“Charming Sharm”, bu şehrin mottosu. Güney Sina’ya konuşlanmış olan bu deniz kenti; slogandaki gibi büyüleyici, çekici. Asıl adı Sharm El-Sheikh olan Mısır’ın bu şirin şehri, birçok farklı milletten turistin uğrak konağı. Ağırlık İtalyanlara ait olmakla birlikte, değişik uluslardan farklı insanlarla karşılaşabilirsiniz. “Barışın Şehri” olarak da adlandırılan Sharm; bu ismi, üzerinde düzenlenen değişik barış konferanslarından almış. Osmanlı idaresindeyken ise şehrin ismi “Şarm-üş Şeyh” imiş.
1980’e kadar sadece ufak bir balıkçı kasabası olan Sharm, İtalyanların keşfinden sonra turizm patlaması yaşamış; bunun sebebi ise Sharm’ın büyüleyici mercan resifleri. Birbirinden güzel balıklarla birlikte yüzmek ve yüzyıllık mercan kayalıklarında dalış yapmak istiyorsanız Sharm mükemmel bir adres.
Turizm konusunda, Avrupalıların milyonlarca dolarlık yatırımlarından sonra, ancak gözleri açılan Mısırlılar daha çok esnaflık yapıyor. Kimi laubali esnaf tipindeyken, Mısır’ın oturaklı esnaflarıyla oturup saatlerce muhabbet edebilirsiniz. Yine bu minvalde, Sharmlı insanlar altı cam teknelerle mercan resiflerine gezi düzenliyorlar. Berrak mı berrak sular üzerinde gezen teknenizin altından, dünyanın en renkli balıkları sizleri selamlayarak geçiyor ve siz de birbirinden farklı mercan resiflerinin üzerinde dolaşırken dünyanın bize en uzak yüzlerinden birine dokunma fırsatı elde ediyorsunuz.
Koya uzaklığı 40-50 metre olan bu resiflerden bazıları yasal korumaya alınmış. Eskiden dalış izni olan bu bölgelerde sadece şnorkel ile saatlerce yüzebilecekken dalış yasağının konmasının sebebi; bazı mercan resiflerinin dokunduğunuz anda hayatını kaybetmesi. Ne yazıktır ki; geçmişte yaşanan bazı sıkıntılar, Mısır otoritelerini bu haklı kararı almaya itmiş.
Mısır’ın bu şirin şehri, çöle komşu. Her ne kadar Sina Yarımadası’nın bir parçası da olsa, Sharm’da yaşayan Mısırlıların çoğu Kahire’den, Giza’dan gelme. Sina’ya ait olan Sharmlılar ise; bedeviler. Çöldeki çadırlarında konaklayan bedeviler, çadırlarına gelen maceracı turistlere ve tur şirketlerine içecek satarak para kazanıyorlar. Çölde gece ATV motorlarıyla ufak bir macera yaşayabilir ya da bu kumdan dağlar arasında ciple safari yapabilirsiniz. İkisinin de keyifleri paha biçilemez olacaktır.
Otellerin plajları dahi, mercan kayalıkları barındırıyor. Şnorkelle kıyıdan keyfinizce açılıp birbirinden farklı balıklar ve mercanlar arasında keyif yapmak işten bile değil. Fakat; az da olsa, köpek balığı tehlikesi de var. Bizlere renk cümbüşü sunan Kızıl Deniz’in suları, kendine has tehlikelere de sahip.
Dünyanın balık biyoçeşitliliği en fazla olan denizi Kızıl Deniz ve maceracılara çeşitli seçenekler sunan Sina Çölleri ciddi derecede Hazreti Musa’nın hatıralarını omuzlamış. ATV turunun ortasında sizi bir çölde dağlara karşı yankı yaptırmaya davet eden Mısırlılar, size bu kültürü aktarabilir. Kimi Kuran’da geçen Hazreti Musa kıssasını kaynak alırken, kimi de Tevrat’ta geçen hikâyeyi de ekliyor. Kuran’a göre, Hazreti Musa’nın Sina Dağı’nda Allah ile görüşmesi esnasında şirke düşen Benî İsrail, 40 yıl bu çöllerde sürgüne mahkûm ediliyor. (Bakınız, Bakara-51). Tevrat’ta ise Hazreti Musa bu dağlardaki yankıları Allah’ın sesi zannediyor. (Bkz. Mısırdan Çıkış)
Sinalı bedevilerin sunduğu bir diğer hizmet ise develer. Sina’da deve kiralamak, araba kiralamak gibi; birkaç günden tutun, yarım saate kadar kiralayabiliyorsunuz. Tabii ki bir gün boyunca deve sürmek her babayiğidin harcı değil.