Kitapları Fransa’dan Brezilya’ya kadar on ülkede yayımlanan ve sevilen yazar Tuna Kiremitçi’nin en son yayımlanan kitabını okudunuz mu bilmiyorum; ama başka kitaplarını okumadıysanız bile “Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz” kitabını mutlaka edinmelisiniz. Kasım ayında raflara dizilen kitap önce başlığı ile dikkatimi çekti, sonra kitabı herhangi bir yerinden açtım ve çıkan sayfayı okumaya koyuldum. Önceki kitapları “Dualar Kalıcıdır” ve “Bu İşte Bir Yalnızlık Var” la gönlümü fetheden Kiremitçi, bu kitabında ufak denemelerini derlemiş. Kasaya yönelmeden önce başlıklara bir göz gezdireyim dedim. Başlıklardan yazarın kendi hayatından kesitlere yer verdiği ve güncel olaylar hakkında kendi bakış açısını yansıttığı ufak yazılara yer verdiğini anlıyoruz.
Kitabı okumaya başladığınızda yazı seçmemenizi öneririm. Daha ilk yazılarda Kiremitçi sanki sizinle konuşuyor gibi, sizin yaşadıklarınıza kendi yorumunu getiriyor sanki. Kitap ile aynı ismi taşıyan ilkyazı da benim en çok dikkatimi çeken “ en büyük ortak payda: hepimiz birilerinin eski sevgiliyiz. Birilerinden izler, dersler ve anılar var hepimizde. Bu da en büyük, en masum buluşmayı organize ediyor, kaşla göz arasında.” satırları. Yazarın; satırlarını okumaya başladığınız anda, sizi hemen dünyasına dâhil eden üslubunu bu kitapta daha iyi hissedeceksiniz.
Kendi hayatını, geçmişini ve oğlunu anlattığı yazılarında ise kendi dünyasını size açıyor. Sanki siz onu dünyanıza kabul ettiniz ya, sıra bende der gibi. Okurlara kendi hayatlarında yalnız olmadıklarını hatırlatmak istiyor. Mesela “oğlumun bavulu” isimli denemesinde her babanın oğluna bir bavul bıraktığını ve eğer kendi de böyle bir şey yapacak olsa aklına gelenleri bizimle paylaşıyor. En çok kendini ifade ettiği şu sözler beni etkiledi; “…şu dünyadan giderken ben de küçük bir bavul bırakırım belki. İçinde yedek gitar telleri ve yarım kalmış besteler olur. Sonrası ona kalmış artık; ister alır, ister satar…” ve bunun gibi kendi hayatına dair birçok satır işlemiş Kiremitçi. Onun hayatına dâhil olduğunuz andan itibaren artık onun ayak izlerinde yürümeye başlıyorsunuz.
O sizin hayatınıza dâhil oldu, siz onun. Şimdi artık Kiremitçi’nin gözlerinden güncel olayları anlama vakti. Amy Whinehouse’un İstanbul’a gelmesinden bahsederken bir bakmışsınız, Ye, Dua Et, Sev filmine atıfta bulunuyoruz. Daha az güncel olsa da, sinema tarihinde yerini belirlemiş Issız Adam filmine değinip, daha sonra hep birlikte Kaybedenler Kulübü hakkında konuşuyoruz. Ve elbette ki bütün kitabı anlatmayacağım, ama Teoman’ın İstanbul hakkındaki düşüncelerini masaya yatırmadan ya da günümüz boşanmalarının artmasından konuşmayacak değiliz.
Yazarın ayak izlerinden yürümeyi, aşk ve yazmak hakkında ufak bir sohbetle kapatıyoruz. Sizi bilemem ama benim için yine tadı damağımda kalan kitaplardan biri oldu. Bu kadar yazının arasında en çok şu üçü beni etkiledi;
– Yüzümde tebessüm bırakan yazı; “Şimdiki Çocuklar Meşgul”
– En çok düşündüren yazı; “ Sana Dair”
– Biraz hüzünlendiren yazı; “ “Anan hayattaysa yalnız değilsin” ”
Daha çok bir günce gibi olan yazı topluluğu “Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz” kitabını okumanızı içtenlikle tavsiye ediyorum. Herkes kendine ait bakış açısına sahip, ama kendimizinkine zincirli kalmaktansa, yetinmektense, geliştirmeye çalışmalıyız. Bunu başkalarının ayak izlerinde yürüyerek yapabiliriz ve bunu da kesinlikle daha çok okuyarak mümkün kılabiliriz. Tuna Kiremitçinin tarzı iyi bir başlangıç noktası olabilir. İyi okumalar.