Sinemayı düşündüğümüzde aklımıza gelen ilk şeyler görüntüler, replikler ve sahnelerdir ancak sinemanın en önemli unsurlarından biri de kesinlikle sestir. Bir sahnede duyuları harekete geçiren, gerginliği sağlayan, duyguları yansıtan en önemli öğe seslerdir. Çağımızın gelişen teknolojisiyle beraber ses kayıt teknolojileri oldukça gelişse de sinemada hâlâ en yaygın kullanılan ses sanatı Foley, yani gündelik nesneler kullanarak beyaz perdeye malzeme çıkartma tekniğidir. Ayak sesleri, kağıt hışırtıları, sandalye gıcırtıları, sürtündükçe giysilerden çıkan sesler, kısaca film çekimi sırasında kaydedilemeyen veya kaydedilmiş olsa bile kalite olarak yeterli bulunmayan tüm bu sesler post-prodüksiyon aşamasında stüdyoda yaratılıp filme eklenir. Örneğin, bir sahnede ayak sesleri çok önemli bir yere sahip olmalıdır ama aktörlerin ayaklarına o kadar yakın mesafeden bir mikrofon yerleştirilemeyeceği için ayak sesleri filmin orijinal kaydında duyulmuyordur. Bu durumda Foley devreye girer ve stüdyoda ayak sesleri oluşturularak filme eklenir.
Batman, Frozen, Hunger Games ve Star Wars gibi çok büyük prodüksiyonlara sahip filmler de dahil olmak üzere sinemada duyduğumuz pek çok ses efekti sanılanın aksine bilgisayarlardaki ses teknolojileriyle değil Foley tekniğiyle yaratılmaktadır. Foley kelimesi bir Hollywood editörü olan Jack Foley’den gelmektedir. Jack Foley, 1940’lı yıllarda bir yandan perdede filmi seyrederken bir yandan da oyuncuların hareketlerini taklit ederek çeşitli objeler yardımıyla ses efektleri kaydetmeye başlamıştır. Aslında bu, sinemadaki ilk deneme değildir ama bu tekniğin yönetmenler ve prodüktörler arasında popüler hale gelmesini sağlayan kişi Jack Foley olduğu için bu tekniğin ismi Foley olarak kalmıştır ve Jack Foley’e duyulan saygıdan dolayı “F” harfinin hep büyük yazılması ise sinema sektöründe bir gelenek haline gelmiştir. Bu tekniğin babası Jack Foley, sinemanın sessiz olduğu dönemlerde bazı büyük salonlar film oynatılırken arkada Foley tekniğiyle ses üretmiş ve film izleyicilerine sesli bir film deneyimi sunmuştur. Ayrıca sinemanın sessiz olduğu dönemde çekilen başarılı filmlere 1950’lerden sonra Foley tekniğiyle ses eklenmiştir.
Sinemaya sesin dahil olduğu 1940’lardan bu yana Foley tekniği değişmeden kalan tek tekniktir diyebiliriz. O günden bu yana bu işi mesleği haline getirmiş pek çok sanatçı vardır ve “Foley sanatçısı” olarak anılırlar. Her ne kadar kulağa zahmetsiz ve ucuz bir yöntem gibi gelse de aslında Foley oldukça yüksek bütçe gerektiren bir iştir ve küçük prodüksiyonlarda genellikle kullanılmazlar. Ayrıca, Foley yalnızca sinemada karşımıza çıkmaz, başka ses türlerine de uzanabilir. Örneğin bir doğa belgeselinde kutup ayısı annenin yavrularına seslenişini duyuyorsanız size bir haberimiz var: orada mikrofon yoktu! Duyduğunuz ses, stüdyodaki Foley sanatçısının hayal ettiği sesti ve bu sesi seçtiği nesneleri ve malzemeleri kullanarak yarattı.
Foley sıfırdan ses efektleri yaratmak haricinde komedi veya aksiyon sahnelerindeki sesleri geliştirmek için de kullanılabilir. Çoğu komedi filminde seslere dikkat ederseniz bu seslerin çoğunun filmde bir “çizgi roman efekti” yaratmak için geliştirildiğini fark edeceksiniz. Aksiyon filmlerinde çoğu yumruk dövüşü aktörleri gerçekten birbirine vurmazlar veya vursalar bile tatmin edici bir yumruk sesi kaydedilmesi mümkün değildir. Foley sanatçıları lahana, kereviz ve sığır eti gibi nesneleri yumruklayarak benzersiz ve çok daha gerçekçi aksiyon sesleri kaydedebilirler. Pek çok video oyununda da Foley tekniği kullanılmaktadır.
Şimdi ise size bu tekniği gösteren birkaç videoyla baş başa bırakıyorum, iyi izlemeler!
Kaynak:
Foley: Sıradan Objelerle Filmler İçin Ses Efektleri Yapma Sanatı
https://www.trthaber.com/haber/yasam/sinemanin-bilinmeyen-sanati-foley-379546.html