Bir 10 yılı daha kapatırken dönüp biraz geriye bakmak lazım. Hayır 2010’lara değil taa 2000’lere kadar geriye bakmaktan bahsediyorum. Dile kolay 20 yıl üzerinden geçmiş 2000’ler! Benim neslimden birçok kişinin ya yeni doğduğu ya da daha çok küçük olduğundan hatırlayamadığı zaman dilimi. Gözümüzde belki de o zamanları yaşamadığımız için büyüttüğümüz -en azından benim gözümde büyüttüğüm- bir dönem. Yeni bir milenyuma girmenin yarattığı iyimserliğin ve birçok yönden kanlı ve gerilimli 20. Yüzyılı geride bırakmanın yarattığı rahatlığın insanlarda etkisinin hissedildiği, dünyaya vuran bu yeni bir bin yıl çılgınlığının Türkiye’yi de etkilediği güzel günler.
Eurovision birinciliğini yaşadığımız, dünya kupası üçüncülüğünü aldığımız, Miss Turkey’e Shakira’nın geldiği ve doların kurunun 1.5 tl olduğu bu sıralarda elbette döneme damgasını vuran bir pop müzik kültürü de kendisini gösterdi. İşte tam o sıralarda, şu an 18-23 yaş aralığında olan Türk kızlarını ilişkilerinde olduğu kişi yapan ve onların çocukluğunu daha güzel hale getiren, ne zaman açılsa bütün şarkılarını ezbere söyleyebileceğim grup “Hepsi” piyasaya çıktı.Bu grup, bir kadının başından geçebilecek farklı ilişkilerde ortaya çıkan farklı erkekleri ve gelişen farklı olayları tek tek şarkılarında özetleyen, hislerimize tercüman olan ve adeta “kızları anlayamıyorum” diyen erkekler için el kitabı niteliğinde şarkılar üretmesiyle ünlendi. Belki şarkıları klişe ve çocuksu olması gibi sebeplere eleştirildi fakat sözlerine ve her şarkının ele aldığı temaya bakarsak aslında normal bir genç kızın günlük hayatında yaşayabileceği her şeyin sade ama doğru bir yansımasını gördük Hepsi sayesinde.
Mesela, en bilindik şarkıları olan “Yalan”dan başlarsak bu dönemin hit eseri; belki de hepimizin ilişkilerde en çok şikâyet ettiği, yaptığı her şeyin lafta kaldığı ve icraatı sıfır olan erkek tipini eleştirdi. Büyük jestleri, devasa ilan-ı aşklari ve altı boş “seni seviyorum”ların nasıl yorumlanması gerektiğini bütün şarkı boyunca çok basitçe bir ağızdan ifade etti Hepsi: “Yalaaaan”.
Yine çıktığı dönemde listeleri vuran başka bir önemli eserleri olan “Kalpsizsin”den bahsedersek eğer, bu şarkılarında ise Sex and the City’deki Carrie’nin Big’i gibi her kadının hayatının bir döneminde sahip olduğu o “Big”e karşı beslediği duyguları şu sözlerle güzelce ifade ettiler:
“Senin bir kalbin olduğuna inandım bekledim sabırla
ama kabul yanıldım sen yalandın.
Ne kadar uğraştıysam olmadı aşk sana bir türlü yakışmadı”
Bu sözleriyle aynı hatayı işlemiş ya da işlemekte olan hem cinslerimize yol gösterdiler. Birçok kişinin duygularına tercüman oldular.
Çıktığı dönem zirve olan şarkılarından bahsetmeye devam ettiğimizde ise elbette “Olmaz Oğlan”ı atlayamayız. O bir türlü doğru cevap verilemeyen hep ikilemde kalınılan “ex’ten next olur mu?” sorusunun etrafında dolaşılan bu şarkıda sütü sıcak içerek geri gelen eski sevgililerle nasıl uğraşmamız gerektiği sorusunu “iyi kötü hoşsun hala, buralarda harcanma” diyerek en doğru şekilde cevapladı Grup Hepsi. “Ne de olsa “bulunur yenileri ağa takılır birileri” diyerek cevaplarının nedensellik bağını da kurmayı unutmadılar.
Hepsi’nin anlatacağımız önemli ve ünlü şarkılarından 4.sü ise hepimizin ağzına sakız gibi yapışan “aşk sakızı” şarkısı. Burada ise bir kadının yine hayatında karşılaşması çok muhtemel olan Lafçı erkek, Kalpsiz erkek ve eski erkekten sonra ele alınılan en az tahammül edilebilen tip olan atlatamayan erkek işlendi.
“Nereye gitsem peşindesin sen
Üf üf sıktın artık
Sabrımı taşırdın artık
Sakız gibi yapıştın da tadını kaçırdın artık”
Diyerek bu erkeklerin kişisel özelliklerini tanımladılar. Olası tehlikelere karşı genç kızlarımızı uyardılar ve alınabilecek çeşitli önlemleri gösterdiler.
Son olarak ise yine bilindik şarkılarından olan “üç kalp” ten bahsedersek bu şarkı ise iki erkek arasında kalan kadınların çektikleri acıları dile getirdi. “İki kişi seven iki defa ölürmüş bir kalp yalnız bir kalbi düşünürmüş” diyerek duygularına sahip çıkamadığı için etrafına da zarar veren ve insanların incinmesine yol açan bir kadının hissettiği vicdan azabını duyabilmemizi sağladılar. Filmlerde gördüğümüz, bazılarımızın kendi hayatında bizzat deneyimlediği aşk üçgeni sorunsalının matematik üçgene kıyasla kesin cevaplar alabileceğimiz bir yapı olmadığını gösterdiler. Zaten diğer şarkılarda sırasıyla var olan sinirli, bitkin, küçümseyici ve sıkılmış melodilerden sonra bu eserde açıkça acıklı bir arka plan müziği duyduk.
Görüldüğü üzere Hepsi, bir kadının herhangi bir romantik ilişkide sahip olabileceği bütün sorunları şarkılarında ifade eden ve sadece bize özelmiş gibi gözüken sorunların kişisel durumlar olmadığını gösteren eserler üretti. Kimsenin mükemmel olmadığını toplumun kadınlar üzerine yüklediği “yuvayı dişi kuş kurar” gibi sorumluluk anlayışlarına rağmen kadınların da hata yapabileceğini, aldatabileceğini, pişman olabileceğini, bir ilişkide savunmasız oldukları kadar ipleri ellerinde tutan taraf da olabileceklerini gösterdi. Ayrıca
“Sen beni sevdiğine inandırma
Sen önce kendini inandır
Ben sevilmeyen biri değilim ki
Anlatıyorsun yıllardır”
gibi laflarla kendine güveni düşük genç kızlarımıza güzel tavsiyeler verdi. Artı 2000’li yılların o parıltılı zamanlarının pop ritimleriyle beraber bu şarkılar, bir kişi ne kadar yeni bir ilişkiye kapalı, yalnız ya da kalbi kırık hissetse dahi elini yüzünü yıkayıp bir kuaföre atlamasını oradan da kız arkadaşlarıyla beraber barlarda kopmasını sağlayacak enerjiyi yükledi diyebiliriz. 2000’lerin ince kaşlı, düşük bel pantolonlu ve simli üstlü Paris Hilton cazibesini tekrar yaşayabileceğimiz o drama ve aşk dolu günlere Hepsi’ninki gibi şarkılarla geri dönmemiz dileğiyle.