GazeteBilkent olarak düzenlediğimiz Ünlü Söyleşilerinin ikincisini Politika Birimi olarak biz düzenledik. Konuğumuz İstanbul Bağımsız Milletvekili ve HDK Yönetim Kurulu üyesi Sayın Levent Tüzel’di. Öncelikle bu etkinliği düzenlerken “halkın vekillerine” ulaşmanın ne kadar zor olduğunu gördük. Ne var ki Sayın Tüzel’e ulaşmak çok kolaydı, ulaştıktan 24 saat sonra konferans ayarlanmıştı bile.
Sayın Tüzel Bilkent’e ilk defa geldiğini belirtti. İşçi Sınıfı Mücadelesinde Sendikaların Rolü başlıklı konferansa o gün ölüm yıldönümü olan, 12 Eylül darbecileri tarafından henüz 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’i anarak başladı. İlk olarak sendikaların emek sınıfı ve kapitalist sınıf arasındaki mücadelede çok büyük önem arz ettiğini belirten Tüzel, sendikaların tarihinden bahsetti. Sendikaların işçilerin birlikte hareket etmesini sağladığını belirten Tüzel, sendikaların sadece emek sınıfının değil ülkenin genel sorunlarının çözümü için de çaba sarf etmek gibi bir görevi olduğunu belirtti.
“Potansiyel Kullanılamıyor”
Türkiye’de son yapılan araştırmalarda 11 milyon sendikalaşabilecek işçi olduğunu belirten Tüzel, bu potansiyelin kullanılamadığını ve sendikalaşmanın %5-6 düzeyinde kaldığını belirtti. 12 Eylül darbesi öncesi sendikalı işçilerin 2 milyonu bulduğunu şu an ise bu sayının 1 milyona bile ulaşmadığını 500-600.000 seviyesinde olduğunu belirtti.
Sendikalar arasında da birlik olmadığını belirten Tüzel, kimi sendikaların işbirlikçi, durumu idare eden, grevsiz çözümü kovalayan uzlaşmacı bir politikaları olduğunu bir diğer türün ise sınıf mücadelesi veren ve işçilerin önündeki engelleri kaldırmaya çalışan politikaları olan sendikalar olduğunu söyledi. Sendikalar yasasının HAK-İŞ tarafından desteklendiğini , TÜRK-İŞ in kısmen DİSK’in ise nerdeyse tamamen karşı çıktığını belirtti.
“Gaziantep Örnektir”
Yakın zamanda Gaziantep’te yapılan ve geniş katılımla gerçekleştirilen grevlerde sendikaların rolünün az olduğunu ancak bu grevleri işçi sınıfının bilinçlenmesinin örneği olarak gördüğünü ve bu bilincin sendikalar aracılığıyla daha da artacağını belirtti. Grevden işçilerin kazanımlarla çıktığını ekledi.
Başarılı konuşmasının ardından Tüzel biz Bilkentli gençlerin sorularını aldı. Sorular temel olarak şunlardı:
Polislerin ve askerlerin sendika kurmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anayasa sürecinde sendikalar ne yapıyor?
HDK ne aşamada?
Türkiye’nin Çinleşmesinden bahsediliyor, yabancı sermaye lütfetmişte gelmiş gibi yorumlar ve medyanın bakışı işçilerin sendikalaşmasını ne yönde etkiliyor?
Bütçenin yüzde ellisi faize gidiyor, bu konuda bilgi verir misiniz?
Kıdem tazminatlarının kaldırılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kıdem tazminatlarının hesaplanmasında fiili çalışma süresinin dikkate alınması adil mi?
Levent Tüzel her türlü örgütleşmenin iyi olduğunu ve bu sebeple polis asker yargıç herkesin sendikalaşmasını desteklediklerini belirtti. Anayasa sürecinde sendikaların şu an sadece danışman gibi rol aldığını ancak daha aktif olmaları gerektiğini, bunu sağlamak için de kendilerinin işçi kurultayları düzenlediklerini belirtti. AKP Hükümeti’nin anayasa yapmaya ihtiyacı olmadığını, sadece demokratik görüntü vermek için bunu yaptıklarını, iktidarın emek sınıfıyla ilgili yasalarda neoliberal politikaları izlediklerini ve yapılan her yasayı “iyileştirme” gibi yansıtarak halkı yanılttıklarını belirtti. Ekonomik gelişmelerin ve bu ekonomik rakamların sanal olduğunu, ekonomik büyümenin kapitalist sınıfı büyütürken emekçinin omzuna daha fazla yük yüklediğini, kişi başına düşen milli gelirin arttığı söylenirken asgari ücretin madem niye hala 740 TL olduğunun sorulması gerektiğini, emekçiye zam konusunda iktidarın %3’ü bile çok gördüğünü söyledi. Medyanın da iyi ekonomi algısında kötü rol oynadığını belirtti. Kıdem tazminatı hesaplamasının adil olmadığını, kapitalist sınıfın yeni hedefinin de kıdem tazminatı olduğunu, hatta kimi kesimlerin kıdem tazminatını tamamen kaldırmak istediğini anlattı. Tüzel: “Üretim yapan sermaye için teşvikler, istisna ve muafiyetler, ihale kanundaki istisnalarla, istihdam yaratılmaya çalışılıyor, ama, en düşük ücretle, en yüksek üretimi yapmak için gecesi gündüzü belli olmayan çalışma düzeninde ısrar ediliyor. Bu vahşi kapitalist sistemin ta kendisidir. Bütçede adaletsiz vergi sistemi devam ediyor” dedi. HDK için de ekonomisi liberal sosyal politikaları muhafazakar kesime ve ulusalcı statükocu kesime alternatif olarak, bu iki kutup dışında kalanları birleştirmek için yola çıktıklarını “Biz geniş bir toplum kesimini, emekçileri, kadınları, gençleri, Kürtleri, Alevileri, çevre üzerindeki tahribatlara karşı mücadele veren çevrecileri birleştirmek istiyoruz” sözleriyle dile getirdi.
Son derece verimli geçen konferansta Levent Tüzel beğeni topladı. GazeteBilkent olarak aldığımız geri dönüşlerde olumlu söylemler aldık. Özellikle Sayın Tüzel’in bilgisinin ve konuya hakimiyetinin yüksek olması Bilkentlilerin gözünden kaçmadı.
Bilkent’e başka sorunları tartışmak üzere bir kez daha gelmek istediğini belirten Tüzel’e biz öncelikle gerçek anlamıyla “halkın vekili” olduğu için teşekkürlerimizi sunuyor ve aramızda bir kez daha görmekten sevinç duyacağımızı belirtiyoruz.