park-geun-hye.jpg.size.custom.crop.1086x719

Gün geçmiyor ki ülkece “Yok artık!” dedirten bir olay daha yaşamayalım. Portakal bıçaklayarak eylem yapan vatandaşımızdan tutun da referandum süreci için verilen demeçlere kadar oldukça renkli bir gündemimiz var. Böyle bir durumda da insan “Acaba bizimki gibi hareketli bir gündeme sahip başka bir ülke var mıdır yoksa bu konuda kimse elimize su dökemez mi?” diye düşünmeden edemiyor. Bizimki kadar olmasa da gerek nükleer silah tehditlerinin havada uçuşması olsun, gerek birtakım tarikatların ülke yönetimine karışması olsun, oldukça ilginç günlere tanık olan bir ülke daha var: Güney Kore. Ben de bu yazımda bu ülkede yaşanan skandallar dizisine kısaca değinmek istiyorum.

Öncelikle hikâyemiz için bir odak figüre ihtiyacımız var, o da 2013 yılında göreve gelen ülkenin ilk kadın devlet başkanı Park Geun-hye.  Babası Park Chung-hee, ülkenin 3.devlet başkanı. Aslına bakarsanız odak figürümüz oldukça travmatik bir çocukluk geçiriyor. 1974’te Park’ın annesi, aslında babasını öldürmeyi amaçlayan bir Kuzey Koreli ajanın suikastına kurban gidiyor. Bu noktada hikayemize ikinci ana karakterimiz dahil oluyor. Hrıstiyanlık, Budizm ve Çendoizm dinlerinin karışımını esas alan Ebedi Yaşam Kilisesi’nin kurucusu Choi Tae-min, Park’a annesinin ruhunun kendisiyle iletişime geçtiğini ve kızına rehberlik etmesini istediğini söylüyor. Böylelikle Choi, Park’ın mentörü olmuş oluyor. Choi’nin kızı Choi Soon-sil de Park’ın arkadaşı oluyor. 1979’da Park’ın babası, kendi istihbarat servisince öldürülüyor, hatta gerekçe olarak da Choi ailesiyle olan bağı gösteriliyor. Anne babasını kaybetmiş olan Park’ın da Choi ailesiyle olan yakınlığı böylelikle başlamış oluyor.

Diyeceksiniz ki “Çocukluğunda devlet başkanının edindiği arkadaşı neden umrumuzda olsun ki?” Hikâye aslında tam olarak da bu yüzden ilginçleşiyor. Küçük Park, o sıralarda 42 yıl sonra bu arkadaşlığının başına bela olacağını aklına bile getiremezdi büyük ihtimalle. Hikâyemize devam etmeden önce de Choi Tae-min 1994 yılında vefat edince tarikatın başına kızı Choi Soon-sil’in geçtiğini de belirtelim. Choi kızını Güney Kore’nin en prestijli üniversitelerinden birisine, kızının zayıf başvurusuna rağmen politik bağlantıları sayesinde sokmayı başarınca, halk isyan etmiş ve devlete karşı yolsuzluk davası açılmıştı. Choi ve kızının Almanya’ya kaçarken arkalarında bıraktıkları tablet de davanın anahtarı oldu. Neler neler yoktu ki tabletin içinde, başkanlığa ait gizli belgeler, konuşmalar… Choi, devlet bağlantılarını kullanarak kendisinin iki kâr amacı gütmeyen kuruluşu için büyük şirketlerden “bağış” toplamakla suçlanırken, Park da görev yetkilerini kötüye kullanmaktan suçlandı, nitekim Choi’yle paylaştığı iddia edilen bilgiler arasında Kuzey Kore’yle ilgili gizli belgeler de yer alıyordu. Choi’nin Park’ın tüm konuşmalarını hazırladığı, başkanlık konutunda şaman ayinleri yaptıkları, hatta Choi’nin Park’ın  bedeni üstünde tam bir kontrole sahip olduğu gibi sürreal iddialar ortaya atıldı. Tabii, Park’ın bedeninin kimin kontrolünde olduğunu bilmemizin bir yolu yok ama ülkelerinin yıllardır bir tarikat liderinin etkisiyle yönetildiğinin ortaya çıkması, Güney Kore halkının sokaklara dökülüp Park’ın görevden alınmasını istemeleri için yeterli oldu.

140728-south-korea_0

Komplo teorisi olmadan hikaye çok sıkıcı olurdu değil mi? Eh, o zaman hemen bir tane gelsin. 16 Nisan 2014’te ülke çok büyük bir felakete şahit olmuştu, Sewol adlı feribot batarak çoğu lise öğrencisi 300’den fazla yolcunun ölmesine yol açmıştı. Felaketten sonraki 7 saat boyunca Park’tan haber alınamamıştı. Ülkesinin kendisine en çok ihtiyaç duyduğu bir anda başkan nerede olabilirdi? İddialara göre, bu tarih güneş  takviminde Choi Tae-min’in 20. ölüm yıl dönümü olduğu için feribot bilerek batırılmış, ölen çocuklar da yapılacak tören için kurban işlevi görmüş. Park da o 7 saat boyunca törendeymiş. Sakın gülmeyin ya da “Yok artık!” demeyin. Bu iddia ciddi olarak Güney Kore’de hala tartışılıyor.

gettyimages-631502928_slide-8c2f973583a3f91937984d6eb0d5a5c45a13270f-s900-c85

Hikâyeye son bir sürpriz unsuru eklemesek olmazdı tabii. Samsung grubunun iki alt şirketi Samsung C&T ile Cheil Industries, 2015’te birleşme yoluna gitmek istediklerini açıklamışlardı. Bu hamlenin, Samsung Yönetim Kurulu Başkanı komada olduğundan ötürü şimdilik onun yetkilerini kullanan oğlu Lee Jae-young’un elini güçlendireceği belirtilirken, şirketlerin birçok hissedarı teklife karşı çıkmıştı. Her şeye rağmen iki şirket birleşmişti. Şimdiyse Lee Jae-young tutuklandı. Neden mi? Lee’nin Choi’nin iki kuruluşuna yaklaşık 36 milyon dolar bağışta bulunduğu, ayrıca Choi’nin kızının Almanya’daki binicilik eğitimi için de maddi destekte bulunduğu ortaya çıktı. Her ne kadar Samsung bunlar karşılığında bir yardım görmediklerini açıklasa da, birleşme sürecinde Park ve Choi’den destek alabilmek için rüşvet vermekle suçlanıyorlar.

Hikâyedeki aktörleri, yeri ve zamanı değiştirirsek aslında birçok olaya uyarlayabileceğimiz bir senaryo ortaya çıkıyor, nitekim yolsuzluk zaman ve mekân tanımayan bir olgu. Ama hikâye benim de beklemediğim bir şekilde gelişti, mahkeme Park’ı görevden aldı. Bu da demokrasilerde bağımsız yargının ne denli önemli olduğunun bir göstergesi.  Bu durumda 60 gün içinde ülkenin  yeni bir başkan seçmesi gerekiyor. Kuzey Kore ve Amerika’nın birbirlerine nükleer savaş tehdidi savurdukları bir dönemde de bu sürecin ne kadar önemli olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım. Hikâyeden çıkarılması gereken dersi yazarak da yazıyı noktalayalım o zaman: “Para asalettir.” misyonuna sahip olan tarikatların, yolsuzluğa dayalı sermayenin devlet yönetiminde yer almaları hiçbir şekilde kabul edilemez.

Görseller 

  • https://www.thestar.com/news/world/2016/11/04/south-korean-president-admits-blame-for-scandal-amid-protests-accusations.html
  • https://www.thestar.com/news/world/2016/11/29/south-korean-leader-offers-to-step-down-amid-scandal.html
  • http://www.theweek.co.uk/world-news/58164/south-korea-ferry-death-toll-hits-100-salvage-begins
  • http://www.npr.org/sections/thetwo-way/2017/01/16/510030906/arrest-warrant-sought-for-samsung-heir-in-korean-presidential-bribery-scandal

Leave a Reply

1 comment

  1. murat ağılönü

    çok etkilendim. çok zengin ve bilgi verici bir yazı. sonuç bölümü de çok net ve somut bir şekilde çok doğru bir gerçeği tekrar hatırlatmış. Tebrik ediyorum