“Alba”, Kelt dilinde “İskoçya”nın ta kendisi demek. “Vikipedi varken Britannica’ya ne gerek var” demeyecekseniz, 3 haneli yıllarda aynı coğrafyada bu adla hüküm sürmüş bir krallıktan da bahsedebilirim. Bununla birlikte, İskoçya konulu bir yazıda, “William Wallace varken sana ne gerek var” diyecekseniz de…

Braveheart filminde Wallace, konuşmasını “Alba, na grath” nidasıyla bitiriyor, nida “İskoçya, sonsuza dek” anlamına geliyor.

Popüler kültürde yerini böyle bulan “Alba”, bugünlerdeyse, Holyrood Seçimleri ve İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılmasından yana siyaset yürütenler için önem taşıyan bir tartışma konusu. Hem yerel parlamentoda hem de Birleşik Krallık’ın parlamentosu Avam Kamarası’nda İskoçya’ya ayrılan sandalyelerde ilk sırada gelen İskoç Ulusal Partisi (SNP), 6 Mayıs Perşembe günü yapılacak Holyrood Parlamentosu seçimlerine hesapta olmayan ve Alba Partisi’nin kuruluşuyla sonuçlanan bir bölünme ile gidiyor.

Salmond – Sturgeon Bölünmesi…

…eskiden “ikilisi” diye de anılırlardı. İskoçya’daki yerel idarenin başındaki Salmond’ın 2 hükümetinde de, yardımcısı Nicola Sturgeon’dan başkası değildi. İşçi Partisi’nin İskoçya’ya getirdiği yerel parlamentonun kuruluşundan beri orada İşçi Partisi dışında iktidara gelen ilk parti, ardından da parlamentoda tek başına iktidara gelmiş ilk (ve şu ana kadar tek) parti olan SNP’nin başında Alex Salmond, onun yanında da Nicola Sturgeon vardı. Salmond ile Sturgeon’ın ilişkisi tam olarak nerede kırıldı ayrı bir merak konusu, fakat 2014’te İskoçya’da düzenlenen Birleşik Krallık’tan ayrılma referandumu İskoçya ve hatta Birleşik Krallık siyaseti için bir kırılma noktası olarak görmek, belki yanlış olsa bile hiç de zor değil. O dönemin bölgedeki 2 siyasi gücü İşçi Partisi ve SNP, bu referandumda karşı karşıya geldi. O dönem ülkeyi yöneten Muhafazakar – Liberal Demokrat koalisyon hükümetinin götürdüğü referandumda, İşçi Partisi’nin önderliğindeki “hayır” tarafı kazandı ve SNP’nin başındaki Salmond, sonucun ardından istifa ederek yerini Sturgeon’a bıraktı.

Kimilerinin tabiriyle, “the speech that saved the union.” 1997-2010 İşçi Partisi hükümetlerinde Maliye Bakanı ve Başbakan olarak bulunmuş Gordon Brown, 2014’teki referandumdan 1 gün önce konuşuyor.

2014 referandumunda kaybeden “evet” tarafındaki SNP ise, o günden beri Sturgeon önderliğinde İskoç siyasetini domine etmeye devam ediyor. İşçi Partisi gerilemeyi, Muhafazakarlar da ülke sathındaki rakiplerini, bir zamanlar en güçlü olduğu bölgelerde yenmeyi sürdürüyor. Bir parantez de Liberal Demokratlar’a açacak olursak, SNP’nin son yıllarda yerinden ettiği siyasetçilere 2019’da eklenen son halkanın, partiyi o yılın genel seçimlerine götüren lideri Jo Swinson olduğunu belirtmek gerekir.

Sturgeon önderliğindeki SNP, Salmond ile başlayan dominasyonu büyük ölçüde geliştirdi. Ne var ki, başarının göz önündeki mimarlarından bu ikisi, yakın dönemde oldukça ciddi tartışmalarla karşı karşıya geldi. İskoçya’daki yerel hükümetin, hakkındaki taciz suçlamalarına istinaden 2018’de başlattığı soruşturmanın ardından Salmond SNP’den istifa etmişti, gerekçesini de kendisinin partideki konumuyla ilgili bir parti içi tartışma yaşatmamak şeklinde ifade etmişti [1].

Salmond, İskoçya’nın en yüksek mahkemesinde; soruşturma sonrasında kendisine yöneltilmiş 14 ayrı suçlamadan aklandığı gibi, soruşturmanın açılmasındaki süreçle ilgili, bir zamanlar başında bulunduğu hükümete karşı açtığı davayı da kazandı. Eleştirilerin hedefi bu kez, Salmond’ın dava harcamalarını devlet bütçesinden karşılamak zorunda kalarak parti içi skandalın içine “vergisini veren vatandaşı” da dahil eden Sturgeon oldu; sonunda aklandığı bu uzun sürecin ardından, tüm bu yaşananların kendisine karşı Sturgeon yanlısı SNP yöneticilerince kurgulandığı düşüncesini de, Salmond bizzat dillendirdi.

6 Mayıs’ta yapılacak seçimlere birkaç ay önce gidilirken, seçim sonrası yapılacak tartışmalar bile o günden belli gibiydi: diğer partilerin zayıf durumlarına karşı SNP yerel parlamentoda tek başına çoğunluk sahibi olacak, yeni dönemde de 2014’teki bağımsızlık referandumunu tekrarlatma gündemiyle hareket edecekti. Salmond’ın liderliğine geçtiği parti, sonucu baştan belliymiş sanılan bu seçime ilginç bir belirsizlik getirdi denebilir. SNP, büyük ölçüde de İrlandalı hukukçu James Hamilton’ın bağımsız resmi soruşturmasında, Sturgeon’ın hükümet üyeleri için tanımlanan etik ilkelere aykırı hareket etmediğinin belirtilmesi sayesinde, şu ankinden çok daha ciddi olabilecek bir krizin eşiğinden dönmüş gibi gözüküyor.

Holyrood Parlamentosundaki sandalyelerden 73’ü, her sandalye için ayrılmış tek milletvekili çıkarabilen dar bölgelerde yapılan seçimlerle belirleniyor. Geri kalan 56 sandalye, bu dar bölgeleri içine alan 8 farklı bölgeye eşit şekilde dağıtılıyor ve bir bölgede birden fazla partinin milletvekili çıkarması mümkün. Bölge listelerinde sonuçlar ülkemizde kullanılan D’Hondt sisteminin bir benzeriyle belirlenecek ve işte Alba Partisi, dar bölgelerde değil bu bölge listelerinde yarışacak. Salmond’ın hükümete ve SNP’ye yönelik tüm eleştirilerine rağmen Birleşik Krallık’tan ayrılmak amacıyla Sturgeon ile birlikte çalışabileceğini söylemesi, bu stratejiyi kağıt üstünde açıklıyor çünkü gerçekten de tek sandalyeli dar bölgelerde SNP oylarının az da olsa bölünmesi, kritik farklar doğurabilirdi. Bununla birlikte, Salmond, meclise bölge listelerinden parlamenter yollayıp SNP ve Yeşiller’e katılarak meclisteki ayrılma yanlısı çoğunluğu artırmayı hedeflediklerini söylerken; Sturgeon selefinin yeterli öz eleştiriyi yapmadığını belirtiyor ve konuya Salmond türevi bir “kendisi iyi ama çevresi kötü” penceresinden yaklaşmıyor [2]. Bildiğimiz bir şey var ise, o da Holyrood seçimlerindeki SNP hakimiyetinin boyutunun, eskiye nazaran şu anda daha ciddi soru işaretleri barındırdığı.

Ek Olarak: İskoç İşçi Partisi’nde Lider Değişikliği

Rivayet olunur ki, bir zamanlar Glasgow’da, İşçi Partili bir milletvekili adayının taktığı kırmızı rozeti bir maymun taksa o da seçilirmiş [3].

Kimilerine göre tehlike çanları 2000’lerin başlarından beri çalıyordu, bunu fark edemeyenlereyse 2015 genel seçimleri hazmedilmesi zor bir durum sundu: Avam Kamarası’na İskoçya’dan seçilmiş İşçi Partili milletvekillerinin sayısı, 41’den 1’e geriledi (yazıyla “bir”). 2017 seçimlerinde, parti 7 milletvekili çıkarmayı başardığına mı gülseydi, yoksa 13 milletvekili çıkarmış Muhafazakarlar’ın bile gerisine düştüğüne mi ağlasaydı? Nitekim Aralık 2019 seçimlerinde İşçi Partisi’nin özellikle İngiltere’nin kuzeyinde uğradığı hezimet, İskoçya’da da 2015’e dönüş ile sonuçlandı.

2019 hezimetinden beri, partide yaşanan ciddi değişiklikleri fark etmemek mümkün değil. Jeremy Corbyn ve John McDonnell ikilisi zamanında ciddiyetsiz ve güvenilmez olarak eleştirilen partinin başında, bu sefer de fazla ciddi olmakla eleştirilen ve ülkenin en önemli adli makamlarından birinde bulunmuş Sir Keir Starmer var; bu değişiklikler partinin durumunu da yansıtır nitelikte. Partinin İskoçya kolunda yani İskoç İşçi Partisi’nde Richard Leonard’ı Anas Sarwar’ın takip etmesini, tümüyle bu değişimin bir uzantısı olarak görmek doğru olmayabilir. Öte yandan solun nispeten ucundaki selefi, merkeze yakınsayan bir halefin takip etmesindeki benzerliği görmemek olanaksız.

Halef sağda, selef solda: Richard Leonard ve Anas Sarwar

Bu değişimin parti içi tartışmalardan da önemli bir kısmı varsa, o da zamanlaması olsa gerek. Eylül başında, partinin Holyrood grubundaki 4 vekilin Leonard’a karşı açıktan yaptığı istifa çağrısı, bulduğu yankıya rağmen sonuçsuz kalabilirmiş gibi görünmüştü; fakat Leonard 14 Ocak günü istifasını duyurdu. Seçim gününün 6 Mayıs olduğunu hatırladığımızda, seçimlerden büyük hasarla çıkmamak için adeta can havliyle bir şeyleri değiştirmeye çalışan bir parti görüyor gibiyiz. 2017’de Leonard’a karşı kaybetmiş Anas Sarwar, hızlı denebilecek bir süreç içinde liderliği bu kez devralmayı başardı. 27 Şubat Cumartesi günü İskoç İşçi Partisi’nin başına geçtiğinde, Sarwar liderliğindeki partinin 6 Mayıs seçimlerine kadar 10 haftası ya var ya yoktu.

Yazı bin kelimeyi aştı bile. Malum, “24 saat siyasette çok uzun bir süredir” tespitini de William Wallace yapmamıştı. Ne var ki, bugün Birleşik Krallık’ın pek çok bölgesinde sandık başına gidiliyor ve bakarsınız; halef-selef kavgasının kontrolden çıkması, bir efsanenin dirilişine tanık olmamız veya Birleşik Krallık’ın geleceğinde yeni bir kırılma noktasına ilerlenmesi için; bakarsınız pekala 24 saat İskoçlar için de uzun bir süre olur.

Kaynaklar

[1] https://www.bbc.com/news/uk-scotland-45350589

[2] How Alex Salmond and Nicola Sturgeon went from allies to enemies | Financial Times (ft.com)

[3] https://www.theguardian.com/commentisfree/2011/may/06/snp-scottish-election-scotland

Başlık görseli: Questions for Sturgeon after Salmond ‘claims she breached ministerial code’ | Craven Herald

Leonard ve Sarwar görseli: Labour leadership:rivals Richard Leonard and Anas Sarwar agree not to challenge result | Scotland | The Times

Arka plan görseli: Scottish Parliament Statistics: facts, figures and infographics – SPICe Spotlight | Solas air SPICe (spice-spotlight.scot)

Leave a Reply