Tatil gelince herkes bir yerlere kaçar tabii… Çoğunluğun aklına gelen yerler de, Türkiye’nin Güney, Güney Batı kıyılarıdır. Ne var ki, sayısız güzelliklerin barındığı muhteşem ülkemizde; tatilin sadece deniz-kum-güneş üçlüsünden oluşmadığını,  kültür mirasına sahip bir ülkede gezilebilecek bir o kadar da yer olduğunu akıllarda tutmakta yarar var.  İşte Batı Karadeniz, tam da bahsedildiği gibi bir bölge. Akıl almaz doğal güzellikleri, inanılmaz zengin bir kültür mirası ve nefes kesen öyküleriyle; gezilmemesi büyük eksiklik olur dedirtiyor insana.

Batı Karadeniz turla gezildiğinde, hem yolları bulmak hem de bilgi birikimini keşfetmek çok daha kolay olacaktır kanaatindeyim. Öneri olarak da, Seyahat 53 firmasının tecrübeli çalışanları ve bölgeye hakim rehberleriyle bu bölgeyi görmenizi söyleyebilirim. Bu tur sırasıyla Amasra-Zonguldak-Ereğli-Akçakoca-Düzce ve Abant gezilerinden oluşuyor ve son derece tecrübeli ve güler yüzlü elemanlarıyla sizi hiç sıkıntıya sokmadan, çok güzel bir tatil programına ve anılara sahip olmanıza yardımcı oluyor.

Bu tura katılmış ve bahsi geçen yerleri görmüş bir yazar olarak, sizlere turda gözlemlediğim kadarını aktarmaya çalışacağım. Başlamak gerekirse;

Amasra

Sabah Ankara’dan hareketin ardından ilk durağımız Cafer Usta’nın Yeri’nde kahvaltı molasıydı. Turla ilgili memnun kalınmayabilecek tek nokta da herhalde burasıydı. Serpme kahvaltıyı sınırsız çay eşliğinde yapmak son derece cazip görünse de, mekana not vermek kapsamında etrafa şöyle bir göz attığınızda memnuniyetsizliğime hak vereceksiniz. Biraz bakımsız olan bu mola tesisinde, hizmet de bir o kadar yetersizdi. Yine de moralimizi bozmadık ve yolumuzun şehir anlamında ilk durağı Amasra oldu.

Amasra ilk olarak Fenikeliler tarafından yerleşke olarak kullanıldıktan sonra Milatoslular’a, daha sonra Libyalılara, daha sonra da Büyük  İskender’in komutanlarından birine ev sahipliği yapmış. Tarihi önemi, ilk ve çok önemli uygarlıkların beşiği olmasından geliyor. Amasra’da bulunan 2 doğal liman, burayı önemli bir ticaret merkezi haline getirmiş. Bu nedenledir ki, Libyalıların parayı bulması ve Milatosluların felsefeye olan önemli katkıları, Milatosluların yetişen susama bianen adlandırdıkları Sesamos yani Amasra’da olmuş.

Amasra’nın adı ise değişik bir hikayeye dayanıyor. Bir zamanlar Amastris adında İranlı bir prenses varmış. Hem topal hem de kör bir adam olan İskender’in komutanı Craterus ile evlenip Amasra’ya gelmiş. 12 yıl boyunca da Amasra’da hüküm süren bir kadın olmuş ve burayı Hellenistik tarzda tarihi yapılarla donatmış. Aynı zamanda Amasra’da ilk yaşayan halkın Amazonlar olduğu, Amastris’in de bu kadınların başında olduğu da söylenenlerin arasında. Oğulları tarafından öldürülen Amastris’in ardından sahneye sırasıyla Bizans, Roma imparatorluğu, Ceneviz ve Osmanlı İmparatorluğu çıkıyor.

 

Amasra’dan Romalıların meşhur Kral yolu geçiyor ve bu yolda çok önemli bir anıt var. Kuş Kayası Yol Anıtı.  Bu anıta 100 merdivenle tırmanılıyor ve merdivenler biraz tehlikeli ama yukarıya çıkmak için sarfedilen efor buna değer. Bir kartal ve kral kabartmasının bulunduğu anıtta bugün maalesef kralın ve kartalın başı yok; yine de yekpare taşa oyulmuş ve 11 yılda tamamlanmış inanılmaz mimari  gözleri kamaştırıyor. Bu anıt Kral Germeyanus zamanında yapılmış ve kral kabartması onu simgeliyor. Kartal ise gücün simgesi. Önünde bulunan kuyu dikkatleri çekiyor hemen. Kimileri oranın bir işkence yeri, kimileri bir mağara ağzı olduğunu düşünse de; asıl hikayesi bambaşka. 1980’lerde, bir grup defineci arkadaş, kayıp kral kabartması başının altından olduğunu ve kopup öne düştüğünü, toprak altında kaldığını düşünerek o bölgeyi kazmaya başlıyor. Belediye başkanının fark edip duruma el koymasıyla da kazılmış yere tel çekilip, çalışma durduruluyor. Anıtta aynı zamanda dikkat

çeken iki de önemli kitabe bulunuyor ve bu kitabelerde barış ve dostluk üzerine nesirler mevcut. Bilindiği üzere Kral yolu Kayseri’ye kadar uzanıyor.

Amasra’yla ilgili dikkat çeken noktalar ise;

  • Fatih Sultan Mehmet, şehri gördüğünde hayran kalarak lalasına “Lala, Lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola?” der. (Bilmeyenler için, Çeşm-i Cihan dünyanın göz bebeği demek.) Ayrıca Amasra’yı hiç savaşmadan 1460’da alıyor.
  • Nikea kralı da Amasra için dünyanın gözü benzetmesini yapmış.
  • Romen Diyojen; önemli sözü “Gölge etme başka ihsan istemem” sözünü, bu şehri gördükten sonra söylemiş.
  • 1940 yılında başlayan turizmiyle, Amasra Türkiye’de turizmin ilk başladığı il.
  • Yol üzerinde Bakacak Tepesi’ne uğrayıp “Garılar Pazarı” nı ve muhteşem panaromik manzarayı görmeden geçilmemesi gerek.
  • Çeşm-i cihan Lokantasında balık yemeden gidilmesi ise büyük bir kayıp olur.
  • Çekiciler yani tahtacılar çarşısında, Ahlatlar Köyü’nden gelen, Şimşir, Dişbudak ve Ihlamur ağaçlarından yapılma ahşap işlerini bulmak mümkün.
  • Direkli Kaya, Amastris havuzu olarak biliniyor. İnanışa göre kraliçemiz denize bu noktadan girermiş.
  • Son olarak ani, yağmur baskınlarına karşı bir adet şemsiye bulundurulması iyi olur.

Leave a Reply