Bu söyleşimizin konuğu Can Bonomo! Şiir kitabı “Delirmek Belirmektir”, kısa süre önce klip çektiği şarkısı “Kara”, İstanbul ile olan bağı ve daha fazlası var röportajımızda, lafı uzatmadan sizi bu keyifli sohbetle baş başa bırakıyoruz.
GazeteBilkent: “Kara” çok başka olmuş, Gonca Vuslateri de harika uyum sağlamış. Sözler acı olsa da hem hüzün hem umut veriyor. Geçirmek istediğiniz duygu bu muydu “Kara”yla?
Kara lirizm olarak arabesk denebilecek türden bir parça ve bizim yaptığımız işlerden görece farklı bir noktada duruyor. Klibin yönetmeni ve benim ortağım Can Saban benim tanıdığım en temiz yürekli insanlardan biri. Benim pesimizmim ve onun optimizmi birleşince böyle bir kompozisyon çıktı ortaya. Gonca da klibe çok yakışıyor.
GazeteBilkent: Bu sene bir single ya da albüm çalışması olacak mı?
Ekimin sonlarına doğru 3. albümü çıkarmayı düşünüyoruz. Açıkçası albüm dışında yaptığımız işlerin çoğu bize de sürpriz oluyor.
GazeteBilkent: “Ali Baba”yı yeniden yorumlamak nasıl aklınıza geldi?
Ali Baba ve Kırk Haramiler benim çok sevdiğim filmlerden biri. Sadri Alışık hayranlığımdan da artık söz etmeye gerek yok herhalde. Eski bir filmi hatırlatmak ya da yeni jenerasyonları böyle işlerden haberdar etmek genç icracılar olarak bize düşen önemli bir nosyon bence.
GazeteBilkent: “Delirmek Belirmektir” adlı şiir kitabınızın imza günleri devam ediyor, 12 Ocak’ta da Ankara’daydınız. Nasıl tepkiler alıyorsunuz, albüm imza günlerinden daha heyecanlı bir durum mu sizin için?
Şiir çok bireysel bir çalışma. Albümdeki şarkıların sözleri ve müziği bana ait fakat insanların kulağına gidene kadar bir çok insanın elinden geçiyor. Kitap ise editörünün gözlerinden geçerek direkt okuyucuyla buluşuyor. Benim için biraz daha özel. Çok güzel geri dönüşler alıyorum. Bir oylamada en sevilen 2. şiir kitabı olmuş bu sene. Çok mutlu oldum.
GazeteBilkent: “Delirmek belirmektir çünkü bu hayata dair olan en güzel şeyler ya en çarpıcı şeylerdir ya da hiç yokturlar. “ diyorsunuz, size neler çarpar ya da sizin için olmadığı halde çok güzel olan şeyler nedir?
Bir şey ya vardır ya yoktur. Mistik yönleri çok kuvvetli biri değilim. Soyut bağlamda en fazla kaderciyimdir herhalde. Deliliği çok çarpıcı buluyorum fakat bahsettiğim delilik 46 raporlu bildiğimiz delilik değil. İnsanların beyinlerinin rahatlarını riske atmaya karar verirken kullandıkları bölüm ilgimi çekiyor benim. Belirmek de buradan geliyor. Hayat sahnesinde spot ışığın altına atılan adımlar.
GazeteBilkent: Annenizin ve dedenizin şiir yazmanızda çok etkisi olduğunu söylemişsiniz. Nasıl anılarınız var onlarla, şiirle alakalı?
Her doğum günümde bana hediye edilen şiir kitapları ve dost ortamlarında ezbere okunan dizeler…
GazeteBilkent: Kitabınızın kapak illüstrasyonu çok dikkatimi çekti, nasıl ortaya çıktı bu kapak?
Kitap bittikten sonra menajerim ve yakın dostum Ece Çelebioğlu’na kapağını kimin çizeceğini sormam ve onun da bana benim çizim yapabildiğimi hatırlatmasıyla oldu. Yazmaya o kadar odaklanmışım ki es geçmişim illüstrasyonu. Oturup bir iki taslak çıkardıktan sonra da bir süre çalıştıktan sonra bu haline geldi.
GazeteBilkent: Bilmeyenler için “Ev oturması” nedir, devam edecek değil mi?
Önümüzdeki günlerde 7.sini düzenlemeyi düşünüyoruz. Hiç görmemiş olanlar özellikle bir baksınlar derim. İlginç bir olay. www.izlesene.com/canbonomo adresinden yayınlanıyor.
GazeteBilkent: Biraz eskilere dönelim: Kısa filmleriniz, özellikle “Hoppala”… Neler geliyor aklınıza o günlerden? Bu aralar film çekmiyorsunuz değil mi?
Bu aralar çokça izliyorum. Hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi. Kısa filmler çekmek için gezmek ve yeni insanlarla tanışmak. İlerleyen zamanlarda tekrar dönmek istediğim bir alan sinema.
GazeteBilkent: Oyunculuğu seviyor musunuz yoksa işin arka planında olmak sizin için daha mı güzel?
İçime sinen projelerde yer almayı, oynamayı seviyorum. Bana çok iyi geliyor.
GazeteBilkent: Gitardan sonra uda merak salmışsınız. Çalıyor musunuz çokça?
Çalıyorum. Ev oturmasında da tıngırdatırım bir şeyler, izleyin (Gülüyor)
GazeteBilkent: İstanbul’la çok derin bir ilişkiniz var gibi. Çok şarkınızda sözü geçiyor. Tatlı acı bir ilişki mi bu? Müziğinizi hala İstanbul müziği olarak mı tanımlarsınız?
İstanbul’u seviyorum. Onun da beni sevdiği zamanlarda iyi geliyoruz birbirimize. İstanbul müziği yapmaya devam edeceğiz. Bizler kentli çocuklarız ve yaptığımız müzik de kentten içeri bir müzik.
GazeteBilkent: Facebookta zaman zaman bir şeyler yazıp bir de şarkı hediye ediyorsunuz. Bize de bir parça armağan eder misiniz röportajı bitirirken? Çok teşekkür ediyoruz röportaj için. Size eğlenceli, yaratıcı bir yıl diliyoruz.
Kara’dan bahsetmişken onu size armağan etmemek olmaz.
Güle güle dinleyin :)
http://www.youtube.com/watch?v=Fj5Ur6zgn64