Bu yazı, her hafta Radyo Bilkent tarafından hazırlanıp sunulan arTisTik isimli program için GazeteBilkent Kültür-Sanat Birimi tarafından özel olarak hazırlanmıştır. arTisTik’i her Cuma akşamı saat 20.00 ile 22.00 arası 96.6 nolu frekanstan veya radyobilkent.com‘dan dinleyebilirsiniz! Ayrıca, programa dair içerik ve paylaşımları @artistikradyo kullanıcı adıyla tüm sosyal medya kanallarından takip edebilirsiniz!
80’ler ve 90’larda bilim-kurgu filmi denildiğinde akıllara hemen garip biçimdeki uzaylılar geliyor. Spielberg’in büyük eseri Extra Terrestrial’da bu algının içinde: Gezegenimize yanlışlıkla düşmüş sevimli mi sevimli bir uzaylı, dünyalı bir çocuğun yardımıyla evine dönmeye çalışıyor. Bu kült ve zevkli filmin arkasında ise bilmediğimiz bir sürü detay var!
1982 yapımı olan film aynı zamanda 4 Oscar sahibi. Filmin sonradan romanlaştırılan halinde, sevimli uzaylımız on milyon yaşından büyük, yani insan ırkından çok daha yaşlı. Aynı zamanda yönetmenin röportajlarından öğrendiğimiz kadarıyla E.T. ne kadın ne de erkek; bitkimsi bir canlı.
Filmdeki diğer güzel bir detay ise Cadılar Bayramında yaşananlar: Yıldız Savaşları’nın ana kahramanlarından Usta Yoda kostümü giymiş bir çocuğu gören E.T. çok heyecanlanır. Bu, daha önceden tanışıklıklarının olduğunu işaret eder bizlere. Benim gibi Yıldız Savaşları’nı gönülden seven insanlar için şımartıcı bir detay konulmuş filme. Hatta daha güzel bir ayrıntı, 1999 yapımı olan Yıldız Savaşları: Gizli Tehlike adlı filmde ortaya çıkıyor. Galaksi Senatosu’nda çıkan arbedede bütün senatörler birbirine bağırırken sahnenin bir kısımda sevimli uzaylımızı sağ alt tarafta oturur görüyoruz. Spielberg’in yaptığı jestte çok güzel bir şekilde karşılık veriyor George Lucas.
Vizyona girişinden tam on beş gün sonra, bizzat Spielberg tarafından Beyaz Saray’da Başkan Ronald Reagan’a özel gösterimi yapılan filmin sadece ABD’de on beş milyon kopyası satılıyor. Bir ayrıntı da şöyle: Filmin ismi, ilk başta “Bir Çocuğun Hayatı” olarak tasarlanırken proje esnasında değiştiriliyor.
Her ne kadar Hollywood sinemasında Hristiyanlığa ait semboller ve İncil’in hikayelerine yapılan göndermeleri bolca görsek de, E.T. bu konuda karşımıza çok farklı bir örnek olarak çıkıyor. Spielberg’in bu başyapıtı, sinemaseverler tarafından Hz. İsa’nın hikayesini başka bir biçimde anlatmasıyla örnek gösteriliyor. E.T.’nin hikayesiyle, Hz. İsa’nın hikayesinde birbirine benzeyen noktalar şöyle:
- Roma Valisi Herod, Hz. İsa’yı yakalatmaya çalışır. Hz. İsa üç tane bilge adam tarafından korunur. E.T. ise bilim insanları tarafından kovalanır ve üç çocuk tarafından korunur.
- İsa meslek olarak marangozluk icra ediyordu, E.T. ise ahşap bir barakada bulundu. Her ne kadar buradaki bağ güçlü olmasa da, ahşap kulübenin bir marangoz yapımı olduğunu gözden kaçırmamak lazım.
- Bütün hayatını insanlara barışı, sevgiyi ve birbirini sevmeyi öğretmekle geçiren Hz. İsa bir yanda, ilk kurduğu cümle “İyi ol!” olan E.T. diğer yanda.
- İsa’nın dünyaya cennetten geldiği ve çarmıha gerildikten sonra tekrardan cennete yükseldiğine inanılır. E.T. ise gökyüzünden dünyamıza düştü ve tekrardan gökyüzüne çıktı.
- İkisinin de kendilerinin kuvvetli bir şekilde inanan takipçileri vardı ve ikisi de onlardan ayrılırken “her zaman onlarla birlikte” olacaklarına dair söz verdiler.
- Biraz da büyük çerçeveden bakarsak, Hz. İsa’nın ve E.T.’nin dünya üzerindeki hayat hikâyeleri benziyor: Tehdit olarak görüldüler, yanlış anlaşıldılar, kötü davranıldılar.
Her ne kadar biz sinemaseverler E.T.’nin hikayesinde Hz. İsa’nın hikayesine benzerlikler görsek de filmin yönetmeni Spielberg, filmin böyle bir kasıtla çekilmediğini belirtiyor. İnançlı bir Yahudi annenin oğlu olan yönetmen, böyle bir göndermeden sonra annesinin kendisini hiç affetmeyeceğini de ekliyor.