Canı sıkıldığında, mutlu olduğunda, heyecan duyduğunda, endişeli olduğunda ya bir şarkı mırıldanır insan yahut bir şeylerle uğraşırken, arka planda hep çalsın ister. “Müzik ruhun gıdasıdır.” demişler, demişler elbet ya; bugün artık müzik biraz da kolay erişilebilirliği sayesinde hayatımızın olmazsa olmazı. Hatta, kimi insanlardan “Müzik olmasaydı çıldırırdım!” gibi söylemler duymak bile mümkün. Hayatımızın ayrılmaz bir parçasının müzik olduğunu ve hayatımızda müziğin yerinin büyük olduğunu kolaylıkla söylemek mümkün; peki, ya müziğin hayatı nasıl başladı?
Bundan asırlar evvel, notalar henüz oluşturulmamışken, müzisyenler kafalarındaki melodileri o an için çalabilen ama oldukça dağınık bir halde müzik yapan kişilerdi. Melodi, sanatçının kafasının içinde olduğundan,birçok kez tekrar çalınmaya çalışıldığında aynı olmayan, bir nevi yorum veya akılda kalan sesler olarak niteleyebileceğimiz eserler meydana geliyordu. Böylece bazı eserler kulaktan kulağa nesilden nesile aktarılıyordu.
Yazar Çiğdem Can’ın “İlkler ve Enteresan Hikayeler” adlı kitabına göre; ilk olarak Yunanlılar, her şeyde olduğu gibi bu konuda da ilerleme kaydetmiş ve müzik notalarını kağıda dökmek için bir yöntem bulmuşlardı. Gelen ilhamı kayıt altına almaya yarayan bu simgelerse, çubuklar ve yuvarlaklardan oluşuyordu. Daha sonra ise, maalesef yok olan birçok Yunan eseri gibi, bu sistem de yok oldu. Daha sonraki yüzyılda ise Avrupalılar bu konuda bir girişimde bulunmak için kolları sıvadı.
11. Yüzyıla gelindiğinde Avrupa çalışmaları sonuçlarını vermeye başlamıştı. İtalyan sanatçı Guido, birbirine paralel olarak yerleştirilen dört çizginin arasına, çubuklar ve yuvarlaklar çizilerek eser yaratılan bir sistem geliştirdi. “Ölçülebilir Müzik Sanatı” ise 1200 yılında Polonyalı Franco’nun deyimi olarak, ölçülebilen bir müzik sisteminden ve notalardan bahseden bir kitap olarak tarihte yerini aldı. İlk okuldan beri müzik derslerinde gördüğümüz en basitçe haliyle bir sol anahtarı ve “do, re, mi…” notalarından oluşan sistemin temelini Guido atmıştır demek, pek tabii mümkündür. Eh, bu sistem keşfiyle artık hem müzisyenlerin hem de parçaların kalıcılığı açısından bizlerin rahat bir nefes aldığımızı da söyleyebiliriz.
Müzik sizinle olsun!