AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İslam dinine karşı olumsuz ve sert tavırlarıyla tanınan Hollanda Wilders Özgürlükler Partisi’nden Barry Madlener ile Brüksel’deki Türkiye – AB KPK toplantısı sırasında karikatür krizi yaşadı.
Avrupa Parlamentosu’nun ev sahipliği yaptığı, 67’nci Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısı sırasında meydana gelen krizin ortaya çıkış nedeni, aynı zamanda Avrupa Parlamentosu üyesi de olan Madlener’in toplantı sırasında birden ayağa kalkarak çerçevelettirdiği, Türk karikatürist Bahadır Baruter’in Penguen dergisinde hoca ve cemaatini betimleyerek çizdiği karikatürü Egemen Bağış’a vermek istemeseydi.
Bilinçli ve kasıtlı olarak yapılan bu hareket karşısında Egemen Bağış soğukkanlılığını başlarda korumaya çalışmış ancak Madlener’in ısrarla karikatürü vermek istemesi yüzünden sakinliğini kaybetmiştir. Olayın büyümesini istememiş olmasından mıdır ya da tecrübesizlikten midir bilinmez ancak, KPK Eş Başkanı Sn. Demirkan, karikatürü bir hızla Madlener’in elinden almıştır. Bu duruma daha fazla kayıtsız kalamayan Bağış, Demirkan’a karikatürü almamasını söylemiş ve oradaki ünvanını (AB Bakanı ve Başmüzakereci) bir kenara bırakarak, ülkesinin küçük duruma düşürülmeye çalışılmasına fırsat vermemek, İslam’ı kirli propaganda oyunlarına alet ettirmemek için aklından geçenin dudağından çıkmasına müsaade etmiş ve “You can take your cartoon and put it in your appropriate place” yani kibarca “Karikatürünüzü alıp münasip bir yerinize koyunuz!” demiştir.
Ancak işin “Vatanını korudu, vatandaşlık görevini yaptı. Çok da iyi oldu, Madlener’e haddini bildirdi.” tarafını geçip, siyasi yani diplomatik kısmına gelirsek, Egemen Bağış’ın bu tavrı doğru muydu? İslam’a ve Türklere karşı tutumunu ve düşüncelerini açıkca dile getiren ve bundan hiç rahatsızlık duymayan birine karşı ne yapmalıydı?
Öncelikle AB Bakanı ve Başmüzakereci sıfatı ile bulunduğu o toplantıda yaşanan ne olursa olsun soğukkanlılığını korumayı başarabilmeliydi. Böyle fevri bir çıkış yaparak Madlener’in eline koz verdi ve onu haklıymış gibi gösterdi. İkincil olarak, toplantı sırasında Madlener söz alarak “Türkiye, AB’ye ait değildir. Türkiye’nin geri kalmış İslami bir ideolojisi var ve bu AB’ye ait bir durum değildir” demiştir. Madlener ayrıca “İslam ve özgürlük bir arada yer alan iki kavram olamaz” diyerek bizim bağnaz olduğumuzu düşündüğünü açıkca belli etmiştir. Bu söylemin üzerine de, Madlener’in kışkırtma çabalarını boşa çıkarmak adına karikatürü alıp, teşekkür ederek konuyu kapatma yoluna gidebilirdi. Böylece, hayata at gözlükleriyle bakmadığımızı, bağnaz olmadığımızı ve espri anlayışına sahip bir millet olduğumuzu da göstermiş olurdu. Üçüncül ve son olarak da, ne olursa olsun, üslup konusunda daha dikkatli olmalıydı. Kullandığı kelimeleri özenle seçmeli ve saygısını korumalıydı. Had bildirmeye çalışılırken insan kendisine saygısını kaybetmemeli.