Sandık Kirli İşleri Aklamaz

Kazanan ''çalıyorlar ama çalışıyorlar da'' siyaseti oldu..

Kazanan ”çalıyorlar ama çalışıyorlar da” siyaseti oldu..

Başlamadan önce..

Seçim kazanmak önemlidir asla küçümsenemez halkın tercihine saygı duymak şarttır..

Ama seçim kazanmak demek her konuda haklı çıkmak anlamına gelmez.Haklı olmak başka bir şeydir..

Yazımı yazmak için masaya oturduğumda aklımda iki konu vardı ya partilerin seçim sonucunu değerlendirecektim ya da cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkındaki öngörülerimi yazacaktım.

indir (1)

Kazanan ötekileştirme siyaseti oldu..

Sonra biraz medya’ya baktım,tartışma programlarına,twitter’a falan baktım sanki daha birkaç hafta önce yolsuzluklar açığa çıkmamış gibi,sanki başbakan olan zat ölen bir çocuğun annesini öfkeli kalabalıklara yuhalatmamış gibi davranıyordu birçok insan..

Genel olarak ‘seçim bitti kavga bitti’ havası hakimdi.

Şaşırdım ‘durun bir dakika bu bu büyük iddiaların hiçbirinin henüz aksi ispat edilemedi ki’dedim kendi kendime..

Kavga bitmemişti yani henüz..

Baktığımızda şu an medyada tam bir algı yönetimi yapılıyor.

”Tayyip Erdoğan mutlaka cumhurbaşkanı olacak orası kesin acaba AKP’nin başına kim geçecek?” tartışmaları almış başını gidiyor,bu sayede hem yolsuzluklar unutturulmaya çalışılıyor hem de diğer cumhurbaşkanı olabilecek muhalif seçenekler saf dışı bırakılmaya çalışılıyor.

İlla AKP’den çıkan bir isim cumhurbaşkanı olacak şeklinde deyim yerindeyse bilinç altlarına mesaj ‘pompalanıyor.’

Çok garip.

Adı bu kadar kirli işlerle anılan bir partiden cumhurbaşkanı çıkabilir mi çıksa da halkın ”%55’lik kesimi” onu tanır mı bilemem.

Şu an derdim bu değil.

Beni,Tayyip Erdoğan mı cumhurbaşkanı olacak o giderse Abdullah Gül mü başbakan olacak meselesi hiç mi ama hiç ilgilendirmiyor.

AKP’nin geleceği de zerre umrumda değil.

Beni şu an ilgilendiren tek şey ülkemin içine sokulduğu durum.Bu içine sürüklendiğimiz durumu daima hatırlamalı bir an olsun unutmamalıyız.

Bugün memlekette  ortaya çıkan manzaraya bakarsak ideal demokrasi standartlarının neresinde kalıyoruz?

Hesap veren şeffaf devlet algısının yanından geçebilecek halde miyiz?

Hakkınızı aramak için kapısını çalacağınız savcıların, hâkimlerin, valilerin, polislerin, askerlerin, istihbaratçıların, müsteşarların, danışmanların, bürokratların, milletvekillerinin, bakanların adlarının karıştığı olayları gözlerinizin önüne getiriniz.

Çok zor, değil mi?

Çok büyük acılar var yaşanmış, değil mi?

Moralinizi bozmak gibi olmasın ama dünyada herkes bizim gibi yaşamıyor.

Can yaktıkları hâlde sorumluluk makamında oturanlar ıslık çalarak görevlerine devam edemiyor.

Siyasetçiler, kamu görevlileri, vatandaşına kendisini değersiz ve eşit olmayan bir varlık gibi hissettirme hakkına sahip değiller..

Biliyorsunuz başbakan balkon konuşmasında oldukça güldüren bir espri yaparak ‘Batının özlemini duyduğu demokrasi bizde var bizde’ dedi..

Ben de biraz bizdeki demokrasiye özlem duyan batı’nın geçmişini inceledim..

Karşıma bunlar çıktı..

• Ukrayna Başbakanı Mikola Azarov ve hükümet, Ukrayna´da devam eden protesto gösterileri sebebiyle istifa etmek zorunda kaldı. (2014)
• Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis, kasım ayında bir alışveriş merkezinin çatısının çökmesi sonucu 54 kişinin ölümüne neden olan faciadan bir hafta sonra “Yaşanan trajediyle ilgili siyasi sorumluluğu üstlendiğimi ve başbakanlık görevimden istifa ettiğimi duyuruyorum” diyerek görevini bıraktı. (2013)
• Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan, doktora tezinde intihal yaptığı ortaya çıkınca istifa etti. (2013)
• Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas, yardımcısı ve sevgilisi olduğu söylenen Jana Nagyova´nın adının yolsuzluk skandalına karışmasının ardından istifasını açıkladı. (2013)
• Danimarka Adalet Bakanı Morten Bödskov, parlamentoya yanlış bilgi verdiği için istifa etti. (2013)
• İtalya Spor Bakanı Josefa Idem Idem, yanlış mal beyanında bulunması üzerine istifa etti. (2013)
• Fransa Bütçe Bakanı Jerome Cahuzac, vergi kaçırmak suçundan hakkında soruşturma açılınca istifa etti. (2013)
• İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, hakkındaki yolsuzluk davası nedeniyle istifa etti. (2012)
• Fransa Dışişleri Bakanı Michèle Alliot-Marie, 2010’da ayaklanma hareketinin yeni başladığı sıralarda Tunus’a yaptığı seyahatlerle ilgili olarak eleştiriler üzerine istifa etti. (2011)

• İsveç Maliye Bakanı Mona Sahlin, Toblerone çikolata almak için devlet kasasından 60 TL kullandığı için görevini bıraktı. (2010)

• İsveç Ulaştırma Bakanı Maria Borelius, vergi yolsuzluğu yaptığı ve evinde sigortasız dadı çalıştırdığı için istifa etti. (2006)
• Fransa İşbirliği Bakanı Michel Roussin, kamu malını kötüye kullandığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılmadan önce istifa etti. (1994)

• Fransa Sanayi Bakanı Gérard Longuet, Saint-Tropez’deki villası ve Cumhuriyetçi Parti’nin finansmanı konusunda hukuki inceleme başlatılması üzerine istifa etti. (1994)

Gerçekten sağlam espriydi ama..

 

 

Leave a Reply