Bilkent Secrets Fenomeni Burak Aydoğdu Röportajı

1014134_145636812299586_982224578_n

Burak Aydoğdu… Bilkent Secrets‘ı takip edip de bu ismi duymayan yoktur. Hakkında secret bile yazılan bu insanı sizin için bulduk ve röportaj yaptık. Bizim için çok keyifli ve samimi geçen röportajımızı umarım siz de beğenirsiniz. İyi okumalar.

274_21112933397_2044_s

GazeteBilkent: Hangi bölümden mezun oldunuz?

Burak Aydoğdu: İktisat

GB: Neden bu bölümü seçmiştiniz ve neden Bilkent’i seçmiştiniz?

B.A.: Bilkent’i ben seçmedim, babam seçti. Ben mis gibi burslu Yeditepe İşletme öğrencisi olacakken, burssuz Bilkent İktisat öğrencisi oldum. Bir de eşeklik edip hazırlığı şak diye sınavla geçtim.

 

GB: Geçmişe dönecek olursak, üniversite hayatınız boyunca ne gibi aktiviteler yaptınız?

B.A.: En hoşuma giden, rahmetli Barbaros Tansel’in kurslarında yıllarca dans etmek idi. En çok ayrılmakta zorlandığım o oldu Bilkent’te. Sonra Ankara’dan ayrılmak da zor gelmişti. “I hate İstanbul”. Dans dışında, Koza dergisinin kuruluşunda yer aldım. Ancak yönetimiyle anlaşamadım. (Ben yönetimlerle asla anlaşamam) Koca dergide bir tek benim yazımı basmadıkları gibi, “yer kalmadı” gibi abuk bir bahane de sunmuşlardı. Reklam almadan dergi çıkarmaya, hadi alacaklarsa da kapitalizm kokmamasına uğraşıyorlardı. Haliyle o dergi artık basılmıyor :))). Bir kaç kere borsa kulübü kurmaya kalktım. Ama her seferinde başkalarına vermişlerdi ve de en fenası, okulda paralel kulüp kurulmasına izin verilmiyordu. Böyle bir yeri kurmayı en çok hak eden öğrenci benimdir, iddia ediyorum. Ama sistem bozuktu. Şimdi de içimde kaldığı için, mevcut kulüple ilgili projelerim var, ancak lanet olası sektörde kurumlarla pek anlaşamadığım için, bu işler de aksıyor. Ama ileride oralarda olacağım yine :)). Her şey bir yana, çok kötü günler geçirsem de, Bilkent çok değerlidir hayatımda. Hala Ankara’ya yolum düştükçe, gider Kıraç’ta yemek yerim.

GB: Üniversiteye adım attığınız ilk günden bu yana, sizde ne gibi değişiklikler oldu? Neler kazandınız?

B.A.: İlk adım attığımda sağlam bir kültür şoku. Karadeniz’den Bilkent’in göbeğine gelince böyle oluyor. Atlatmam 1 sene aldı. Burada ciddi bir “görgü” elde ediyorsunuz. Malum, görgü, “görmekten” gelir. Çok görüyorsunuz, çok görgünüz oluyor :)). Bilkent bir okuldur. Hayat okuludur yani…

GB: Üniversite hayatınız boyunca yaşadığınız ilginç bir olayı bizimle paylaşabilir misiniz?

B.A.: Şu sıralar Bilkent Efsanesi diye anlatılan bir olayı anlatayım. Yurt numarasını tam hatırlamıyorum ama Yurtlar Müdürlüğünün olduğu binada bir çocuk kafayı yiyor, çırılçıplak soyunup yurtlar sokağında koşmaya başlıyor. Buraya kadarını ben görmedim. Benim olaya dahil olduğum sahnede, yurdun önü polis otosu doluydu. Herhalde kavga falan çıktı dedim. İçeri girdim. Kapıda yurt görevlisinden olayı öğrendim. Kendimi gülmemek için zor tutarak, merdivenlere doğru yürürken, polisin sorgu yaptığı odanın yanından geçiyorum. O sırada duyduğum cümle (sorgulanan öğrenciye): “Söyle!!!! Tam olarak ne gördün!!! Söyle!!!!”. Bunu duyunca koşa koşa dışarı fırladığımı ve anıra anıra güldüğümü hatırlıyorum. Çırılçıplak soyunan bir çocuktan ne görülmüş olabilir :))))). Özetle, olay efsane değildir, gerçekten yaşanmıştır. (Not: Çocuk mühendis idi)

GB: Bilkent’i 3 kelimeyle tanımlayın desek, hangi kelimelerle tanımlardınız?

B.A.: Benim için; Okan Üçer, Barbaros Tansel, Sex.

GB: Bilkent mezunu olmak size ne gibi bir fayda sağladı?

B.A.: Öncelikle Bilkent mezunu olmanızın iş hayatında hiç bir faydası yok. En azından bizim sektörümüzde. Borsacı olarak hiç bir artısı yok. Üstelik bir sürü ezik yüzünden eksileri var. Erişemedikleri şeylere kin duyan insanlarla karşılaştım. Kötü kalpli insan kıskanır ve kin duyar. İyi kalpli insan “gıpta” eder. Bilkent’in kattığı şey şudur: Bilkent bir vizyon kazandırır. Öncelikle ekonomik olarak ne hayatların yaşandığını görürsünüz, sizi artık standart maaş kesmez. (Benim bir türlü şirket düzenine uyamayıp, sonunda bağımsız olmamın nedeni de budur) İkincisi, “kaliteli insan” nedir görürsünüz. Kalitesizi sizi artık kesmez. Üçüncüsü, Bilkent ruhu diye bir şey var. Bunu size aşıladıkları anda, okul ile aranızda kopmaz bir bağ oluşuyor. O ruhu sürdürüyorsunuz. O medeniyeti arıyorsunuz devamlı. Son olarak, Bilkent hakikaten bilim adamı yetiştiriyor. Buradan mezun olup, ileride paper yazmakta sıkıntı çeken pek yoktur.

GB: Bilkent Secrets’a yazdığınız yorumlarla kampüs içinde tanınırlığınız var. Sizi Bilkent Secrets’e mezun olarak iten sebep ne?

B.A.: İşin açıkçası, kampüste bilindiğimi son zamanlarda duydum. Öyle olsun diye bir amacım yoktu. Zaten yazdıklarım çok ağır gerçekler. İyi bir imaj sunmuyorum. Kimse bunu bilineyim diye yapmaz. Daha ziyade, kişi, kendisi olmaktan hoşlanıyordur ve kendisini acımasızca aşırı dozda sunuyordur etrafa. Bendeki bu sanıyorum. Yine de bilinmek de güzel tabii… Ancak benim hedefim, kendi mesleğimde bu bilinirliğe ulaşmak. Canlı yayında çok canlar yakacağımı söyleyebilirim. Zaman içinde görürsünüz :))).  Mezun olarak ne iter beni? Çünkü hiç bir Bilkentli, mezun falan olamıyor. Ruhunuzu okulda bırakıp, bedeninizle hayata atılıyorsunuz. Size oradan, mezunlar sanki dışarıda gibi gözüküyor olabilir. Mezunlar açısından öyle değil. Keşke (ben Ankara’da olmasam da), okuldaki tüm kurslar, salonlar vb. her yer, öğrencilere olduğu kadar mezunlara da açık olsa. Gerçi Barbaros Hocayı kaybettik ama, Ankara’da olsam, dans edeceğim tek yer Bilkent olurdu yine. Ama böyle bir şansımız yok. Buradan şikayetimi gerekli makam sahibi kişilere sunuyorum.

Burak Aydoğdu ile ilgili Bilkent Secrets'taki gönderilerden biri...

Burak Aydoğdu ile ilgili Bilkent Secrets’taki gönderilerden biri…

GB: En beğendiğiniz secret ve secret yorumu nedir?

B.A.: Beğendiğim secret yok. Kendi yorumlarım. Evet ukalayım.

GB: Admine söylemek istediğiniz birkaç şey var mı?

B.A.: İyi fikir!!!!! Şerefsizim ben de düşünmüştüm bunu yapmayı :)))). Ama troll olmak daha zevkli. Daha doğrusu insanlar troll olduğumu düşünüyor. Anlattığım pek çok şey gerçek. Hatta bir kaç kişi, bunun gerçek olduğunu fark etti, çünkü kendileri aynen öyle yaşıyor :))).

GB: Son olarak Bilkent öğrencilerine mezun olarak tavsiyeleriniz nelerdir?

B.A.: Pek çok öğrencinin maaşlı iş hayali kurduğunu gördükçe kahroluyorum. Amacınız maaş almaksa, Bilkent’te kasmaya gerek yok. Caf Cuf üniversitesinden çıkan da sizin gibi bankacı falan olup, beraber yükseliyor. Okulda elde ettiğiniz vizyonla girişimci olmanızı öneririm. Bir kere muhakkak masterda yurtdışına gidin, mümkünse doktora da yapın. İş hayatına atılacaksanız, doktora sonrası atılın. Düşük maaşla yıllarca sürüneceğinize, doktora yaparak sürünün. En azından iyi rakamla başlarsınız ve pozisyonunuz iyi olur. Muhakkak şahsi projeleriniz olsun. Başkasına çalışarak zengin olunmaz.

GB: Teşekkür ederiz.

B.A.: Asıl ben teşekkür ederim.

Leave a Reply