Fransız kültürü, Amerikan kültürü veya Japon kültürü desem aklınızda eminim ki birçok şey uyanır. Fakat Alman kültürü bunlar arasında tozu dumana katanlardan değil de tozu dumanı yiyenlerden olmuş, aralarda kalmıştır. Hatta pek çoğumuz Almanya denince birkaç şehir ismi söylemek ve arabalardan bahsetmek dışında pek bir fikre sahip olmamışızdır. Fakat aslında Almanya da diğer ülkeler gibi kültürü üzerinde uzun süre konuşmayı hak edecek, detaylara dahi girmemizin önünü açabilecek bir ülke. En başta edebiyatıyla dahi “das Land der Dichter und Denker” unvanını yani şair ve düşünürlerin ülkesi hitabını almış bir millet Almanlar.
Önce Almanya ve Almanlar hakkında şöyle kısa bir bilgi vermek gerekir diye düşünüyorum. İsteğim konumu, şehirleri gibi klasik bilgiler vermek yerine gözlemlerim sonucu edindiğim bilgileri sizlere aktarmak. Almanya’ya giden çoğu kişi çok büyük umutlarla gitmez. Çoğunlukla sürekli fabrikalar göreceği sanayi şehirlerini ziyaret edeceğini düşünür. Ben de öyleydim. Fakat Stuttgart’ı gördüğümde bütün önyargılarım yıkıldı, karşımda sanayiyi, medeniyeti, çevre duyarlılığını oldukça güzel sentezlemiş bir şehir vardı. İlk fark ettiğim şey Almanların kuralcı bir millet olduklarıydı. Buna dayanarak da halka duyulan bir güven söz konusuydu. Bunun en güzel örneği tramvaya binmek için kart alıyorsunuz fakat bunu basmanıza gerek yok. Çünkü basmak için bir mekanizma yok, bunu yanınızda taşımanız yeterli. Çünkü bazı günler kontroller oluyor. Tabi ülkemde turnikenin üzerinden atlayan insanlar gördüğüm için bu bende bir şok etkisi yarattı. Bizde bu sistem olsa ne olur diye düşündüm, ama sonucun pek iç açıcı olmayacağı aşikar.
Bu yazımda da Almanya denince akla ilk gelen şeylerden bahsetmek istedim.
1- Almanya’da Türkler
Gitmeden önce yapılan yorumların abartılı olduğunu, her yerde Türkler olduğu yorumunun yanlış olduğunu düşünüyordum. Ama dedim ya gitmeden önce. Gittim, gördüm ve bunu onayladım. Almanya’da Almanca hatta İngilizce bilmeden yaşamak bir Türk için hiç de zor değil. Yolda yürürken, alışveriş yaparken, eczanede ilaç ararken, kısacası her yerde Türkçe konuşan insanları duymak artık Almanya ile bütünleşmiş bir durum. Bu bir Türk için gerçekten rahatlatıcı bir durum, fakat bunun bir kötü yönü daha var. Almanca öğrenmek istiyorsanız, bu sizi Almanca’dan biraz uzaklaştırır. Çünkü diliniz ister istemez Türkçeye kayar.
2- Arabalar
Arabalardan pek anladığım söylenemez, fakat Almanya da arabalarıyla ünü olan bir ülke. Stuttgart’ın merkezine ilk indiğimde Türkiye’de lüks olarak adlandırabileceğimiz arabaların taksi olarak kullanıldığını görmek beni epey şaşırtmıştı. Stuttgart’a gittiğinizde ilk uğramanız gereken yerlerden birisi de Mercedes-Benz Müzesi olmalı. Burada arabalar ile ilgili pek çok bilgi edinebileceğiniz gibi, bu tarihi süreci, Almanya’daki bu kültürü anlayacaksınız.
3- Alman Mutfağı
Alman mutfağında bence en önemli yeri ekmekleri alıyor. Özellikle Bretzel dedikleri simit benzeri yiyecek oldukça lezzetli. Kahvaltı öğününde genellikle ekmek çeşitlerine marmelat sürüp, kahve eşliğinde onu yiyorlar. Öğle yemeğinde de yine sandviç tarzı yiyecekler olduğu gibi salam, sosis gibi et türlerini de tercih edebiliyorlar. Fakat damak tadınız onlarınkine pek uymuyorsa bile, “Almanya’da aç kaldım.” diyen birini duymanız imkansız. Çünkü her caddede bir dönerci mutlaka var. Aynı zamanda Yunan restoranları, falafelciler, kebapçılar, Uzakdoğu lokantaları da bulabilirsiniz.
Almanya’ya gittiğinizde elbette fark edeceğiniz daha birçok şey olacaktır. Fakat benim ilk olarak bahsetmek istediklerim bunlar oldu. Bunun dışında Almanlar benim beklediğimden çok daha nazik, yardımsever, disiplinli, insan yaşamına önem veren, yabancı kültürlerle tanışmayı seven bir millet olarak karşıma çıktı. Umarım sizler de bu güzel ülke ile tanışmayı, tanıştıysanız da samimiyetinizi ilerletmeyi başarırsınız.