Cumhurbaşkanlığı Sistemi Ve Yargı Bağımsızlığı

Anayasa değişikliğinin “Evet mi Hayır mı?” kıskacının arasında gündemi yoğun bir şekilde meşgul etmesi ve toplum içindeki ayrışmaya farklı bir boyut kazandırması nedeniyle huzursuz günlerden geçiyoruz. Ülkemizin halihazırda öncelikli gündem maddesi olması gereken diğer sorunlarının arasında bir de evetçiler ve hayırcılar olarak ayrışması gerçekten çok üzücü ve yorucu. En sevilen partiyi veya lideri oyluyor olsaydık her şey çok daha kolay olabilicekken durum pek de öyle değil. Anayasa devletin temel kuruluşunun ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin belirtildiği kurallar bütünüdür. Haliyle üzerinde düşünülmeden evet veya hayır denmesi pek de doğru değildir hatta ve hatta sorumsuzluktur. Neden evet, neden hayır dediğimizi açıklayabilmeliyiz; neyi oyladığımızı bilmeliyiz. Bunun oy vermek kadar vatandaşlık görevi olduğuna inanıyorum. Bu sebeple getirilmek istenen Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde yargı erkini etkileyen ne gibi değişikliklerin olacağını yazmak istedim.

İlk olarak Anayasa değişiklik metninde Anayasa Mahkemesi’nin 17 olan üye sayısı 15’e düşürülmektedir. Buradaki değişikliğin nedeni Askeri Yargıtay ve Yüksek Askeri İdare Mahkemesi’nden birer üyenin seçilemeyecek olmasıdır çünkü metin, askeri mahkemelerin kaldırılmasını öngörmektedir. Üyelerin nasıl seçileceğine dair fıkraya bakıldığında ise Meclis üç üye seçmekte,üç üye YÖK tarafından önerilmekte ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilmekte,dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından yine Cumhurbaşkanı tarafından seçilmekte, diğer beş üye ise yine Yargıtay ve Danıştay’ın gösterdiği adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir. Görüldüğü gibi neredeyse 15 üyenin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir çünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda İktidar Partisi Genel Başkanı da olduğu düşünülecek olursa Meclis tarafından yapılacak Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminin de Cumhurbaşkanı ile bağlantılı olması kaçınılmazdır. Bu tabloya bakıldığında özellikle yasaların denetiminin ne derece bağımsız olarak yapılacağı tartışmalıdır çünkü mecliste İktidar Partisi tek başına kanun yapmak için yeterli milletvekili çoğunluğuna sahip olacaktır ve yaptığı bu yasalar Anayasa Mahkemesi’ne geldiği vakit aynı partinin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş ve yine aynı parti milletvekillerinin seçtiği üyeler tarafından denetlenecektir. Yargının tarafsızlığına açıkça gölge düşürülmektedir. Bu da ilginç bir şekilde değişiklik metninin 1.maddesinde yer alan “Yargı Yetkisi” kenar başlıklı “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” maddesi ile çelişmektedir. (“Tarafsız” ifadesi Anayasa’nın 9.maddesine değişiklik metninde eklenmiştir.)

Bir diğer önemli değişiklik ise Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgilidir. İlk olarak Kurul’un isminden“Yüksek” ibaresinin kaldırıldığı görülmektedir. Ayrıca 22 asıl, 12 yedek üyeden oluşan Kurul’un üye sayısı 13’e indirilmektedir ve Başkan’ı yine Adalet Bakanı’dır ve yine Adalet Bakanı Müsteşarı Kurul’un tabii üyesi olarak belirtilmiştir. Geriye kalan 11 üyenin ise 4’ünün doğrudan Cumhurbaşkanı’nca, üçünün Yargıtay üyeleri, birinin Danıştay üyeleri, üçünün nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçileceği öngörülmüştür. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerinde yapılan değişiklikle üst kademe kamu yöneticilerinin Cumhurbaşkanı tarafından Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle atanacağı belirtilmektedir. Böylelikle Adalet Bakanı Müsteşarı da Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktır. Kurul’un başkanı olan Adalet Bakanı da Cumhurbaşkanı tarafından atanacağına göre bu durumda 13 üyeli Kurul’un 6 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor olmaktadır. Cumhurbaşkanı’nın  İktidar Partisi Genel Başkanı olduğu düşünülecek olursa  Meclis’in seçecek olduğu 7 üyenin de ne kadar farklı siyasi görüşe mensup insanlar olacağı tartışmalıdır. Genel kurul salt çoğunluk ile karar almaktadır bu durumda 13 üye olduğuna göre bir kararın alınabilmesi için 7 üyenin oyu gerekmektedir. 6 üyenin Cumhurbaşkanı tarafından atandığı ve yine 7 üyenin Cumhurbaşkanı’nın Genel Başkanı olduğu partinin milletvekillerince seçilebileceği düşünüldüğünde Kurul ne kadar bağımsız karar alabilecektir ? Anayasa’nın 159.maddesinde “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.” denilmektedir. (Bu fıkradan sadece “Yüksek” ibaresi çıkarılmış ve değişiklik metninde de korunmuştur.) Ancak ne yazık ki yapılan düzenleme ile yargı bağımsızlığından söz etmek oldukça güçleşmektedir.

Yargı bağımsızlığı neden önemlidir ?

Belki duymuşsunuzdur, bir yerde okumuşsunuzdur bize de derste hocamız anlatmıştı, yargı bağımsızlığından konu açılmışken bu hikayeden bahsetmeden olmazdı: Prusya kralı Büyük Friedrich yazlık sarayını yaptırmak için bir arazi beğeniyor ancak arazide bir değirmen var. Kral,değirmeni satın almak istiyor ama değirmenci satmak istemiyor. Friedrich “Benim kral olduğumu unutuyorsun, zorla alırım.” diyor. Bunun üzerine değirmencinin cevabı “Alamazsın, Berlin’de hakimler var.” oluyor. İşte benim bu değişikliklere karşı çıkmam ve yargı bağımsızlığını savunmam “Ankara’da hakimler var.” diyebilmek içindir. Şimdiki durumumuz da iç açıcı değil ama her daim yargı bağımsızlığından taraf olunması gerektiği düşüncesindeyim. Son olarak; 2014 yılında vefat eden ünlü Fransız siyaset bilimci Maurice Duverger’in de belirttiği gibi:

“Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar.”

Leave a Reply