“Klişe nedir?”, tanımını, gün içinde hepimizin kullandığı örnekleri aşağıdaki videoda bulabilirsiniz. Ben de cümleme bir klişe ile başlamak istiyorum, ağır olduysa kusura bakılmasın, “Cem Yılmaz da amma bozmuş ya”.
“Pek Yakında”, filmdeki zekice espriler, değişmez kadronun mükemmel oyunculuğu, aile içi dramla gözlerimizi doldurması ile son dönemde beğendiğim Türk filmleri arasında yerini almıştı. Ali Baba ve Yedi Cüceler’i eleştirmeden önce belirtmek isterim ki Yahşi Batı dışındaki tüm Cem Yılmaz filmleri benim için ayrıdır, birden fazla kez izlenmiştir. Geçen yıl reklamlarına, çekimlerden kareler paylaşarak başladığı filmi “Ali Baba ve Yedi Cüceler” de vizyona girince, hem büyük merakla hem de bu yoğun tempoda çok eğlenirim düşüncesi ile gittim. Hayatımda ilk kez bir Cem Yılmaz filminde gülmedim ve daha kötüsü defalarca saatime baktım film ne zaman bitecek diye.
Film baştan aşağı klişeler ile dolu. Tam da “Spectre” vizyona girmişken, sanırım Cem Yılmaz içindeki ajan hevesine yenik düşmüş ve böyle bir film çekme ihtiyacı duymuş. Film reklamların hemen ardında başladığında, biz hala reklam izliyoruz sandık. Cem Yılmaz’ın değişmez film reklamlarına “Metro” da katılmış, “Pepsi” zaten vazgeçilmez.
Konuyu kısaca özetlemek gerekirse, ki özetleyecek bir konu bulmak da dahi zorlanıyorum, bahçe aksesuarı olarak cüce üretimi ve satışı yapan Şenay (Cem Yılmaz) ile kayın biraderi İlber (Çetin Altay), Bulgaristan’da uluslararası bir fuarda nükleer silah kaçakçılığı ile ün salmış Boris Mançov’a (Cem Yılmaz) bulaşır. Sattıkları cüceleri geri alma çabasındayken, kendilerini bir insan avı içinde bulurlar. “Açlık Oyunları”, Cem Yılmaz’ın çok hoşuna gitmiş olsa gerek ki, yerli versiyonunu filmine iliştirivermiş. 5 Türk av olarak ormana bırakılır, tuzaklar öldürmese de insanların hedefi haline gelip ölme riski söz konusudur. Ormandan çıkış maceralarını izlerken, bir yandan Sovyetler zamanına gidilir. Sürgün yiyerek, yıllarca bir roketi gözlemekle görevlendirilen bir Sovyet askerini canlandıran Zafer Algöz de film sonlarına doğru kendini gösterir. Spoiler vermekten kaçınarak, Cem Yılmaz’ın zombi klişesini de unutmadığını vurgulamam lazım. Filmin sonuna kadar ismi bile geçmeyen Ali Baba’nın filme neden adını verdiğini inanın anlamadım.
Film ile ilgili yapacağım olumlu eleştiriler yok mu? Tabii ki var, Cem Yılmaz sonuçta. Ucundan kıyısından zekasını konuşturmuş yine. İzzet Altınmeşe esprisi beğendiğim tek espri olabilir. Barış Manço şarkıları da filmi biraz kurtarmayı başarmış, hüzünlendiğim tek noktadır filmde. Cem Yılmaz’a da beyaz saç çok yakışmış, günlük hayatta da kullanmasını öneririm.
Bir Cem Yılmaz filmini bu kadar eleştirmek, inanın benim için de çok zor. Ama benim gibi, filmlerinin hayranı olan bir seyirciye, tam bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Filmi izleyen çoğu insandan da aldığım tepkiler bu yönde. Eğer sermaye için çekilmiş bir film ise seyircisine çok yazık ettiniz Cem Bey!