“Babaannem bir gün bana herkesin içinde ‘Keçi!’ dedi ama bunu o kadar güzel bir biçimde söyledi ki, çok küçük olmama rağmen bundan kötü bir anlam çıkarmamam gerektiğini anladım. Sonra devam etti: ‘Bu benim yavrum, keçidir! Öteki çocuklar koyundur, onların büyük kuyrukları her türlü kabahatlerini örter ama bu benimki kapatamaz; dağ keçisi gibi yapayalnız kalır.’

(…)

Neden diğer çocuklardan ayrı olduğumu, beni onlardan neyin ayırdığını bilmiyordum ama demek ki, büyük hayat deneyimine sahip olan babaannem, ömür boyu içinde yaşayacağım durumu daha çocukken saptamış ve bana söylemişti.”

munir9713

Zülfü Livaneli, bu ülkede belki de istisnasız herkesin tanıdığı bir isim. Her ne kadar başlarda müziği sadece kendisi için yaptığını, profesyonel olarak bu işle uğraşmayı düşünmediğini belirtse de, gelinen noktada öncelikle bir müzisyen o; ama aynı zamanda yazar, yönetmen, Türk-Yunan dostluğunun sembolü, UNESCO İyiniyet Büyükelçisi… Sayılamayacak kadar çok esere imza atan Livaneli, Türkiye’nin sayılı değerlerinden biri; hatta sadece Türkiye’de değil, dünyada saygı gören bir değer. Barnes & Noble Büyük Yazar Ödülü, San Remo Yılın Bestecisi Ödülü, Alman Plak Eleştirmenleri Birliği Büyük Ödülü, Hollanda Edison Ödülü, Antalya Film Festivali’ndeki iki Altın Portakal bu ödüllerden sadece birkaçı. Oysa belki de ödüllerin en büyüğü, halkından gördüğü büyük sevgi.

Sanatçı kişiliği herkesçe bilinen yanı Zülfü Livaneli’nin, diğer her şeyi gölgede bırakan kişiliği. Belki bu sanatçı kişiliğini, Livaneli’yi zemine bağlayan bir temel olarak görmek lazım. Yıllar geçtikçe, yeni kitaplar okudukça, yeni yerler gördükçe, yeni insanlar tanıdıkça, yeni müzikler dinledikçe sağlamlaşan, genişleyen bir temel… Öte yandan, bir de bu temel üstünde yükselen katlar var. Bu katlardan birinde, Livaneli’nin siyasetçi kimliği yer alıyor. 1994 yılında, SHP’den, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldu; bu seçimde ANAP’tan İlhan Kesici, Doğru Yol Partisi’nden Bedrettin Dalan ve Refah Partisi’nden Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yarıştı. Bu adaylığın nedeninin, şarkılarını kendi şarkısı yapan kitlelerden gördüğü talep ve hatta baskı ile yine bu şarkılarla büyüyen insanlara karşı duyduğu sorumluluk olduğunu söylüyor. Belediye Başkan Adayı olarak katıldığı 27 Mart seçimlerinin, yakın tarihin en tartışmalı seçimlerinden biri olduğunu söyleyen Livaneli, bu seçimde yüzde 20.3 oy oranı yakalarken, Belediye Başkanlığı’nı yüzde 25.6’yla Refah Partisi aldı. Daha sonra, 2002 Genel Seçimleri’nden CHP’den aday olan Zülfü Livaneli,  22. Dönem İstanbul Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Bu dönemde CHP içindeki durumu eleştiren Livaneli, 29-30 Ocak 2005’te yapılacak Olağanüstü Kurultay öncesinde adaylığını açıkladı; ancak Kurultay’ın hemen öncesinde, Deniz Baykal’ın yeniden Genel Başkan seçilmesinin sorumluluğunu paylaşamayacakları, Mustafa Sarıgül’ün seçilmesinin sorumluluğunu ise taşıyamayacakları gerekçesiyle adaylığını geri çekti, kısa bir süre sonra da partiden istifa ettiğini açıkladı. Livaneli, “Atatürk’ün partisine bu kötülüğü yapanları halk ve tarih bağışlamayacak. Türkiye bu kadar ağır iç ve dış sorunlarla uğraşırken ve çeşitli tehditler altındayken, tüm enerjimizi bitip tükenmek bilmeyen parti içi mücadeleye harcamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle de CHP’den istifa ediyorum” dedi.

Livaneli, anılarını kaleme aldığı kitabı Sevdalım Hayat’ta, “Kendimi ne zaman ‘solcu’ olarak tanımladığımı çok düşündüm, yanıtını bulamadım. Sanırım bu bir süreçti; Nâzım Hikmet’le başlayan ve diğer kitaplarla, kültürle devam eden bir heyecan süreci.” diyor. Biraz da, sanatçının halktan yana tavır almasının bu süreçte etkili olduğunu söyleyebiliriz. Livaneli’nin, CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğu dönemdeki vaatlerine baktığımızda, bir sanatçıdan beklenecek duyarlılığı görüyoruz aslında; parti içindeki ifade özgürlüğünün sağlanması, yönetimde saydamlık, demokratik bir parti tüzüğü, gençler ve kadınlara yönelik politikalar, parti içi eğitim gibi konulara öncelik verilmesi bu vaatler arasında yer aldı. Bu hedefler, demokrasinin gerektirdiklerinden fazlası değil, öte yandan, bu hedeflerin gerçekleştirilmesinin ülkede çok büyük fark yaratacağı da ortada.

Veda-Livaneli-Emrah-Yucel14

Ülkü Tamer, Livaneli’nin adaylığını açıkladığı dönemde Radikal’de kaleme aldığı 22 Ocak 2005 tarihli yazıda, Livaneli’nin kazanmasını yürekten dilediğini ifade ediyor: “Kongrede kazanmasını yürekten diliyorum. Sanatçı yanının zedeleneceğini bile bile. Elbette o da biliyor bunu. Ama toplayacağı güneşlerin buna değer olduğunu da biliyor.” Tamer’in istediği sonucu oluşturmasa da tarih, birilerinin güneşe ulaşmayı denemesi bile bir umut yeşertiyor, ulaşmak henüz mümkün olmasa da…

Yararlanılan Kaynaklar:

Ülkü Tamer, “Livaneli güneş toplama peşinde”, Radikal. 22.01.2005

Zihni Erdem, “Livaneli’den CHP vaatleri”, Radikal. 20.01.2005

Zülfü Livaneli, “Sevdalım Hayat”, Ekim 2007.

Leave a Reply