Bu sefer tanıtacağımız oyun Gamespot’tan 8.5 puan almayı başaran Borderlands serisi. Oyunun birincisi 2009’da, ikincisi de bu sene Eylül ayında çıktı ve oyun severlerden tam puan almayı başardı. Senaryo itibariyle birbirine bağlı olduklarından dolayı ve oyunları da tavsiye ettiğimiz için Borderlands ve Borderlands 2’den sırayla bahsetmek daha iyi olacaktır. İşte Borderlands ve bizi içine sürükleyen hikayesi.
Kötülüğün, caniliğin, canavarların ve büyük tehlikelerin kol gezdiği Pandora gezegeni ve bu gezegeni kelle avcılarının bir numaralı meskeni yapan gizemli uzaylı yapı: The Vault. 200 yılda bir açılan The Vault’un içinde kimse ne olduğunu bilmiyor fakat efsaneler ve söylentileri duyanlar hemen Pandora’ya geliyor. Kimi diyor ki evrenin en güçlü silahı orada, kimi de diyor ki içinde sayamayacağınız kadar para var fakat The Vault’a ulaşmak o kadar da kolay değil. Borderlands’de Pandora’ya giden 4 kelle avcısından birini oynuyorsunuz ve inanın bu oyunun bağımlısı olacaksınız!
Gearbox Software ve 2K’nin ortak yapımı olan Borderlands hem senaryosu, hem karakterleri, hem de çizimleri ile FPS türünde oynayabileceğiniz en iyi oyunlar arasında geliyor. Kullanılan farklı çizim tekniği ile de neredeyse her bilgisayarın kaldırabileceği bir oyun. Daha giriş videosundan oyunun ne kadar hareketli ve ne kadar eğlenceli olduğunu anlayabiliyoruz. Pandora’daki The Vault’u bulmaya gelen 4 kişilik ekipten otomatik silahlar ve pompalı tüfekler konusunda uzman Soldier, sniper tüfeği ve keskin bir kılıcı bulunan Hunter, roket atar gibi silahları kullanabilen, iri yarı cüsseli Berserker ve kullandığı silahların yanı sıra, yakın dövüşlerde yaptığı şok vuruşlarıyla düşmanlarının üstesinden gelebilen Siren… Her birinin kullandığı silah ilk başta farklı olsa da, aslında hepsi aynı silahları kullanabiliyor; tabii ki özel yetenekleri haricinde. Bunlardan istediğimiz birini seçerek başlıyoruz oyuna.
Karakterlerimizin her biri farklı konularda artı ve eksilerle çıkıyor karşımıza. Kimi daha güçlü kimi daha dayanıklı kimi daha yavaş kimi ise daha hızlı. Eğer taktik seviyorsanız Soldier’ı; güç her şeyden önemli diyorsanız Berserker’ı; ben işimi sessiz yaparım diyenlerdenseniz Hunter’ı; ben farklı olmak istiyorum diyorsanız da Siren’ı seçebilirsiniz. Bize oyunun başında Tutorial kısmını gösteren bir de Claptrap adında, sevimli olduğu kadar geveze bir robot eşlik ediyor. Borderlands’de geniş bir haritamız ve bolca keşif yapabileceğimiz yerler var. Klasik level sistemiyle ilerleyen oyunumuzda basit getir-götür işleri ile XP puanı kazanmaya başlayarak halkın güvenini kazanıyor, sonra da bosslarla karşılaşıyoruz. XP’miz arttıkça Level’imiz, özelliklerimiz, silahlarımızın güçleri artıyor ve Pandora’da olup bitenlerle ilgili bilgilerimiz de artıyor. Silahlarımızı, kalkanlarımızı ve mermilerimizi kola otomatlarından alıyoruz. Can kaybetmeden önce aldığımız kalkan devreye giriyor ve eğer kalkanımız biterse -ki zamanla doluyor kalkanlarımız- can kaybetmeye başlıyoruz ve bu noktada Second Wind isimli bir moda geçiyoruz. Second Wind içerisinde düşmanlarımızdan birini öldürebilirsek kaldığımız yerden devam edebiliyoruz maceramıza.
FPS oyunlarında oyuncunun en çok dikkat ettiği kriterlerden biri olan silahlar konusu da Borderlands’de harika bir şekilde işlenmiş. Oyunda silah şirketleri var ve her şirketin silahı da farklı özelliklerle hitap ediyor oyuncuya. Bir silah markası hasara önem verirken bir diğeri ise atış hızına önem veriyor. Bir de özel efektli silahlar var oyunda; ateş, elektrik, patlama ve zehir. Ateş ve zehir özellikli silahlar daha fazla hasar verirken, elektrik özellikli silahlar düşmanımızın kalkanını iptal ediyor ve patlama özelliği ile de ‘alan etkili’ vuruşlar yapabiliyoruz. Silahların yanında mermi sayısından atış hızına, markasından hasarına kadar her bilgi yer alıyor. En iyi ve en güçlü silahlar, renkleriyle ve verilen bilgilerindeki özel cümlelerle gösterilenler. Mesela bir silahta ‘Neden gidip bir fil vurmuyorsun?’ diye bir cümle yazıyor. Bu silahın özelliği ekstra hasarlı olması. Zaten bir süre sonra fark edeceksiniz ki bütün özel silahları toplamak için oynuyorsunuz. Aldığımız silah ya da kalkanları satabiliyoruz da. Onları satarak para biriktirip daha iyi silahlar alabiliyoruz. Bu sistem üzerine kurulu olan Borderlands’de amacımız kısaca The Vault’u bulmak ve içindeki ganimeti almak. Oyunun sonlarına geldikçe aslında hikayenin ne kadar derin olduğunu görüyoruz ve bu da oyunu sürükleyici yapan özelliklerinden birisi.
Borderlands 2’ye geldiğimiz zaman ise ilk oyundaki The Vault’un açılmasından 5 yıl sonrasındayız. Handsome Jack isimli bir baş düşmanımız var ve Pandora’yı kendince daha güzel ve yaşanılabilir bir yer haline getirme başlığı amacı altında Pandora halkına etmediği zulüm yok. Ona dur diyebilecek olanlar da bir tek kelle avcıları gibi duruyor. İlk oyundaki karakterler dışında bu sefer Axton, Maya, Salvador ve Zero adlı yeni karakterler ile başlıyoruz oyuna. Axton bir komando, Maya bir çeşit büyücü, Salvador çift silah kullanabilen bir hasar makinesi ve Zero da gizemli bir suikastçı. Handsome Jack’in bir saldırısına uğrayarak başladığımız oyunda Claptrap bizi yaralı bir biçimde buluyor. Oyuna burada başlıyoruz.
Borderlands 2 aynı grafik sistemiyle fakat daha büyük bir haritayla, milyonlarca silahla ve farklı görevleriyle kalitesinden ödün vermeyip yine tam puan almayı başardı. Önceki oyunda oynadığımız karakterler bu sefer arkadaşımız oluyor ve bizlere yer gösteriyor, bizlerle birlikte savaşıyor. Handsome Jack Pandora’nın kontrolünü eline almış ve bizden kurtulmaya çalışıyor fakat kelle avcısı olarak bizim görevimiz Jack’e engel olmak ve Pandora’lı insanları kurtarmak.
Gerek grafikleri, gerek hikayesi, gerekse karakterleri ile bir çok oyunu geride bırakmayı başaran Borderlands serisi FPS türünün en iddialı oyunlarından biri. Oyun severler oynayınca bırakamayacak, adeta oyunun içine sürüklenecek. Şimdiden herkese iyi oyunlar ve unutmayın; ‘Tetiği çekmeye devam!’