“Eğer insan bir çiçeği seviyorsa ve milyonlarca yıldızın üzerinde bu çiçekten yalnızca bir tanecik varsa, yıldızlara uzaktan bakmak bile bu insanı mutlu etmeye yeter. Çünkü insan, kendi kendine ‘İşte benim çiçeğim oralarda bir yerde,’ diyebilir…”

Tüm Dünya’da 250’den fazla dile çevrilmiş, binlerce kez alıntı yapılmış bu birkaç satırla anlatmak istiyorum ben de duyduğum Küçük Prens sevgisini. Onlarca kez okuduğumuz; kitaplığımızın en güzel yerinde, kalbimizin en temiz odacığında sakladığımız bu kitabın eksik sayfaları olduğundan kaçımız haberdardık tartışılır. Fakat bu habere Küçük Prens’in savunduğu şu masumiyetimizle ve çocuk ruhumuzla deli gibi seviniyoruz hep birlikte şimdi: Kitabın kayıp iki sayfası bulundu!

Önce bir Fransız müzayede evi olan Artcruial’ı, daha sonra uzmanları ve sonunda tüm dünyayı şaşkına çeviren ve heyecanlandıran bu gelişme; kitabın yazarı Saint Exupéry’nin elyazmalarının bulunduğu bir koleksiyonda, Küçük Prens’in daha önce yayımlanmamış sayfalarının taslakları olduğunun keşfedilmesiyle başladı. Artcruial’ın kitap bölümünden sorumlu olan Benoît Puttemans’ın yaptığı açıklamaya göre; Exupéry’nin el yazısı çok okunaklı olmadığı için yazıların çözülmesi uzun sürmüş, fakat bulunan sayfalar hikâyeye politik bir boyut kazandırdığı için çok çok değerli. Dünya basınında açıklandığı kadarıyla, Küçük Prens bu sayfalarda gezegenimizi ziyaret ediyor ve ilk kez bir insanla karşılaşıyor. Bu kişi de bulmaca meraklısı bir adam.

Küçük Prens, dolaşırken ‘Nerede bütün bu insanlar?’ diye düşündü. İlk insanla da yolda karşılaştı. ‘Ah’ dedi kendi kendine, bu gezegendeki yaşam hakkında neler düşünüyorlar, öğreneceğim. Bu adam belki de insan ruhunun elçisi bile olabilir.” Fakat Küçük Prens adamdan pek de beklediği gibi bir cevap alamaz hikâyede. Çok işi olduğunu ve onunla konuşmaya vakti olmadığını söyleyen adama karşılık Küçük Prens: “Tabii ki çok meşgul, diye düşündü. Adam koskoca gezegeni çekip çeviriyor. Yapacak çok işi vardır…’İsterseniz size yardım edebilirim?‘” diye devam eder. “Belki de. Üç gündür boşu boşuna uğraşıp duruyorum. G harfiyle başlayan ve gargara yapmak anlamına gelen altı harfli bir kelime arıyorum.

Ve tam da burada bulunan sayfa sona eriyor. Bazı uzmanlara göre aranan kelime Fransızca’da savaş anlamına gelen “guerre”. Bu teorilerini hikâyenin yazıldığı 1941 (bazı kaynaklara göre 1943) yılında savaş olmasına bağlayarak hikâyenin savaş karşıtı bir boyut kazandığını düşünüyorlar. Kitabın bildiğimiz kısmı için insanlığın gidişatına karşı bir eleştiri olduğunu söylemek yanlış olmaz, bu nedenle bu teori oldukça mantıklı.

Bana soracak olursanız, kitap yazıldıktan bir yıl sonra Küçük Prens isimli uçağıyla Akdeniz üzerinde kaybolan ve bir daha da bulunamayan Exupéry’nin de gökyüzünden bu habere sevindiğine inanabiliriz şu sözlerinden yola çıkarak: “Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım, koyunuyla birlikte beni bırakıp gideli tam altı ay oldu…

Leave a Reply