13 Nisan Cumartesi Bilkent Senfoni Orkestrası’nın konuk şef Ion Marin ve solist Alman-Japon piyanist Alice Sara Ott ile gerçekleştireceği konserde,19. yüzyıl bestecilerinden müzik tarihine yön vermiş en önemli isimlerin; Wagner, Liszt ve Brahms’ın eserleri seslendirilecek.
Romanya asıllı Avusturya vatandaşı olan şef Ion Marin zengin, senfonik repertuarıyla ünlü olduğu kadar, dünya opera sahnelerinin de aranılan bir şefi. Berlin Filarmoni, Viyana Senfoni, Londra Filarmoni gibi seçkin orkestraları yöneten Ion Marin 2005 yılında Berlin Filarmoni Orkestrası üyelerinden oluşan, bir oda orkestrası olan Philharmonic Sinfonietta Berlin’in kurucusudur. Sanatçının CD’leri üç kez Grammy Ödülü’ne aday gösterilirken, Deustche
Schallplatten Critic, Altın Diyapozon ve BBC Klasik Müzik Ödüllerini kazanmıştır.
Ion Marin’in yanı sıra, Alman-Japon piyanist Alice Sara Ott dünyanın en önemli salonlarında verdiği konserlerle büyük beğeni toplamış bir sanatçı. Alice Sara Ott on üç yaşında, Hamamatsu Uluslararası Piyano Akademisi Yarışması’nda, “Gelecek Vadeden En Parlak Sanatçı” olarak nitelendirilmiş, iki yıl sonra Silvio Bengalli Uluslararası Piyano Yarışması’nda, genç bir yarışmacı olarak en büyük ödülü almıştır. Alice Sara Ott, solo çalışmalarının yanı sıra, iyi bir oda müziği yorumcusudur. Sanatçı, 2008 yılından bu yana yalnızca Deutsche Grammophon ile çalışmaktadır. Bu etiket ile çıkardığı ilk CD’sinde Liszt’in 12 Transandantal Etüdünü (Études d’exécution transcendante) seslendirmiş, hemen ardından Frédéric Chopin’in valslarının tümünün yer aldığı ikinci CD’sini yayınlamıştır. Bu CD, hem Alman hem de Amerikan Klasik iTunes çizelgelerine birinci sıradan girmiştir. Alice Sara Ott, Chopin albümü ile Ekim 2010’da Klassik Echo Ödülleri’nde Yılın Genç Sanatçısı unvanını almıştır.
Ion Marin yönetimindeki BSO Wagner’in “Rienzi Uvertürü” ile Brahms’ın “Op.98, Mi minör
4. Senfoni”sini seslendirecek. Hızla yükselen kariyeriyle dünya sahnelerinin en parlak yıldızlarından olan Alice Sara Ott ise konserde Liszt’in “Mi bemol majör 1. Piyano Konçertosu”nu yorumlayacak.
Wagner’den bahsetmek gerekirse, 19. yüzyılda Avrupa sanat anlayışını köklü değişimlere uğratan müzisyenlerden biri de 1813-1883 yılları arasında yaşamış olan Richard Wagner’dir. Almanya’da ulusal bütünleşme fikrinin ön plana çıkmasıyla dil ve felsefe bu bütünleşmenin en önemli unsuru olarak görülmüştür. Böylelikle şiirin müziği kapsayarak gelişmesinin en üstün sanat olacağı fikri Alman müzik dünyasında büyük ölçüde kabul görmüş ve edebiyata dayanan bir müzik anlayışı ortaya çıkmıştır. Wagner operalarıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında bu doğrultudaki düşüncelerin doruk noktasına ulaşmasını sağlamıştır.
1811-1889 yılları arasında yaşamış olan Franz Liszt ise aynı dönemde “şiirle müziğin güçlerinin birleşmesi” idealine uygun yeni bir senfonik türün, “Senfonik Şiir”in de yaratıcısı olmuştur. Besteci, modern piyanist kavramının öncülerinden biri olmuş, senfoni türüne önemli katkılarda bulunmuş, şeflikle ilgili temel tartışmalar başlatmış, yirminci yüzyıl müzik düşüncesinin oluşumuna yadsınamaz etkilerde bulunmuş büyük bir müzik adamıdır.
Yaşamı boyunca “yenilikçi” Wagner’in “gelenekçi” karşıt kutbu olarak görülen Johannes Brahms (1833-1897) ancak sonraki kuşaklar tarafından döneminin yapısal ve estetik sorunlarını analiz edip yeni çıkış yolları bulan bir besteci olarak anlaşılmıştır. Besteci, döneminin müzikal gelişmelerini derinden sorgulamış ve yazdığı eserlerle 20. yüzyılda meydana gelecek yenilikler için bir zemin hazırlamıştır. Eğer Brahms olmasaydı 19. yüzyıl müzik açısından belirsizliklerle dolu bir biçimde sona erecekti.
13 Nisan Cumartesi günü Bilkent Konser Salonu’nda saat 20.00’de başlayacak konserin biletleri; www.mybilet.com adresinden temin edilebilir. Konserden bir saat önce Tunus Caddesi ve Milli Kütüphane’den hareket eden ücretsiz servisler izleyicileri Bilkent Konser
Salonu’na ulaştıracaktır.