Sovyet Mirasından AB Rüyasına: Gürcistan’ın Gelecek Mücadelesi

Gürcistan’da 26 Ekim 2024’te yapılan parlamento seçimlerinin ilk resmi sonuçlarının açıklanmasının ardından 28 Ekim 2024 tarihinde halk bu sonuçları protesto etmeye başladı. Üstünden 1 aydan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen Gürcistan halkı hâlâ sokaklarda hakkını aramaya devam ediyor. Protestocular gerçekleşen seçimlerin hileli olduğunu iddia ederek oyların yeniden sayılmasını ve yeni bir seçim yapılmasını talep ediliyor. Halkın, Avrupa Birliği’ne entegrasyon sürecine verdiği güçlü desteğe karşılık hükümet politikalarıyla yaşadığı çelişki tüm dünya karşısında gözler önüne serildi. Özellikle, hükümetin Batı’dan uzaklaşarak Rusya’ya yakınlaşabileceği endişesi protestoların ana kaynağını oluşturuyor. Halk, Gürcistan’ın AB ve NATO ile yakın ilişkiler kurma hedefinden sapmasını istemediğini açıkça dile getirirken, hükümete yönelik güvensizlik de bu süreçte önemli bir rol oynuyor.

Gürcistan Neyi Protesto Ediyor?

Protestoların 4. günü-Polis ve Protestocular Karşı Karşıya

2023 yılının Mart ayında, hükümetin “yabancı ajanlar yasası” olarak bilinen ve Rusya’daki benzer düzenlemelere dayandığı düşünülen bir tasarıyı meclise sunması, ülkede büyük tepki topladı. Bu yasa, sivil toplum kuruluşlarının ve medya organlarının yabancı kaynaklı fon alması halinde “yabancı ajan” olarak belirleneceğini öngörüyordu. Gürcistan halkı, bu girişimin ülkenin demokratikleşme sürecine zarar vereceğini ve Batı’dan uzaklaşarak Rusya’nın etkisine daha fazla gireceğini düşünerek sokaklara döküldü. Hükümet, yoğun baskı karşısında tasarıyı geri çekti fakat protestolar, Gürcistan’ın Batı ile ilişkilerini derinleştirme çabasının halk tarafından ne kadar güçlü bir destek gördüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Gürcistan halkının çoğunluğu AB ile entegrasyonu desteklerken hükümetin reformları yavaşlatması ile beraber AB’nin bazı alanlardaki taleplerini yerine getirmemesi toplumda rahatsızlığa yol açtı. Gürcistan hükümeti, AB üyeliği için gerekli olan demokratikleşme, yargı reformu ve yolsuzlukla mücadele gibi konularda istenen adımları atmadığı için eleştirildi. Gürcistan halkı için AB üyeliği sadece ekonomik refah değil, Rusya baskısından kurtulmak için de önemli bir adım. Gürcistan hükümeti, Avrupa Birliği’ne katılım süreci için belirli bir takvim sunmadığı ve süreci bilinçli olarak uzattığı için halk, bu süreç konusundaki kararsızlığa ve süreci ağırdan alma çabalarına karşı protestolara günbegün devam ediyor.

Avrupa Birliği Yolunda Gürcistan

Gül Devrimi (Tiflis/Gürcistan, 2003)

Gürcistan, 1991 yılında, bağımsızlığını kazandığı günden bugüne Avrupa Birliği ile sıcak ilişkiler kurmayı ve nihayet bir gün AB üyesi olmayı kendine bir hedef olarak belirlemişti. Bu hedef 2003 yılında gerçekleşen Gül Devrimi ile daha baskın ve somut bir hal aldı. Bu süreçte Gürcistan halkı için demokratikleşme, ekonomik kalkınma ve Batı dünyası ile birleşme umudu yarattı. Gül Devrimi, Kasım 2003 tarihinde gerçekleştirilen ve hile karıştırıldığı iddia edilen milletvekili seçimleri sonrasında halkın ve muhalefetin yoğun baskısıyla Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze’nin istifasıyla başladı. Başta bu devrim muhalifler tarafından kansız gerçekleştiği gerekçesiyle ‘Kadife Devrim’ olarak adlandırıldıysa da daha sonrasında protestocuların eylemlerinde sıklıkla güllerle tepkilerini ifade etmelerinden dolayı, isim bir zaman sonra Gül Devrimi‘ne dönüştü. Bu devrimin ardından, Batı yanlısı politikalarıyla bilinen Mihail Saakaşvili iktidara geldi. Saakaşvili’nin başkan seçilmesiyle Gürcistan, Avrupa Birliği ile daha güçlü ilişkiler kurmayı ve ülkeyi Batılı değerlere yaklaştırmaya amaçlayan yeniliklere gitti.

Eğitim sisteminden kamu güvenliğine kadar birçok alanda yenilikler hayata geçirilmeye başlandı. Özellikle yolsuzlukla mücadele konusunda önemli adımlar atıldı, polis teşkilatı köklü bir yeniden yapılandırma sürecine girdi ve devletin şeffaflık politikaları geliştirildi. Saakaşvili yönetimindeki Gürcistan, Avrupa Birliği standartlarına uygun bir yargı sistemi oluşturmayı ve demokratik kurumlarını güçlendirmeyi hedefledi. Ancak reformlar geniş bir destek bulsa da bazı kesimler tarafından aşırı baskıcı uygulamalar içerdiği gerekçesiyle eleştirildi. Özellikle muhalefet üzerindeki baskılar ve Saakaşvili’nin gücünü kaybetmeme çabaları, Batı’nın gözünde de zaman zaman eleştirilerin hedefi oldu. Yine de bu reformlar, Gürcistan’ın Batı dünyasına entegrasyon çabaları açısından önemli bir zemin hazırlamaya yardımcı oldu.

Gürcistan’ın AB İsteğinin Tarihsel Arka Planı

1. Jeopolitik Konum

Gürcistan, Kafkasya bölgesinde yer alan, Doğu ile Batı arasında stratejik bir ülke konumunda. Karadeniz’in doğu kıyısında konumlanan Gürcistan, kuzeyde Rusya, doğuda Azerbaycan, güneyde ise Ermenistan ve Türkiye ile komşu. Bu coğrafi konum, ülkeyi tarih boyunca ve günümüzde büyük güçler arasında önemli bir geçiş noktası haline getirmiş. Gürcistan’ın jeopolitik önemi, özellikle enerji nakil hatları, ticaret yolları ve askeri stratejiler açısından oldukça önemli. Avrupa ile Asya arasında bir bağlantı noktası olarak Gürcistan, Batı’nın enerji güvenliği ve küresel ticaretinde büyük bir role sahip. Özellikle Hazar Denizi’nden çıkarılan petrol ve doğal gazın dünya pazarlarına ulaşımında Gürcistan, önemli bir enerji koridoru işlevi üstleniyor. Gürcistan’ın Kafkasya’daki konumu, ülkeyi ekonomik yönden değil aynı zamanda siyasi ve askeri açıdan da bir merkez haline getiriyor. Bu bölge, tarih boyunca büyük güçler arasında bir rekabet alanı olmuş. Kuzeyinde yer alan Rusya’nın gücü ve baskıları, güneyinde Türkiye ve İran gibi ülkelerin politikalarıyla Gürcistan, bölgesel ve küresel siyasette kilit bir oyuncu pozisyonunda.

2. Rusya’nın Bölücü Hamleleri

Güney Osetya ve Abhazya Bölgelerinin Konumu

Gürcistan’ın AB ile entegrasyon isteğinin temelinde, Rusya’dan uzaklaşarak Batı dünyası ile daha yakın ilişkiler kurma isteği yatıyor. Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazya bölgelerinde, 1990’larda Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlık talepleriyle başlayan ayrılıkçı hareketlerle karşı karşıya kalmıştı. 2008 yılında Rusya ile yaşanan savaş, bu iki bölgenin Gürcistan’dan ayrılmasını desteklemiş ve Rusya’nın bölge üzerindeki etkisini arttırmıştı. Gürcistan, toprak bütünlüğü açısından bu durumun bir tehdit oluşturduğunu savunuyor ve bu bölgelerin tam kontrolünü yeniden kazanmayı hedefliyor.

3. Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması

Gürcistan, 2014 yılında Avrupa Birliği ile bir Ortaklık Anlaşması imzalayarak Avrupa ile olan bağlarını güçlendirdi. Bu anlaşma, Gürcistan’ın Avrupa pazarına girişini hızlandırarak aynı zamanda AB’den ekonomik ve siyasi destek almasına olanak tanıdı. Aynı yıl imzalanan Derin ve Kapsamlı Serbest Ticaret Anlaşması (DCFTA), Gürcistan’a AB pazarına daha kolay erişim sağladı ve ülkenin ekonomisine önemli katkılarda bulundu. AB ile yürütülen ekonomik entegrasyon, Gürcistan’ın dış ticaretinde önemli bir rol üstlendi. Ortaklık anlaşması çerçevesinde Gürcistan, Avrupa standartlarına uyum sağlamak adına yargı reformları, yolsuzlukla mücadele ve demokratikleşme gibi alanlarda çeşitli reformlar gerçekleştirdi. Ancak bu reformların hayata geçirilmesinde istenen düzeye henüz ulaşılamadı.

4. Gürcü Rüyası

Gürcü Rüyası Parti Logosu

Gürcü Rüyası Partisi, 2012 yılında milyarder iş adamı Bidzina İvanişvili tarafından kuruldu ve şu anda da ülkedeki iktidar partisi olarak devam etmekte. Kurulduğu yıllarda demokratik reformlar yapma sözü verip AB ve Batı’yla sıkı ilişkiler içerisinde olacağını vaat eden Gürcü Rüyası partisinin seçimler yaklaştıkça otoriter eğilimlerini arttırması ve Batı’dan uzaklaşması, partiyi destekleyen halkı, Gürcü Rüyası’nın Rusya Rüyası olmaya evrilebileceği konusunda endişelendiriyor. Bu otoriter eğilimler ve Batı’dan uzaklaşma, yalnızca halk arasında değil, ülkenin siyasi liderleri arasında da ciddi çatışmalara sebep oluyor. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, Gürcü Rüyası partisinin Batı’yla ilişkileri zayıflatma yönündeki politikalarına sık sık karşı geliyor. Zurabişvili, AB ve NATO’ya entegrasyonu Gürcistan’ın geleceği için hayati olarak görüyor ve hükümetin Rusya’yla yakınlaşmasına açıkça eleştirilerde bulunuyor. Bu çatışmalar, ülkede ciddi bir siyasi kutuplaşma yaratıyor. Batı yanlısı muhalefet ve halkın bir kısmı, hükümetin demokratik değerlerden uzaklaştığını ve Rusya etkisine girdiğini savunuyor. Gürcü Rüyası’nın bu yönelimi, Avrupa Birliği üyelik sürecine de zarar veriyor ve ülkenin geleceği hakkında büyük belirsizlikler doğuruyor.

KAYNAKÇA

https://www.cbsnews.com/news/georgia-protests-russia-european-union-nato-what-to-know/

https://tr.euronews.com/my-europe/2024/12/02/ab-uyelik-muzakerelerinin-askiya-alinmasinin-ardindan-gurcistanda-protestolar-suruyor?

https://www.forbes.com.tr/makale/gurcistan-da-ab-protestolari-devam-ediyor-sirketler-ve-stk-lardan-ab-yanlisi-aciklamalar?

https://www.mfa.gov.tr/gurcistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa

https://en.wikipedia.org/wiki/Deep_and_Comprehensive_Free_Trade_Area

Leave a Reply