Kanye West’in son albümü geçen ay çıkması beklenirken birkaç gecikme ile dün çıkabildi. Ne yazık ki Kanye’nin bir eski albümlerine benzeyen bir hiphop albümü çıkarmasını gözleyenleri hayal kırıklığına uğratacak. Kanye halihazırda bir süredir ruhaniyete kendini adamış ve projelerini bu yöne doğru çekmeye başlamıştı. Son albümü, Jesus Is King de bir hiphop albümü olduğu kadar gospel müziği olarak da sınıflandırılabilir.
Kanye en başından beri Hristiyan olduğunu ve Hristiyan değerlere önem verdiğini söylüyordu. Şarkılarında da İncil’den kişilere ve kısımlara göndermeler oldukça yaygın. Özellikle 2004’te çıkardığı Jesus Walks ile bu yanını saklamadığını, hiphop endüstrisi 50 Cent gibi gangsta rap yapan isimler ile çalkalanırken, bu kadar açık bir şekilde Hristiyan değerler üzerine rap yapan ve başarı yakalayan ilk sanatçı olduğunu görmek mümkün. Şarkı yazarı John Legend’a göre, Kanye sayesinde inançlar ile alakalı olmayan müzik türlerinde inançlarından bahsedebilmek normalleşti.
Ancak Kanye, farklı bir yöne doğru yönelmeye başladı. Gittiği kilisenin papazının verdiği röportaja göre, müzik endüstrisinde ün peşinde koşmanın getirdiği günahlar tarafından boğulduğunu hissettikten sonra huzur için Hristiyanlığa tutunmaya çalıştığını ve rap müziğin şeytan müziği olduğunu ve bu yüzden rap yapmayı bırakmayı düşündüğünü söylüyordu. Papazı ona rap’in bir müzik türü olduğunu ve Tanrı için rap yapabileceğini söyledi. Donald Trump olayı ve köleliğin 400 sene sürmesinin bir tercih meselesi olduğunu söylemesi üzerine siyahiler tarafından çok tepki alan Kanye, Netflix için David Letterman ile yaptığı röportaj dışında uzun bir süre ortalıklarda çok gözükmedi. Tanrı kompleksi olan birisinin, kendini ait hissettiği topluluk tarafından bu kadar tepki üzerinde saklanması çok şaşırtıcı değil. Kanye piyasaya, her pazar düzenlemeye başladığı, Sunday Service’ler yani Pazar Hizmetleri ile döndü. Ülkenin farklı mekanlarında, ruhani bir sinerji yaratmayı amaçladığını ve birçok farklı müzisyen ve kilise koroları eşliğinde hristiyan cover’lar ve gospel şarkıları dinletti gelenlere.
Hristiyanlar, pazar günleri kiliselerinde buluşur, beraber İncil okurlar. Bazı kiliselerde vaiz konuşmasını yaptıktan sonra da Hristiyan öğreti şarkılar ile gospel müzik olarak dinleyiciye aktarılır. Siyahilerin kiliselerinde oldukça popülerdir gospel ve özellikle de soul ve RnB müzisyenleri gospel korosu ile başlar müzikle tanışmaya. Kanye’nin Pazar hizmeti, siyahi camiasından bir af dileme ve camiaya geri kabul edilme arayışı olabilir kölelik hakkında dediklerinden sonra. Ancak camianın büyük bir çoğunluğu şüpheci bir tutum içinde. Eğer bu tavırları gerçekten içten ise, eski tavırlarının yanlış olduğunu ve neden ve nasıl hristiyan olduğunu kilisesinde açıklaması gerektiğinin düşünüyorlar.
Jesus is King, Kanye’nin 9. albümü. Düzenlediği Pazar Hizmetleri ve hayat felsefesini hristiyan bir tarafa doğru çekmesinden sonra, albümün bir hiphop albümünden çok bir gospel albümüne benzemesi şaşırtıcı olmadı. Albüm, Pazar Hizmetleri’ndeki koronun seslendirdiği Every Hour ile, Tanrı’nın gücünden ve hayatlardaki öneminden bahseden enerjik bir parça ile başlıyor ve Selah adlı parça ile devam ediyor. Selah mod olarak Every Hour‘a göre çok karanlık ama bir o kadar da epik. Normalde, bu albüm yerine Yandhi adı ile çıkacak bir albüm bekleniyordu Kanye’den ancak Yandi rafa kaldırıldı ve yerine JIK çıktı. Selah‘ta da bundan, ‘Everybody Wanted Yandhi, Then Jesus Christ did the laundry’ (Herkes Yandhi’yi bekliyordu, sonra İsa Mesih çamaşırları yıkadı.) diyerek, İsa’nın kirli olanı temizlediğinden ve bahsederek belki de vaftiz göndermesi yapıyor dönüşmeye başladığı hristiyan halini temel alarak. Follow God, albümdeki en güzel şarkılardan birisi bana kalırsa, eski gospel plakları gibi kulağa lo-fi gelen havası, enerjisi ve biraz daha ortodoks bir hiphop şarkısı olmasından olduğunu düşünüyorum bunun. Closed on Sunday, harika bir atmosfere sahip. Ailelerinizle, çocuklarınızla, telefonsuz, instagramsız bir şekilde zaman geçirin önerisini sunuyor Chick-fil-A, aynı öneri doğrultusunda pazarları kapalı olan hristiyan bir fast food şirketi, sembolizmi kullanarak. Buradan sonrası yokuş aşağı bana kalırsa. Bu baştaki parçalar dinlenilebilir diyebilirim ama buradan sonrası, belki de kültür olarak kendimi uzak hissettiğimden, benim için çok sıkıcı ve anlamsız. On God, albümdeki en sevmediğim şarkılardan birisi. Arkada arpeggiator ile tekrarlayıp duran melodi çok sinir bozucu, şarkı da oldukça sıkıcı ve tembelce bana kalırsa. Everything We Need de bilakis öyle. Belki God is bu ikisine ve geri kalan parçalara göre müzikal olarak soul özelliklerinin yoğunluğu ile ve güzel yapılmış ses mühendisliği ile daha merak uyandırıcı olarak nitelendirilebilir. Ancak albümün geri kalanı, hristiyan siyahi bir cemiyette büyümüş, gospel ve soul müziğe aşina olsaydım daha ilgi çekici gelebilirdi belki. Ne yazık ki bu halde benim için çok heyecan verici değil geri kalanı ve boş zamanlarımda oturup açıp dinleyeceğim bir albüm de olmayacak. Life of Pablo, MBDTF, Yeezus, Graduation gibi albümleri varken de kimsenin bu albümü o kadar beğeneceğini sanmıyorum. Kanye’ye Tanrı ve ruhani huzur arayışında sabır ve başarı diliyorum ve Fade dinlemeye gidiyorum.
Siz de isterseniz aşağıdan tüm albümü dinleyebilirsiniz: