Bugün sizlere yaklaşık beş kez izlediğim ve her seferinde de izlemekten keyif aldığım, ilerde de gözüm kapalı izleyeceğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde de yayınlanmasının 30. Yılını kutladığımız bu değerli dizinin ismi Twin Peaks, türkçesi İkiz Tepeler. Öncelikle şundan bahsetmek istiyorum ki bu yazıyı diziyi açıklamak için değil dizinin içeriğine ve altyapısına bir giriş olarak yazıyorum. İleriki zamanlarda diziden sonra çıkan filmleri ve ek olarak çıkan son sezonu da izlemeye kıyıp sizlere detaylıca bir yazı hazırlamayı planlıyorum. Umarım bu giriş yazısının sizlere bir etkisi olur ve hatta bu konuda bana ulaşıp diziyle ilgili bilgi alışverişi yapabiliriz çünkü bilenler bilir ki David Lynch eserlerinde sizi bir bilinmezliğe sürükler ve genelde herkesin o bilinmezlik çıkışı farklıdır. Bir eseri açıklamayı ya da belirli eserler oluşturmayı değil, seyirciyi de o esere dahil edip yorum yaptırmayı sağlar. Bu yüzden bu yazının amacı, geçirdiğimiz bu zorlu günlerde sizlere en sevdiğim yönetmenin, en sevdiğim işlerinden biri olan bu diziyi kendimce tavsiye etmek ve dizi adına kısaca bilgi vermektir. Keyifli okumalar dilerim…
Twin Peaks, David Lynch ve Mark Frost tarafından yaratılan ve 8 Nisan 1990 tarihinde ABC kanalında gösterime çıkan 2 sezonluk bir dizidir. Çekilen 32 bölümün, pilot bölümünü saymazsak, 29 bölümü yayınlanmıştır. Körfez Savaşının çıkması ve reytinglerin düşmesi dolayısıyla da çekimler iptal edilmiştir lakin dizi hem sektörü hem de izleyicileri o kadar etkilemiştir ki iki sezondan sonra David Lynch, Twin Peaks’in yazarlarından da olan Robert Engels’a Twin Peaks: Fire Walk With Me (1992) ve Twin Peaks: The Missing Pieces (2014)’i yazmış, Twin Peaks’i birlikte yarattığı Mark Frost’la da Twin Peaks: The Return (2017)’ü yazmış, üç farklı önemli eserin de yönetmenliğini üstlenmiştir.
Diziyle ilgili gelişmeleri ve gerekli bilgileri verdikten sonra sizlere dizinin pilot bölümünden, konusundan ve dizinin neden bu kadar kült ve etkili bir dizi olduğundan kendimce bahsetmek istiyorum.
Twin Peaks dizisi, Twin Peaks adlı bir kasabada geçer. 51 bin civarında bir popülasyona sahip bu kasabada bir cinayet işlenir. Sabah balık tutmak için evinden ayrılan Pete Martell kıyıda bir plastik topluluğu görür ve yakınlaşıp baktığında plastiğe sarılmış bir ceset olduğunu fark eder. Bunun üzerine Şerif departmanını arar ve durumu bildirir.
Ölen kişi Laura Palmer adında bir genç kızdır. Laura’nın ölümü bildirildikten, ailesi ve arkadaşları duyduktan sonra Janek Pulaski adında bir değirmen işçisi, kızı Ronette’nin kayıp olduğunu bildirir daha sonra Federal Soruşturma Bürosu Özel Temsilcisi Dale Cooper, saat 11: 30’da kasabaya gelir ve Şerif Truman ile görüşmek için onun yanına gider. FBI’ın Ronette’in davasını ele alacağını ve işbirliğini talep edeceğini bildirir. Bu durumlar üzerine dizi devam eder. Tabii ki bu olaylar arasında diğer karakterinlerin hikayelerine de giriş yapılır fakat ben size bölümden genel olarak bahsetmek istediğimden ve spoiler vermek istemediğim genel detaylara değindim. Birçok sitede ve platformlarda dizinin genel konusu ‘bir ajanın cinayet araştırması’ olarak genel bir şekilde tanımlansada diziyi klasik bir cinayet hikayesinden ayıran birçok özellik vardır ve dizinin bu kadar kültleşmesinin önemli sebeplerinden biri de budur. Twin Peaks size her karekteriyle farklı bir hikaye sunar. Karakterleri bir durumu açıklamak için ya da o durumu oluştursun diye yaratmaz, her bir karakterin kendi içinde bir durumu olup genel bir olay sonunca kendi imgelerimleriyle olaya yaklaşmalarını sağlar.
O yüzden her karakter klasik bir cinayet olayında olduğu gibi cinayete ya da çözümlenmesine hizmet etmez. Tersine cinayeti farklı bakış açılarından yorumlar ve seyircinin dahil olabileceği birçok farklı gerçeklik sunar. Kendine has karışık bir anlatım yapısı ve karakterizasyonu vardır. Ayrıca dizi bir cinayet dizisi olmasına rağmen komedi, pembe dizi, korku, dram gibi birçok türü harmanlar ve bu türleri seyirciye aktarırken hiçbir zaman havadaki gizemin kokusunu kaybettirmez. Buz dağının güzel ve temiz görünen yanının bir de görünmeyen karanlık bir yapısı olduğu hissini yaratır. Bu yüzden atmosfer açısından da farklı bir deneyim sunar. Twin Peaks, bu yapısı sayesinde “ The Leftovers”, “Lost”, “Fringe”, “Riverdale”, “Wayward Pines”, “Veronica Mars”,“Killing”, “Top of the Lake”, “True Detective”, “The Sopranos” ve “X-Files” gibi birçok sevilen esere de ilham kaynağı olmuştur. David Lynch gibi muhteşem bir yönetmenin, efsane eserinden sizlere başlangıç olarak bahsedebileceğim ve aktarabileceğim genel düşüncelerim bu şekilde.
Umarım siz de diziye başlar ve benim gibi beğenirsiniz. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.