Changsha Meixihu Uluslararası Sanat ve Kültür Merkezi.

Yazı dizisinin ilk yazısında da bahsettiğim gibi, içinde bulunduğumuz çevreyi güzelleştiren mimarlar; hatta onlara sanatçılar demek mümkün, yaptıkları yapılarla birçok insanı etkilemeyi ve tarihte derin izler bırakmayı başarıyor. Ama öyle mimarlar var ki; onların yaptıkları binaları hayal gücümüze sığdırmak bile zor. Bunlardan biri; tabii ki benim fikrime göre Frank Gehry iken, bir diğeri de Zaha Hadid. Irak asıllı İngiliz vatandaşı olan mimar 1950’de Bağdat’ta dünyaya gelmiş. Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde matematik okuduktan sonra, Londra Architectural Association okulunda mimarlığa adım atıp mezun olduktan sonra okuldaki hocalarıyla ortağı olduğu Office For Metropolitan Architecture’da çalışmaya başlamış. Zaha Hadid de, Frank Gehry gibi dekonstrüktivist bir mimardır. Açılara bağlı kalmayan bu akımın bir diğer öncüsü görülen Hadid, bu durumu belki de en güzel cümleyle şöyle açıklamış:

Abu Dabi Gösteri Sanatları Merkezi

“360 açı varken bir tanesine takılı kalmak neden?”

65 yaşındaki mimar, şu anda yaşayan dünyaca en önemli kadın mimar olarak anılıyor. Ayrıca, Times dergisi tarafından ‘Dünyanın En Güçlü 100 Kadını’ listesinde 69. sırada kendine yer bulmuştur. Aynı zamanda, 2004 yılında Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanan Hadid, bu ödülü alan ilk kadın mimardır. “Ödülü kariyerinin ortalarında olan birine vermek istediler, ancak bunu bir ‘yaşam boyu başarı ödülü’ gibi algılamamak lazım. Çünkü şüphe yok ki, bu ödül insanın kariyerine inanılmaz bir etki yapıyor” diyor Hadid.

Biraz da yaptığı tasarımlardan bahsedelim; ilk olarak Çin’de tasarlanan Changsha Meixihu Uluslararası Sanat ve Kültür Merkezi‘nden başlayalım. Bütün eserlerinde gördüğümüz yuvarlak form, bu binada da kendini öne çıkarıyor. 3 ayrı binadan oluşan merkez, dalgalı yürüyüş yollarıyla birbirine bağlanıyor. Deniz kenarına konumlandırılan yapıya bina demek tam bir haksızlık olur; o, kendi ruhu olan bir yapı sanki. Gördüğünüzde ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Bir diğer eseri ise Abu Dabi’de tasarlanan Abu Dabi Gösteri Sanatları Merkezi. Bu yapı için de benzer şeyleri söylemek mümkün. Yine, dekonstrüktivizmin etkisini sonuna kadar görebiliyorsunuz. Anormal açılarla oluşturduğu bu yapı da kendine has karakteristik özelliğiyle dikkatleri üstüne çekiyor. Tabii ki burada bütün eserlerinden bahsetmek çok zor; ben sadece bu yazıyla bir giriş yapmış olayım. Eğer merak ediyorsanız, ilgi alanınıza giriyorsa birçok eserini daha bulabilirsiniz. Dizinin bir önceki yazısına göz atmak isterseniz:

http://gazetebilkent.com/2015/04/23/dunyamizi-guzellestirenler-1-frank-gehry/

Leave a Reply