Yarın Çağlayan Adliyesi’nde Oda Tv davası görülmeye devam edilecek. Soner Yalçın 11 Şubat 2011’de tutuklanmıştı. Kaba bir hesapla yaklaşık 1 yıl 9 aydır içeride. Soner Yalçın ile beraber Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız ve Doğan Yurdakul da tutuklanmışlardı. Doğan Yurdakul 66 yaşındaydı ve içeride 10 gün kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Davanın ilerleyen duruşmalarında önce Müyesser Yıldız bırakıldı. Ardından TÜBİTAK’tan bir rapor istendi. O rapor gelmek bilmedi. Hakimler Oda tv’nin ODTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi ve ABD’li yabancı bir kuruluştan aldığı inceleme raporlarını dikkate almadı. Ardından 1 ay içinde gelmesi gereken rapor 6 ayda anca geldi. Bu arada 2 duruşma rapor gelmediği için ‘tutukluluklarının devamına’ kararıyla sonuçlandı. Ardından rapor geldi. Peki bu rapor ne diyordu?

1-) Sanıkların bilgisayarlarında uzaktan virüsle dosya atılmasına imkan sağlayan zararlı yazılımlar bulunmuştur.

2-) Bu zararlı yazılımların aktif hale geldiği ve birileri tarafından kullanıldığı belirlenmiştir.

3-) Bilgisayarda uzaktan atılan ve atıldığı anda kendini imha eden dosyaların izlerine rastlanmıştır.

4-) Söz konusu iddianamede suç unsuru bulundurduğu iddia edilen belgelerin ve dosyaların hiçbirisi bilgisayarın kullanıcıları tarafından oluşturulmamış hatta açılmamıştır.

Aslında her şey gayet açıktı. Bu dosyalar bu sanıklar tarafından oluşturulmamıştı. Hatta bu bilgisayarda uzaktan yazılıma imkan veren zararlı yazılımlar vardı ve bunlar aktive edilmişti. Uzaktan atılan ve atıldıktan sonra kendini imha eden dosyalar vardı. Daha ne demeliydi rapor acaba bu adamlar masum demek için. Ancak mahkeme daha kesin bir dil kullanın dedi(Daha ne kadar kesin olabilecekse). Ek rapor istendi. Ağızlara bal çalmak için de Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan serbest bırakıldı. Ek rapor TÜBİTAK’tan beklenmeyen bir hızla bir ayda geldi. Peki bu rapor ne diyordu?

1-) “(…) yazar alanında ofis kullanıcı ismi “soner” olan dokümanların (bkz. EK-2) yüksek ihtimalle “Soner Yalçın” isimli şahsa ait farklı bir bilgisayarda oluşturulduğu, yazar alanında “Barış” yazan dokümanların da (bkz. EK-2) yüksek ihtimalle “Barış Pehlivan” isimli şahsa ait farklı bir bilgisayarda oluşturulduğu ve daha sonra ilgili bilgisayarlara CD/DVD, USB tarzı veri depolama cihazları ile taşındığı değerlendirilmektedir”

Yani EK-2’deki dosyalar Soner Yalçın ve Barış Pehlivan tarafından oluşturulmuştu. İyi de suç unsuru olduğu iddia edilen tüm dosyalar ve belgeler EK-2’de değil EK-1’deydi. Peki bilirkişi EK-2’yi niye inceledi? İşte orası belli değil. Yani iddianamede bile yer almayan EK-2 dosyasındaki suç unsuru bulundurmayan dosyaların sanıklar tarafından oluşturulmuş olması hiç bir şey değiştirmeyecek.

2-) Peki suç unsuru olduğu iddia edilen bu EK-1 ile ilgili ne deniyor ek raporda. “Delil 1,2 veya 3 bilgisayarlarında oluşturulmuş veya değiştirilmiş olma ihtimali çok düşüktür. İncelemeye konu olan EK-1 dosyaları değerlendirildiğinde oluşan kanaati kuvvetlendirmektedir.“(Ek rapor syf 16)

Daha ne desin? Umarız mahkemenin istediği ‘kesin dil’ budur.

Leave a Reply