Üniversitemiz bünyesine bu sene ilk öğrencilerini alacak olan Mimarlık Bölümü’nün bölüm başkanı, yine okulumuzun İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünün eski bölüm başkanı Meltem Gürel hocamız ile keyifli bir röportaj yaptık. Yoğun gündeminde bize vakit ayırdığı için teşekkür eder, yeni görevinde başarılar dileriz.

Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1990 senesinde mimarlıktan yüksek lisansımı aldıktan sonra bir sene Illinois’te, 3 sene de New York’ta mimar olarak çalıştım, daha sonra eşimle birlikte Türkiye’ye dönme kararı verdik. 1994 yılında Bilkent Üniversitesi’nde İç mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünde göreve başladım. 1997 senesinde 9 ay süresince University of Illinois at Urbana-Champaign’de misafir hoca olarak görev yaptım ve daha sonrasında tekrar Bilkent Üniversitesi’ne döndüm. 2003 senesinde Illinois’e doktora çalışmamı yapmak için gittim. 2007 senesinde doktoramı bitirdim. 2010 senesinde de Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde bölüm başkanı olarak görev almaya başladım. Kısa geçmişim böyledir.

Öğretim üyeliğinden bölüm başkanlığına uzanan bir süre var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk kez Bilkent Üniversitesine geldiğim zaman, 3.sınıf dizayn stüdyosuna ders vermeye başladım. Uzun seneler 3. sınıf dizayn stüdyosunda ders verip, koordinatörlük görevi yaptım. Bu esnada yapmak istediğimiz şey iç mimarlık, mimarlık ve tasarım konusunda gündemi yakalamaya çalışmaktı. Tasarım nereye gidiyor, nasıl güncel konulara değinebiliriz gibi sorulara cevap aradık. Mesela bir iki proje örneği vereyim. 1900’lü yılların sonunda büyük bir korku vardı, yeni milenyuma nasıl gireceğiz, bilgisayar programları nasıl yazılmış gibi. Biz de bu güncel düşüncüleri göz önüne alarak, ‘milenyum evi’ diye bir proje vermiştik, çok keyifli olmuştu. CIP Lounge şu aralar çok gündemde ama biz bu projeyi verdiğimiz zaman, 10-15 sene öncesiydi, daha gündemde yoktu ve öğrencilerimizin hiç bilmediği bir bina tipolojisiydi. Yine buna benzer bir örnek, butik otel projemizde oldu; dışarıdan gelen misafir öğretim görevlileri daha öncesinden böyle bir şey duymamıştı. Dolayısıyla güncel projeler, gündemi yakalayan projeler, yenilikçi projeler ile farklı vizyonlar yakalamaya çalıştık. Bir diğeri ise, iç mimarlığı nerede görüyoruz diye kendi aramızda çok tartışmamızdı. Bizim iç mimarlığa karşı daha bir mimari bakış açımız var. İç mimarlık sadece 5 yıldızlı otellerde yapılan bir iş değildir, iç mimari bütün topluma, bütün tasarım camiasına hizmet vermelidir. Mimarlığın ayrılamaz bir parçasıdır şeklindeki düşünceler ile daha sosyal içerikli projeler gündeme getirildi. Mesela 2008 senesinde ben 4.sınıfın koordinatörüydüm, sürdürülebilir tasarımı gündeme getirdik. Söylemeye çalıştığım, hem gündemi yakalayan projeler hem de tasarımda neler konuşuluyor, bunları getirebilmek ve öğrencileri vizyon sahibi yapabilmek adına çalışmalar yaptık. Kütüphane de sosyal konutta bir iç mimarlık projesidir. Bizim amacımız bu düşünce tarzını öğrenciye aşılamak oldu.

Bunca yıldır bu bölümde emeği geçen biri olarak, mezun öğrencilerinizde neler görüyorsunuz?

Öğrencilerin başarılarını duymak bizim için müthiş bir gurur kaynağı. Ben mezunlara genellikle söylüyorum bunu; hiçbir zaman mezun olduğunuz okul ile iletişiminizi kesmeyin, başarılarınız olursa paylaşın diye.  Web sitesini biraz daha dinamik hale getirmeye çalıştık. Bize ilettikleri başarılarını burada yayınlamaya çalışıyoruz. Ben öğrencilerimden çok şey öğrendim. Kendim daha geç bir yaşta doktora yaptığım zaman, doktoramın da ilk sayfasında onu yazdım; öğrencilerden öğrenmeyi isteği ya da öğrencilerden aldığım motivasyon ile o kadar yıldan sonra doktora yapmaya karar verdim dolayısıyla o bambaşka bir gurur kaynağı.

Mezun olan kişilere baktığımızda bazılarının vizyonlarını iç mimarlık dışında başka şeylere de kanalize etmiş olduklarını görüyoruz. Sanırım bundaki en büyük etken üniversite hayatı boyunca yalnızca iç mimari tanımlamalarla sınırlı kalmayıp başka yönlere de ilgi duyulabilmelerine olanak sağlanmasıdır.

O çok önemli. Bir programın içerisinde o farklı ilgi alanlarını motive edecek seçmeli derslerin olması çok önemli bir şey. Biz burada temel eğitim veriyoruz. O temel eğitim üzerine her mezun, bir şeyler katarak, yeni hücreler ekleyerek değişik ilgi alanı yaratabilir. Liseden mezun olup sınav ile bir bölüme girmek belki erken bir yaş öğrenci için; fakat sistemimiz böyle. Üniversite hayatı boyunca kimisi daha güzel sanatlar ağırlıklı kayabilir, kimisi daha ticaret zihniyetinde olabilir, kimisi akademik tarafına kayabilir. Dolayısıyla üniversite o işlere baktığınızda alacağınız kararları etkiliyor. Seçmeli dersler de o anlamda çok değerli.

Bölüm başkanlığı ve öğretim elemanlığından arta kalan vakitlerde neler yapıyorsunuz?

Ben aslında Bilkent Üniversitesine ilk başladığım yıllarda seramiğe çok meraklıydım. Burada da çok güzel bir seramik laboratuvarımız var. Orada çok zaman geçirdim bir müddet; fakat ondan sonra işler, akademik çalışmalar derken işin doğrusu çok fazla başka bir şeye zaman kalmıyor. Keşke kalsa belki emeklilik dönemine artık diyebilirim. Şu anda hobim var yapıyorum desem yalan olur, olan her zaman işe gidiyor. Benim en çok sevdiğim şey mimari amaçlı geziler. Mimarlığın, tasarımın gezilerek görülerek ama sadece bakarak değil o gördüğün şey hakkında okuyarak daha iyi öğrenileceğini düşünüyorum.

Leave a Reply