İsmail Noyan: Öncelikle, bu projemde destek verdiğiniz ve görüşme talebimi kabul ettiğiniz için İsmail Noyan olarak teşekkürlerimi sunarım. Kısaca projemden bahsedecek olursak siyasi partilerimizin gençlik kolları başkanlarıyla ya da gençlik kolları gibi faaliyet gösteren diğer organizasyonlarıyla, vakıflarıyla röportaj yapmaktır. Projemize destek veren tüm katılımcılara aynı soruları sorup; onların görüşleri çerçevesinde farklı yorumlar almayı ümit ediyoruz. Bu röportajlar sayesinde hem gençlerin partileri ve partilerin düşüncelerini daha yakından tanıma fırsatı bulmalarını sağlamayı hem de aynı olaylara nasıl farklı pencerelerden bakılabileceğini göstermeyi amaç ediniyorum.
İlk olarak kendi ağzınızdan özgeçmişinizi anlatır mısınız?
Utku Reyhan: Ben 1985 Rize Çamlıhemşin doğumluyum ama Ankara’da büyüdüm ilk ve orta öğrenimimi Ankara’da tamamladım üniversite olarak da önce Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama eğitimi aldım bir süre. Sonrasında Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya’nın Felsefe bölümünden geçtiğimiz yıl mezun oldum. 2002 yılından beri yani 10 yıldan bu yana İşçi Partisi’nin içerisinde, gençlik kollarının çeşitli faaliyetlerinde ve kademelerinde görevler aldım şu anda da İşçi Partisi Öncü Gençliği’n Genel Sekreteri ve İşçi Partisi’nin merkez karar kurulunda gençliği temsilen, partinin en üst karar organında bulunuyorum.
Siyasetle ilk tanışmanız nasıl oldu ve niçin aktif siyasette bulunmayı tercih ettiniz?
Utku Reyhan: Daha öncelerinde yani ortaokul ve lise başlarında Fethullahçı idim. İşte ışık evleri falan oralarda bulunduk. Radikal ve İslamcı görüşlerim vardı fakat daha sonra oradaki çeşitli ikiyüzlülükleri gördükçe oranın siyasi çizgisini anlamaya başlayınca fikirlerim değişmeye başladı. Özellikle Atatürk karşıtı bir tutum vardı bu durum bende yavaş yavaş rahatsızlığa neden oldu. Sol fikir, sol düşüncelerle yavaş yavaş tanışmaya başladım. Bir lise öğretmenimin, tarih öğretmenimin, Köy Enstitüleri üzerine dönem ödevi vermesiyle o konuyu araştırmaya başladım. Sol sosyalizm ve Atatürkçü fikirler bende yavaş yavaş yeşermeye başladı. Çeşitli sol yayınları, gurupları takip ettim ve en doğrusunun İşçi Partisi olduğunu düşündüm; hemen de üyelik başvurusunda bulundum ve gazi üniversitesine başlar başlamaz da aktif olarak görev almaya başladım. Aktif olarak görev alıyorum çünkü vicdanen rahatsız olduğum çok şeyler var. Biz Afrika’da kemikleri sayılan çocuklardan bile rahatsızlık duyuyoruz. Bu kadar yoksulluğun açlığın yada adaletsizliğin, işsizliğin olduğu bir yerde sadece kendini kurtarmak kendin için yaşamak gibi değerler bizi tatmin etmiyor. Kendi kendimizi kurtarmamız belki mümkün ama o zaman bile birçok insanın sırtına basarak birçok insanın uğradığı haksızlıkları görmezden gelerek bunu yapıyor oluruz. O yüzden bütün bunlara ancak benim gibi düşünen diğer insanlarla bir araya gelerek karşı koyabileceğimi biliyordum. Hem okulumda hem Ankara’da hem Türkiye’de hem de dünya çapında örgütlenerek; okuduğum okuldan başlayarak bütün haksızlıklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere ve eşitsizliklere karşı çıkmak için örgütlendim ve 10 yıldan bu yana da kendi adıma bunun mücadelesini yürütüyorum.
Aile üyelerinizden herhangi birinin siyasetle ve siyasi partilerle organik bir bağı var mı ve bu durum sizin siyasete atılmanızda ne derece rol oynadı?
Reyhan: Siyasi görüşleri var elbette her yurttaşın olduğu gibi ama bir parti ya da siyasi akımla doğrudan bir bağları yok. Bununla birlikte benden farklı olarak muhafazakâr mütedeyyin insanlar. İlk başlarda bana biraz karşı çıktılar fakat zamanla onlarda alıştılar yani hak verdikleri destek verdikleri de oluyor.
Siyasetin yerelden başladığına inananlardan mısınız? İyi bir siyasetçi olmayı hedeflemiş bir genç, siyaset bilimi okumak zorunda mıdır yoksa kendini yerel yönetimlerde geliştirmesi daha mı uygundur. Hemen hemen her meslek dalı için yapılan alaylı mektepli ayrımında hangi tarafın savunucususunuz?
Reyhan: Bence asıl olan pratiktir. Hayatın içinden gelerek yapmaktır çünkü zaten siyaset tarihine baktığımız zaman çok siyaset bilimi okumuş insanaların siyasetle uğraştığını görmüyoruz. Washington, Mustafa Kemal, Charles de Gaulle gibi dünya siyasetini etkilemiş liderler devlet adamları bir biçimde farklı bir takım gelişmelerin sonucunda siyasete ilgi duymaya başlıyor ve bir biçimde örgütleniyorlar ve o şekilde siyasette bulunuyorlar. Bununla birlikte bu meseleyi okuldan itibaren kavramak belli yönlerden faydalı olacaktır ama şu da var ülkemizdeki siyaset bilimi bölümleri ve de genel olarak üniversitelerimizin sorunudur bu açıkçası: memur ya da meslek insanı yetiştiriyorlar. Liderler ya da siyasetçiler fikir adamlarından çok bürokrat teknokrat yetiştiren KPSS ile kamu yönetiminin belli yerlerinde görev almaları için insan yetiştiren bir konumda; alanın inceliklerinden çok biraz piyasaya ya da kendi hayatını kazanmasına yönelik bir eğitim anlayışı var. Genel olarak toparlarsak esas olan pratiktir yani insanın kendi yaşantısından ilham almasıdır. Benim babam işçidir dar gelirli bir aileden geliyoruz bu yüzden de kendim gibi kendi sınıfıma ait olan işçi sınıfına ait olanlar için ya da köylülerin iktidarı için mücadele etme gereğini sırf bu sınıfsal konumumdan ötürü edindim yani siyaset bilimi okusaydım şüphesiz daha olumlu etkileri olacaktır ama siyaset biliminin temel kaynaklarını da elimizden geldiğince zaten okumaya gayret ediyor kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.
Gelecekte de aktif siyasetin içinde bulunmak istiyor musunuz?
Reyhan: Bizim partide şöyle öğretilir zaten: devrimcilik ya da siyaset bir öğrencilik heyecanı, romantik bir hayalin ötesinde yaşam boyu yapılacak bir şeydir. Bizde avukat olsanız da mühendis olsanız da doktor olsanız da işçi olsanız da her ne olursanız olun bulunduğunuz alanda siyaset yürütmek örgütlü olmak hem kendi çevrenizi hem kitleyi örgütlemek kitle hareketini yükseltmek esastır. Dolayısıyla önümde bir takım seçenekler duruyor. Felsefe bölümü mezunuyum böyle bir meslek dalı olmasa bile ülkemizde gazetecilik yazarlık ya da öğretmenlik gibi seçenekler duruyor fakat gazeteci olsam da politik bir gazeteci olacağımdır, örgütlü olacağımdır. Öğretmen olsam da hem partili hem sendkalı bir biçimde devrimci mücadeleyi yürüten bir öğretmen olacağımdır. Sıradan bir yaşam, mücadele dışında bir yaşam hem benim hem de İşçi Partililer için çok söz konusu değildir.