda insan kalmamasıyla “doğu her yerde doğu” dedirten bu kampüs, insanda garip duygular uyandırıyor. Liseden gelip artık üniversite hayatına adım atma isteğinde olan öğrenciler, ilköğretim ve lise binalarının arasında buluyorlar kendilerini. Şüphesiz, bu durum öğrencilerde büyük bir hayal kırıklığı yaratarak sanki onların içindeki sosyalleşme isteğini kaçırıyor. Hiçbir etkinlik düzenlenmeden koca bir dönem geçti. Doğudakiler, bunu öyle çok benimsediler ki Merkez Kampüs’te yer alan etkinliklerin varlığını fark edemiyorlar bile.
Son olarak şunu unutmamakta fayda var: Vakit dediğimiz her durumda yaratılır, eğer bazı şeylere geç kaldığımızı fark ettiğimizde pişman olmak istemiyorsak.