“TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda yer alan Cumhuriyet Kitapları standında Kılıçdaroğlu, ”Ergenekon” davası kapsamında tutuklu yargılanan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan ve Odatv davasının tutuklu sanıklarından gazeteci Soner Yalçın’ın kitaplarını imzaladı.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı kitap fuarında Ergenekon kapsamında tutuklu yargılanan bazı vekillerin ve gazetecilerin kitaplarını imzaladı. Sayın kılıçdaroğlu’nun amacının milletvekili yahut gazeteci kimliklerine sahip bu tutuklulara manevi destek vermekten daha öte olduğunu düşünüyorum. Buradaki gaye, Ergenekon davasını siyasallaştırmak hatta maalesef bir adım daha öteye gidip o davayı sahiplenmek gibi görünüyor.
Türkiye son 60-70 yılını demokratikleşmeye adamış bir ülke lakin bu süreç ülkemiz için çok da kolay olmadı. Askeri vesayet yani ülkenin gayrimeşru hamileri ellerine geçen her fırsatta muzaffer olmayı başarmış(!) darbe girişimleri başarıyla son bulmuştur. Umarım artık tarih tekerrür etmez diyenlerdenim ben fakat Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon’un tutuklu sanıklarının kitaplarını imzalaması bana 9 Subay Olayı’nı hatırlattı. Bu olay Demokrat Parti iktidarında 60 cuntasından 3 yıl önce gerçekleşe bu olayda Samed Kuşçu adlı binbaşı yetkilileri bu cunta faaliyetinden haberdar etmiş fakat açılan dava sonucunda Samed Kuşçu hariç diğer 8 cuntacı delil yetersizliğinden serbest bırakılırken Samed Kuşçu ise orduyu isyana tahrik suçundan mahküm edilmiştir.
9 Subay Olayı’nın Perde Arkası ve CHP ileİlişkisi
Dava sürecinde CHP’nin tutumu Maalesef demokrasi kültürüyle bağdaşmamanın ötesinde adeta cuntacıların ekmeğine yağ sürer cinsten olmuştur. Deliller karartırmış, bir araya gelinip nasıl ifade verileceği kararlaştırılmıştır. Çok daha kötüsü de bu 9 subaydan Samed Kuşçu hariç diğer 8’i için CHP tarafından 20’den fazla avukat tutulmştur. Dönemin CHP İstanbul İdare Kurulu üyelerinden Cemal Yıldırım da cunta faaliyetinin başındaki isimlerden biri olmuştur. Şimdi geriye dönüp baktığımızda CHP’nin yaptığı bu yanlışın ülke için ne kadar büyük sorunlara yol açtığını görebiliyoruz. Tarih silsilesi içinde belki bu cuntacılar bir siyasi parti tarafından bu denli desteklenmeyip hak ettikleri cezayı alsalardı; 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ya da 28 Şubat bizim için hiç bir anlam ifade etmeyen tarihler olarak kalırlardı ama maalesef bu tarihler demokrasiye vurulan baltalar, özgürlüğü zincirleyen tarihler olarak hepimizin aklına kazındı.
Kılıçdaroğlu Yanlış Mı Yaptı?
Haklarında çok ciddi suçlamaların yapıldığı ve doğruluğu kesinleşen bazı kaynakların da olduğu böylesine geniş çaplı bir davanın tutuklu sanıklarıyla arasına niçin sınır koymadığını anlamakta ciddi anlamda zorlanıyorum. Önce bazılarının vekil yapılması ardından başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere bir çok parti mensubunun bu davayı ve davalıları bu denli savunması ve tutuklu sanıkların yanında saf tutması ne siyasi açıdan ne de etik değerler açısından kabul edilebilir değil. Hele ki Türkiye gibi son 60 yılının hiçbir 10 yılını darbe ya da muhtırasız geçirmemiş bir ülkede darbecilikten ya da darbeye teşebbüsten yargılanan insanların tarafında olmak istatistiki açıdan dahi alınmaması gereken bir risktir. Umarım CHP ve Kılıçdaroğlu tarihlerini daha iyi okurlar ve geçmişte yaptıkları hataları yapmaktan artık vazgeçerler yok eğer geçmişte yaptıklarının da hata olmadığını düşünüyorlarsa o zaman siyasi çizgilerini hala bozmadıkları için bir tebriği hak ediyorlar.
http://www.ensonhaber.com/kilicdaroglu-bu-kitap-hapishane-tarihinin-basyapitidir-2012-11-25.html